1946'da çıkan Ev Kadın dergisinden bir köşe "Gürbüz çocuk yetiştirmek".
Her sayıda bu başlığın altında çocuk hastalıkları, çocuk beslenmesi, çocuk sağlığı üzerine bilgiler veriliyor.
Yurttan gürbüz çocuk fotoğrafları köşesi
Gürbüzden kastedilen "sağlıklı" çocuk olabilirse de derginin bir başka köşesi "yurttan gürbüz çocuk fotoğrafları"na ayrılmış.
Tonton bebek fotoğrafları bu köşeyi süslüyor, bebeklerin isimleri yazılarak anneleri gururlandırılıyor.
Fizyonomi tahlili
Dergide ilgimi çeken bir başka köşe "Fizyonomi Tahlili" köşesi. Hatta bu köşe benim favorim oldu.
Kadınlar her sayıda vesikalık fotoğraflarını gönderiyorlar, derginin "uzmanı" yüzlerini analiz ederek onların kişiliklerine dair bilgi veriyor.
Güzel yüzlü olanlara "aşk kapıları" açık oluyor, daha az güzel olanlara "maddi açıdan muvaffak olacaksınız" deniyor.
İnce dudak, ince kaş, sivri suratlar "hasis" olmaktan kurtulamazken çehresi geniş olanların "hassas, ince düşünceli, sakin" olduğu söyleniyor.
Ev Kadın'da (Ev ve kadın değil) bir başka eğlenceli bölüm okur mektupları. Hem dergi editörleri hem de onlardan bağımsız Gönül abla sualleri cevaplıyor.
"İstanbul'da çamaşır makineleri var mı?"
Soru: Sayın yetkili, İstanbul'da çamaşır makineleri var diye duyduk, doğru mu?
Cevap: Değerli okur, yaptığımız tetkik sonucu muhtelif semtlerde olduğunu öğrendik.
Soru: Sayın ilgili, tırnaklarım hemen kırılıyor. Eşim iyi kalpli bir insan olmakla birlikte bana yıldızların ellerinin pürüzsüzlüğünden bahsediyor. Çok üzülüyorum. Acaba tırnaklarımın daha güçlü olmasını sağlayabilir miyim?
Cevap: Çeşitli vitaminlerin tırnakları güçlendirdiği söyleniyor (Uzunca bilgi veriliyor)
Soru: Bende bir kadını derinden üzüntüye sevk edecek bir sorun var. Bacaklarım tüylü. Bacaklarımı eşimden gizlemek durumundayım. Ağda diye bir şeyden bahsediyorlar. Ancak İstanbul'a yeni geldiğim için bilmiyorum tarif eder misin?
Cevap: Değerli okur, kimi erkek tüylü kimi tüysüz bacaktan hoşlanır. Ağdanın tarifine gelince...
"İmam bayıldı nasıl yapılır"dan mürekkep lekesini çıkarmanın püf noktalarına pek çok soruya dergi yanıt arıyor. Kadın şairlerin "aşk" temalı şiirleri de yayınlanıyor.
Ayrıca dergide aşk tefrikaları, el işi örnekleri, elbise patronları hatta "Gelin sutyen dikelim, gelin mayo örelim" çağrısıyla nasıl sutyen dikileceğini, mayo örüleceğini anlatan çeşitli modeller yer alıyor.
Kimi zamanda "ilk ince çorap nerede giyildi" şeklinde çeşitli enteresan bilgiler veriliyor. Yemek tarifleri, yastık kenarı işleme, son moda roblar vs...
1946'dan günümüze kadının penceresinden bakınca hayatın o dönem kadınlar için ne denli zor olduğunu anlıyoruz.
Artık çamaşır makinesinden, epilasyon aletine pek çok rahatlık var olmasına var da yine de "Bütün bunlar kadının daha az vakit harcayıp özgürleşmesine mi yoksa ataerkil sistemde daha çok kölecesine çalışmasına, daha çok nesne olmasına mı yarıyor?" sorusu sorulmadan olmuyor.
Örneğin o dergilerden şöyle bir cümle pekala bugünün 'kadın' dergilerinde de yer bulabiliyor:
"Sevgili kadınlar, erkekler için yalnızca yüz güzelliğinizle değil beden güzelliğinizle de uğraşmak zorundasınız! İşte size estetik masaj yöntemleri."
Okurken tozundan kaşındığım ama yine de hafta sonumun bütün keyfi olan Ev Kadın dergilerine Beyoğlu Belediyesi'nin Taksim Gezi Parkı'ndaki Beyoğlu Sahaf Festivali'nde rastladım, gayet makul bir fiyata edindim.
60 sahafın katıldığı festival 19 Ekim'e kadar açık. Kitaplar, dergiler dışında meraklısına kartpostal, siyah beyaz fotoğraflar, sinema afişi bulmak da mümkün. (EZÖ)