ABD solu dün, Martin Luther King Jr.'un dünya hitabet tarihine bıraktığı ünlü konuşması "Bir Hayalim Var"ın yanında o konuşmayı yaptığı büyük 28 Ağustos1963 "İş ve Özgürlük Yürüyüşü'"ün 60. yıldönümünü de andı. Beyaz üstüncülüğün yeniden hortladığı bir dönemde siyah haklarının elde edilişinin dönüm noktalarından birini selamlarken ABD toplumsal muhalefeti, kapitalizmin çoklu krizi koşullarında 1963 yürüyüşünün iktisadi kurtuluş hedefinin altını da kalın çizgilerle çizdi. Bu vesileyle The Intercept'te yayımlanan John Schwarz'ın "Washington'a İş ve Özgürlük Yürüyüşü'nün 'İş' Bölümünü Nasıl Unuttuk" başlıklı yazısını paylaşıyoruz.
* * *
Washington'daki Yürüyüş veya Washington'daki Büyük Yürüyüş olarak da bilinen Washington'daki İş ve Özgürlük Yürüyüşü, 28 Ağustos 1963'te Washington, D.C.'de yapıldı. Yürüyüşün amacı, Afrikalı Amerikalıların medeni ve ekonomik haklarını savunmaktı. Yürüyüşte, son konuşmacı Dr. Martin Luther King Jr. Lincoln Anıtı'nın önünde, ırkçılığa son verilmesi çağrısında bulunduğu tarihi "Bir Hayalim Var" konuşmasını yaptı. Yürüyüş, "iş ve özgürlük" bayrağı altında bir araya gelen sivil haklar, emek ve din kuruluşlarının oluşturduğu bir ittifakı gerçekleştiren A. Philip Randolph ve Bayard Rustin tarafından organize edilmişti. Katılımcı sayısının 200 bin ila 300 bin arasında tahmin edilen yürüyüşe katılanların yüzde 75-80'inin de siyah olduğu düşünülüyordu. Yürüyüş, Amerika Birleşik Devletleri tarihinde insan hakları için yapılan en büyük siyasi mitinglerden biriydi. Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası başkanı Walter Reuther, yürüyüşün en ayrılmaz ve en üst düzey beyaz örgütleyicisiydi. Yürüyüş, 1964 tarihli Medeni Haklar Yasası'nın geçmesine ve 1965 Oy Hakları Yasası'nın kabul edilmesine katkıda bulundu. |
Dün Washington'da İş ve Özgürlük Yürüyüşü'nün 60. yıldönümüydü. Bu yürüyüş en çok Martin Luther King Jr.'ın "Bir Hayalim Var" konuşmasıyla ünlüdür. Ve bu konuşmanın en iyi bilinen kısmı, King'in çocuklarının "derilerinin rengine göre değil, kişiliklerinin içeriğine göre yargılanacağı" umudunu ifade eden sözleridir.
Bir anlamda, Amerika tarihinin en büyük hitabet eserlerinden birinin günün geri kalanını gölgede bırakması anlaşılabilir bir durum. Herkes Abraham Lincoln'ün Gettysburg'daki 272 kelimelik konuşmasını hatırlar. Ancak politikacı Edward Everett'in o gün yaptığı ve neredeyse 14.000 kelime uzunluğundaki bir önceki konuşması hakkında çok fazla söz etmiyoruz. Doğrusu bu kadar özgürlük biraz fazla.
Bununla birlikte, Washington Yürüyüşü'nün "İş" kısmının hafızalardan ne kadar uzaklaşmış olduğu dikkate değer -çünkü bu kesinlikle, yürüyüşçülerin ülkenin geri kalanına işittirmek istediği mesajın özüydü.
İş ve Özgürlük Yürüyüşü'nün "Ne Talep Ediyoruz" başlıklı 10 maddelik programına bir göz atalım:
▶ Birinci Madde, sadece oy kullanma hakkını değil, aynı zamanda "iyi konut"u da garanti eden "kapsamlı ve etkili medeni haklar mevzuatı"dır.
▶ Yedinci Madde, "siyah ve beyaz tüm işsiz işçileri eğitmek ve uygun ücretlerle anlamlı ve insan onuruna yakışır işlere yerleştirmek için devasa bir federal program"dır.
▶ Sekizinci madde, "tüm Amerikalılara iyi bir yaşam standardı sağlayacak bir ulusal asgari ücret yasasıdır. (Hükümetin araştırmaları saatte 2,00 dolardan daha düşük ücretle bunun sağlanamayacağını gösteriyordu.)" O zamanlar, asgari ücret 1,15 dolardı veya enflasyona göre düzeltilmiş güncel eşdeğeri bugün 11,45 dolar olmalıydı. Saatte 2,00 doların bugünkü değerininse yaklaşık 20 dolar olması gerekir. Bugün gerçek federal asgari ücret 7.25 dolardır
Daha da kısa söylersek, yürüyüşçülerin taşıdıkları en popüler pankartlardan birinde, "Medeni haklar + tam istihdam = Özgürlük" yazıyordu.
