1968 Hareketi’nin 50. yılında İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nin düzenlediği “Fikirler Gecesi: Hayalin Gücü İktidara” etkinliği dün akşam SALT Galata’da gerçekleştirildi.
Yuvarlak masa formatında düzenlenen “Hayal Gücü ve İktidar” başlıklı ilk oturum Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğretim üyesi Ali Atay’ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Yuvarlak masanın diğer konuşmacıları ise Protestan İlahiyat Enstitüsü’nde etik felsefesi profesörü olan Olivier Abel ve Fransalı yazar ve filozof Régis Debray oldu.
Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşen Uysal’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Türkiye’deki Bakış Açısıyla Mayıs 68 Mirası” başlıklı ikinci oturumda ise Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Meltem Ahiska, T24 gazetesi ve Birikim dergisi yazarı Murat Belge ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin kurucusu Ufuk Uras konuşmacılar olarak yer aldı.
Ali Atay: “68 ile yeni tartışmalar açıldı”
Yuvarlak masanın açılışında Ali Atay, 1968 Hareketi’yle birlikte roman, sinema ve popüler kültürde Katolikleşmiş Fransa toplumunun sorgulandığına dikkat çekti. Bu sorgulama ile birlikte 1968 Hareketi’nin devlet, toplum ve cinsellik alanında yeni tartışmalar açtığını ve üniversite reformlarını gündeme getirdiğini ekledi. Atay, bugün ise Margaret Thatcher ve Ronald Reagan’la başlayan süreç ile birlikte muhafazakarlaşmanın giderek daha fazla dünyaya egemen olduğunun altını çizdi.
Abel: “Ütopya üzerinde hala düşünülebilir”
Olivier Abel 1968 Hareketi’nde bir hayalgücü özgürleşmesinin söz konusu olduğunu vurgulayarak kapitalist toplumun yaygınlaşmasıyla birlikte bunun ortadan kalktığını ekledi. Abel’in “Kültürel şok” olarak tanımladığı bu süreçte “ütopya”nın hala üzerinde düşünülebilen bir şey olduğunun altını çizdi.
Mayıs 1968’nin eleştirel doğası üzerinde duran Abel, 1968 Hareketi’nde aktif olan toplumsal grupların bir süre sonra içinin boşaldığını ekledi. 1980’e kadar bir “birikim” döneminden söz eden Abel, Türkiye’de yayınlanan Birikim dergisinin kuruluş sürecine de değindi.
“68 sonrası ideolojiler ile ütopya arasında kırılma”
1968 Hareketi’nin dünya toplumlarındaki etkisinin sona ermesinden sonra yaşanılan süreci “depolitizelik, siyasetten uzaklaşma, ahlaki tatil ve siyasette kuralsızlık” olarak nitelendiren Abel, akademide ortaya çıkan ideolojileri “muhafazakarlaşmış” olarak nitelendirerek bu ideolojilerin “ütopya” olgusuyla arasında bir kırılma olduğuna işaret etti. Bu sürecin Türkiye’deki yansımalarına da dikkat çeken Abel, bunun Türkiye’de daha sonra meydana geldiğini ekledi.
1968 Hareketi’ne dair eleştirileri üzerine yöneltilen soruya Régis Debray “Toplum 68 Hareketi’nden sonra nereye gitmesi gerektiğini bilemedi. Ütopyalar çöktü. Tanrıların yıkılması ile birlikte artık bilimin tanrılığına da başvuramazsınız. Sosyalizm de çöktü. Bu noktada bireysel istek konusunda kapıyı açık bırakmak zorunda kaldık” dedi.
Debray: “Homoeconomicus homopoliticus’un yerini aldı”
“1968 Hareketi’nden sonra komünist partileri dolduran insanlar artık kiliseyi doldurmaya başladı” diyen Debray, “’Homoeconomicus’ artık ‘homopoliticus’un yerini aldı” diyerek sonradan ortaya çıkan ideolojilerde bulunan “zorunluluk hissiyatı”na dikkat çekti.
1968 Hareketi’nin temelinde, Cezayir’in bağımsızlık mücadelesinin Fransa toplumundaki etkileri olduğuna ve bununla birlikte 1968 Hareketi’nde bir “Üçüncü dünya ülkeciliği” olduğuna dikkat çeken Debray, “1968 Hareketi sonrası bir anda Fransa’ya, kendi içimize, döndük. Bunun en önemli paradoksu ise Fransa Komünist Partisi tarafından bir entelektüelleştirmenin ve toplumda bir Gaullizm’in meydana gelmesiydi” dedi. Debray 1968 Hareketi sırasında ve sonrasında dünyada yaşanan entelektüel süreci şu şekilde değerlendirmeye devam etti:
“Toplumdaki Amerikanlaşma ile birlikte kişisel hayat ve politikleşme birbirinden ayrıldı. Politikanın bitişi ile birlikte bireyler başka bir şeye yöneldi. Artık anarşi istemeyen entelektüel ile işçi sınıfı ayrıştı. Ama çok az bilinen bir şeye de dikkat çekmek isterim: en büyük işçi grevleri 1968’in entelektüelliği sayesinde olmuştu. ‘Ders bitti çocuklar haydi greve’ dendiği zaman 800 kişi greve gidiyordu.
