"Ayda 600 liradan biraz daha fazla kazanıyorum. Günlerdir oğlum Sincan Cezaevi'ne nakledilince, onu nasıl göreceğim, karıma nasıl göstereceğim? diye düşünüyorum."
Bu cümle 46 yaşındaki Reşit Kutlu'nun; 16 yaşındaki oğlu M.K, Pozantı Cezaevi'nde yaşananların ortaya çıkmasının ardından Sincan Cezaevi'ne nakledilecek 200 çocuktan biri.
Çocukları kötü muameleye, cinsel şiddete, türlü işkenceye maruz kaldı.
Aileler bu bilgiyle ne yapacaklarını şaşırmışken hayatlarına "Çocuğumu nasıl göreceğim?" gibi bir sorun daha eklendi.
Çözüm, aileler için yeni sorunlar demek
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in açıkladığı "nakil çözümü"nün ne kadar çözüm sayılabileceği çok boyutlu bir tartışma.
Çözümlerin yeni mağduriyetler yaratmaması gerekir. Ancak Adana'dan Ankara'ya nakledilmesine karar verilen 200 çocuğun ailesi için şimdi yeni ve ciddi problemler ortaya çıkıyor.
Pozantı'ya dahi zorlukla giden aileler Ankara'ya nasıl gidecek? Yol masrafları, kalış giderleri nasıl karşılanacak?
Aile, parası olsa bile Adana'dan Ankara'ya hangi sıklıkla çocuğunu ziyaret etmeye gelebilecek?
Çalışanlar, her görüş için işlerinden nasıl izin alacak?
Çocuklar mahkemeye nasıl gelecek? Bakan Ergin, duruşmaların telekonferans sistemiyle yapılacağını söylüyor ancak sanıkların, duruşmaya çıkma hakkı ellerinden alınamaz. Bu hukuka uygun bir durum değil.
Devlet kendi ihmalini çocukları ailelerinden 500 kilometre daha uzağa ve tek kişilik hücrelere göndererek nasıl kapatacak? Aynı olayların Sincan'da yaşanmayacağına dair kim, nasıl güvence verecek? Aileler bu endişeyle nasıl başa çıkacak?
Reşit Kutlu, "Geçen görüşe oğlumu görmeye, annesi gitmişti. Sincan'a gönderilmesi konusunda ne hissettiğini ona anlatmamış. Belli ki korkuyor" diyor.
M.K, annesine "Sen git babam gelsin" demiş. Haftaya çarşamba Reşit Bey, oğlunun anlatacaklarını dinleyecek ama o ne derse desin sonuç değişmeyecek.
Devlet, Türkiye'nin "Taş Atan Çocuklar"ını mağduriyetlerini gidermek adına bile mağdur edecek.
"Sincan'a nakil, ancak ara formül olabilir"
Peki, ne yapılmalıydı?
Çocuk ve insan hakları konularında çalışan Avukat Seda Akço, kısa ve uzun vadede yapılması gerekenleri bianet'e anlattı.
Akço öncelikle, "Telekonferans yöntemi, adil yargılanma hakkının ihlalidir. Sanığın hâkim önüne çıkma hakkı vardır" diyor.
Akço, Sincan Cezaevi'ne nâkilin ancak ara bir çözüm olarak kabul edilebileceğini belirterek şöyle devam ediyor:
"Sincan Cezaevi'ne nakil, ancak bir geçiş çözümü olabilir. O kısa süre, Adana Pozantı'daki koşulları iyileştirmek, ihlalleri saptamak ve sorumluları bulmak için kullanılmalıdır."
"Bu geçiş sürecinde, Sincan'a sevk konusunda aileye de, çocuğa da kolaylık sağlanması gerekiyor. Gerek ulaşım, gerek konaklama için maddi destek, izin verilebilir olanlara izin verilmesi, görüş günlerinin esnek olması, ailenin düzenine göre ayarlanması gibi..."
"Bu arada çocuğa özel bir kurumunun açılmasını sağlayacak yatırım başlatılmalıdır. Bir çocuğun, çocuk için özel yapılmamış bir kurumda tutulması çocuk haklarına aykırıdır."
Akço, Türkiye'de 2300 civarında tutuklu ve hükümlü çocuk olduğunu ve bunların çok azının çocuklara özgü kurumlarda kaldığının altını çiziyor.
"Pozantı Cezaevi benzeri kurumlarda kalan 1500 çocuk var"
"1500 çocuk, Pozantı Cezaevi benzeri kurumlarda kalıyor. Bu biçimde tutmanın doğası gereği ortaya çıkacak olan ihmal ve istismar, o çocuklar için de geçerli."
"Ne Güney'de, ne Güneydoğu'da, ne Doğu'da çocuklara özgü bir ceza infaz kurumu yok. Bu yüzden herhangi bir müdahale zaten baştan bir hak ihlali doğuruyor. Çocuklara özgü iki tutukevi var: biri Ankara'daki Sincan Cezaevi, diğeri İstanbul'daki Maltepe Cezaevi. Hükümlü çocuklar için de üç eğitim evi var."
Akço, bırakın 200 çocuğu iki çocuk için bile olsa bu kurumlarının yokluğunun kabul edilemez olduğunu belirtiyor
"Suçlamaların çokluğu da ayrı bir problem. Neden bu kadar çocuk hapiste? Gösterilere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan çocukların tutuklu yargılanması konusunun çözülmesi gerekiyor. Hemen tutuklamaya mı müracaat ediliyor? Bu sorular için derinlikli bir araştırma gerekiyor. Bir çocuğun tutuklu yargılanması son çaredir." (IC)