King'in kendisi ekonomiyi medeni haklarla eşleştirmişti. Kurtuluş Bildirgesi'nden yüz yıl sonra, "Siyahların yaşamı, hala ayrımcılığın kelepçeleriyle sakatlanmış haldedir. Yüz yıl sonra, siyahlar, engin bir maddi refah okyanusunun ortasında, yapayalnız bir yoksulluk adasında yaşıyorlar." demişti.
O zamanlar Şiddetsiz Öğrenci Koordinasyon Komitesi başkanı olan John Lewis, King'den önce konuşmuş ve sözlerine şöyle başlamıştı:
"Bu ülkenin her yerinde, Siyah kitleler iş ve özgürlük için yürüyorlar, ancak gurur duyacak hiçbir şeyimiz yok. Yüzlerce, binlerce kardeşimiz burada değil, çünkü boğaz tokluğuna çalışıyor ya da hiç ücret almıyorlar. Biz burada dururken, Mississippi Deltası'nda, tarlalarda günde üç dolardan azına, 12 saat çalışan çiftçiler var."
Yürüyüşün Kennedy yönetiminin önerdiği medeni haklar yasa tasarısını desteklemesine rağmen, yetersiz olduğunu açıklamaya devam etmişti. "Bu ulusun evsiz ve açlıktan ölen insanlarının geçimini sağlayacak bir yasa tasarısına ihtiyacımız var."
Lewis'in hemen ardından, Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası'nın başkanı Walter Reuther geldi. Konuşmasında, II. Dünya Savaşı sırasındaki düşük işsizlik oranlarına atıfta bulundu ve kalabalığa şunları söyledi: "Eğer savaşın olumsuz amaçları uğruna tam istihdama ve tam üretime sahip olabiliyorsak, o zaman neden barış arayışında olan her Amerikalı için bir işimiz olmasın? Ve bu yüzden sloganımız adil istihdam olmalı, ancak tam istihdam çerçevesinde adil istihdam, böylece her Amerikalı bir işe sahip olabilir."
Ancak en güçlü konuşma, Yataklı Vagon Hamalları Kardeşliği'nin kurucusu ve yürüyüşün en önemli düzenleyicilerinden biri olan A. Philip Randolph tarafından yapılmıştı. Söylediklerini yeniden okumaya değer, çünkü Randolph Amerikan toplumunun en derin sorularına kafa yoruyordu:
"Altı milyon siyah ve beyaz insanın işsiz olduğu ve milyonlarcasının yoksulluk içinde yaşadığı bir toplumda geleceğimiz yok. Medeni haklar devrimimizin amacı sadece medeni haklar mevzuatının geçirilmesi de değildir. ... Evet, adil bir istihdam uygulaması yasası istiyoruz, ancak kâr odaklı otomasyon Siyah ve beyaz milyonlarca işçinin işini yok ederse ne işe yarar?
"Özel mülkiyetin kutsallığı, insan kişiliğinin kutsallığından sonra ikinci sırada yer alır. Değerlerin bu uygun önceliğini yeniden ileri sürmek siyahlara düşer, çünkü atalarımızın insani kişilikleri özel mülkiyete dönüştürülmüştür. Yeni sosyal planlama biçimleri talep etmek, tam istihdam yaratmak ve otomasyonu kârın hizmetine değil, insan ihtiyaçlarının hizmetine sunmak bize düşüyor ..."Washington'a Yürüyüş, mücadelemizin doruk noktası değil, sadece siyahlar için değil, özgürlüğe ve daha iyi bir yaşama susamış tüm Amerikalılar için yeni bir başlangıçtır. Parasız Sağlığın, daha yüksek asgari ücretlerin, Sosyal Güvenliğin, eğitime federal yardımın düşmanlarını arayın, orada siyah düşmanları, Ayrımcılar ve Kongre'ye egemen olmaya çalışan gerici Cumhuriyetçilerin koalisyonunu bulacaksınız.
Dolayısıyla, Washington'a Yürüyüş'ün temel amacını bir kez anladığınızda, rüyasının en iyi ihtimalle yarı yarıya gerçekleşmiş olduğu açıktır. Ayrımcılık ve dışlama hala var olsa da, en azından resmen ortadan kaldırılmıştır. Fakat ekonomik açıdan, bir şey varsa eğer, o da geriye gittiğimizdir.
Federal asgari ücret reel olarak 1963'te olduğundan daha düşük. Federal bir iş güvencesi fikri neredeyse hiç tartışılmıyor bile. Federal Hazine Bakanı, mevcut işlerin sayısını azaltma ihtiyacından açıkça bahsediyor.
King'in 1968'de öldürülmesinden dört gün sonra, dul eşi Coretta Scott King, "Şimdi ekonomik güce sahip olmamız gereken bir noktadayız. ... Sadece siyah yoksullar için değil, Amerika'nın her yerindeki yoksullar için endişeleniyoruz ... Her insan, özgürlük, yaşam ve mutluluk için bir iş ya da geliri hak eder" demişti.
Eğer 60 yıl önceki yürüyüşçüler haklıysa, Afrikalı Amerikalılar ve genel olarak Amerikalılar gerçek özgürlüğe ulaşacaksa, bu gündemin yeniden ele alınması gerekecek.
(AEK)