“68 Hareketi devletin, dinin ve sermayenin çöküşü demekti”
“1968 Hareketi’nden sonra ’vatanın ilerlemesi’ efsanesinin çöküşü devletin, dinin, sermayenin çöküşü anlamına geliyordu. ‘Neler bizi tutar’ sorusunu bireyselleşmeye doğru giden hareket patlama noktasına getirdi. Bu da karşı devrimin önünü açtı. 1968’de öne çıkan yapısalcılıkta artık birey yoktu. Bir özgürleşme efsanesi meydana geldi, ki felsefi, ahlaki ve siyasi eleştirinin motoru buydu. Tabii bu efsanenin de sınırları vardı.
1968 sonrası entelektüel değişimi bu şekilde yorumlayan Debray, bunun Türkiye’deki yansımalarını şu şekilde değerlendirdi:
“1980’den sonra dindarlar ile Türkiyeli aydınlar, ABD emperyalizmi destekli askeri vesayetten kurtulmak için toplumun önce kapitalizmden geçmesi gerektiğini düşünüyordu.
“1968 Hareketi yaşlılık otoritesinin reddiydi”
“1968’den sonra analitik düşünmeyi ve eleştirelliği ön plana çıkaran yazıdan videoya geçildi. Ama ne yazık ki bunun demokrasiye faydası olmadı. Rasyonalitenin yerini duygusallık aldı. Kitap neslinin yerini televizyon nesli, televizyon neslinin yerini de dijital nesil aldı.
Debray, “1968 Hareketi, yaşlılık otoritesinin gençlik tarafından reddedilmesiydi. Bunu Hegelci bir yaklaşımla değerlendirecek olursak dinin tarihinin yerini doğanın tarihinin aldığını söyleyebiliriz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
1968 ve Türkiye
Etkinliğin “Türkiye’deki Bakış Açısıyla Mayıs 68 Mirası” başlıklı ikinci oturumunda 1968 Hareketi’nin Türkiye’ye nasıl transfer edildiği ve Fransa’daki 1968 Hareketi’nin aslı ile Türkiye’deki yansıması arasındaki benzerlikler ve farklılıklar tartışıldı.
Uysal: "Toplumsal bağlamı transfer edemezsiniz"
Açılış konuşmasında Ayşen Uysal, Fransalı düşünür Pierre Bourdieu’nün “Düşünce ve pratikleri transfer edebilirsiniz; ama o düşünce ve pratiklerin üretildiği toplumsal bağlamı transfer edemezsiniz” sözüne atıfta bulundu.
Murat Belge: “68’in katkısı sürekli ilerlemeydi”
T24 gazetesi ve Birikim dergisi yazarı Murat Belge, “68’in dünyadaki en önemli katkısı, hedefi olmaksızın sürekli ilerleme ve feminizm gibi yeni yollar açma olmuştur” dedi. Fransa özelinde Avrupa’da 1968 Hareketi’nin “liberter” sonuçları olduğuna dikkat çeken Belge, 1968 Hareketi’ni oluşturan gençliğin “yukarıdan gelen emirlere saygısının olmadığı”nın altını çizdi.
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Meltem Ahiska, 1968 Hareketi ile ilgili konuşmasına gazeteci yazar Nadire Mater’in “Sokak Güzeldir: 68’de Ne Oldu?” adlı kitabına referans vererek başladı. Ahiska, 1968 Hareketi’nin ruhunun geriye ne bıraktığını sorgulamanın önemine dikkat çekti.
Meltem Ahıska: “Türkiye’de anti-emperyalizm milliyetçilikten sıyrılamadı”
Konuşmasında Ahiska, 1968 Hareketi’nin iki uç yorumuna değindi:
“68 Hareketi, ya kişiselleştirerek ya da sosyolojize ederek yorumlandı. Kişiselleştirmede erkek lider ön plana çıkarken sosyolojize etmede bir patriyarkal sağduyu söz konusuydu. Bir başka önemli nokta ise 68 Hareketi’nin Türkiye’deki temsilcilerinde anti-emperyalizmin milliyetçilikten sıyrılamamış olmasıydı.
“Ne var ki 68 kuşağı babalar şimdi çocuklarına ‘biz yaptık, olmadı’ diyor. Halbuki 68 Hareketi’nin en önemli sloganı ‘Gerçekçi ol, imkansızı iste!’ değil miydi? Bugün için en gerçekçi olan, Slavoj Zizek’in de dediği gibi, sistemin koordinatları içinde yer alıp en imkansız şeyi istemektir.
“68 kadınları Türk milliyetçisi-erkek iktidarı sorgulattı”
1968 Hareketi’nin yapısalcılık karşıtlığının en somut olarak ‘Yapılar sokağa çıkmaz’ sloganı ile görülebildiğine dikkat çeken Ahiska, “Türkiye’de 1968 Hareketi’nde yer alan kadınlar, sol hareketin ezberlediği iktidar gramerinde başı çeken Türk milliyetçisi-erkek iktidarı bozarak sorgulanmak zorunda bıraktılar” dedi.
Ufuk Uras: "Barış 68'in olmazsa olmazıydı"
Ufuk Uras, 1968 Hareketi’ni “geleceğe inanan kuşak” olarak tanımladı. Gezi Hareketi’ni ise “Gezi üç babaya karşı çıktı: aile babası, örgüt babası ve devlet baba” şeklinde yorumladı.
1968 Hareketi’nde kapitalizme eleştirinin yanı sıra bürokrasi karşıtlığının da var olduğunun altını çizen Uras, 1989 sonrası dönemde bir “bürokratik sosyalizm”in oluştuğuna dikkat çekti.
“Barış hareketi 68’in olmazsa olmazı”
Türkiye’nin Afrin saldırısı gündemine de değinen Uras “Barış hareketi 68’in olmazsa olmazıydı” dedi. Uras, konuşmasını “Hegemonyaya ancak karşı bir hegemonya yaratmadan, bütün kimliklerin eşit olduğu bir gökkuşağı hareketiyle karşı gelebiliriz” diyerek sonlandırdı. (EC/HK)
Konuşmacılar hakkındaRégis DebrayFransız yazar, filozof ve üst düzey devlet memuru. 1960’lı yıllarda Che Guavera’nın saflarında mücadele etti, Güney Amerika’da hapis yattı. Bilgi bilimleri alanında medyoloji teorisini yarattı ve geliştirdi. Médium dergisini kurdu, 2011-2015 dönemi Goncourt Akademisi üyesi. Olivier AbelMontpellier’deki Protestan İlahiyat Enstitüsü’nde etik felsefesi profesörü. Michel Henry, Emmanuel Levinas ve Paul Ricœur’ün öğrencisi.1984-2014 yıllarında İstanbul ve Paris’te ders verdi. Ricœur Fonları’nı oluşturdu. Yayınlanan eserleri arasında Paul Ricœur, Vaat ve Kural (Paris, Michalon, 1996), Konuşma, (Paris, Gallimard, 2006), ve Pierre Bayle, Politik Çelişkiler (Paris, Michalon, 2017) bulunuyor. Ali AkayMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri veriyor. Toplumbilim ve Plato dergilerinin kurucusu. Sosyoloji, felsefe ve çağdaş sanat üzerine eserleri bulunuyor, makaleleri pek çok dile çevrildi. Gilles Deleuze ve Félix Guattari’yi Türkçe’ye çevirdi. İstanbul Modern ve Akbank Sanat gibi kurumlar için bağımsız sergi küratörü. Seza Paker, Refleksif Akışkanlıklar kitabı İngilizceye çevrildi. Meltem AhıskaBoğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi, Prof. Dr.. Garbiyatçılık, toplumsal hafıza, toplumsal cinsiyet ve feminizm konularındaki çalışmaları Türkiye’de ve dünyada çeşitli kitap ve dergilerde yayımlandı. Akıntıya Karşı, Defter, ve Pazartesi dergilerinin yayın kolektiflerinde yer almış, şiir ve şarkı sözü yazmış, sergi küratörlüğü yaptı. Red Thread e-derginin yayın kurulu üyesi. Ufuk UrasSiyasetçi ve yazar. İktisatçılar Cemiyeti (IFMC), Öğretim Elemanları Sendikası (ÖES) ve ÖDP başkanlığı yaptı. 2007-20011 yılları arasında 23. dönem İstanbul milletvekili ve Yeşil Sol Parti (2012) kurucusudur. Siyaset bilimi öğretim görevlisi, 10 kitabın yazarı. Murat BelgeYazar, çevirmen ve akademisyen. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat bölüm başkanı, Prof. Dr.. Halkın Dostları, Yeni Gündem ve Birikim dergilerinin kurucularından. Bir dönem İletişim yayınlarının genel yayın yönetmenliğini yaptı. Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin aktif üyelerinden, T24 ve Birikim dergisi yazarı. Ayşen UysalDokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı gerekçesiyle 28 Haziran 2017 tarihinde açığa alındı. CRESPPA-CSU (Centre de Recherches Sociologiques et Politiques de Paris – Cultures et Sociétés Urbaines) ve CETOBAC’a (Centre d’Études Turques, Ottomanes, Balkaniques et Centrasiatiques) bağlı araştırmacıdır. Toplumsal hareketler, siyasal aktivizm, polis ve siyasal partiler konularındaki çalışmaları çok sayıda dilde yayınlandı. (Kaynak: ifturquie.org) |
* Fotoğraflar: Eda Canımana - Nadire Mater