Maraş merkezli 6 Şubat 2023'te meydana gelen depremlerin üzerinden 22 ay geçti.
418 kişinin yaşamını yitirdiği Adana’da, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Adana İl Müdürlüğü’nün tespit ettiği 3 bin 297 ağır hasarlı binana yıkıldı. Ancak orta hasarlı 4 bin 62 binanın halen yıkımı tamamlanamadı.
22 ayda birçok hak ihlali yaşandı. Delil toplamak için ayrı yerlere dökülmesi gereken enkazlar aynı yere döküldü, yargı süreçleri uzadı, TOKİ konutları bitiremedi, yurttaşlar imar problemleri nedeniyle yeni ev yapamadı.
"Sanıklara delil karartma imkanı verildi"
Tutar Apartmanı 6 Şubat depremlerinde 63 kişinin yaşamını yitirdiği 12 kişinin yaralandığı bir bina. Davası sürüyor.
Davaya bakan avukatlardan Umay Büyükdağ, soruşturma aşamasının sağlıklı yürütülmediği görüşünde. Bu nedenle de sanıklara delil karatma ve kaçma imkânı verildiğini söylüyor:
“Tutar Apartmanı’nın A, B ve D blokları depremde hasar almazken plan değişikliği yapılan C blok yıkıldı. Binanın zemin katı kolon ve kiriş keserek birinci katla birleştirilmiş. Ama daha en başında karot örnekleri sağlıklı alınmadı, delil toplanmadı.
Apartman enkazlarının da ayrı ayrı yerlere dökülmesi gerekiyordu. Bu hem delil toplama açısından hem de depremzedelerin kendilerinin ya da kaybettikleri yakınlarının eşyalarına, hatıralarına ulaşması açısından önemliydi. Ancak enkazlar aynı yere döküldü ve karıştı.”
“21 ay boyunca sanıksız duruşma yürüttük”
Büyükdağ ayrıca Tutar Apartmanı davasında 21 ay boyunca 5 celsenin sanıksız olarak görüldüğünü de anlattı:
“Kolon ve kiriş kestiği iddiasıyla yargılanan sanıklar Bekir Baloğlu ve Osman Baloğlu hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı. Ancak ifadelerini dahi almadan takipsizlik kararı verdi. Daha sonra tutuklansalar da bir ay hapis kaldıktan sonra ilk duruşmada ev hapsiyle serbest bırakıldılar.
Gerekçe hem Çukurova Üniversitesi hem de Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin hazırladığı bilirkişi raporunda şüpheli baba ve oğula kusur atfedilmemesi. Her iki raporda da tadilat yaptığına dair tespit yok.
Diğer sanık mühendis Cüneyt Akkaya da yurt dışında. Hal böyle olunca biz 21 ay boyunca sanıksız duruşma yürüttük. 5 celse sanık sandalyeleri boş kaldı. Sanık müdafilerinin yerlerinde mağdur vekilleri oturdu.
Bu duruma da soruşturma aşamalarının hızlı ve titizlikle yürütülmemesinin neden olduğunu düşünüyoruz. Soruşturma aşaması daha titiz yürütülseydi bu sanıkları baştan mahkemeye çıkarma imkânımız olacaktı.”
Savcılık bilinçli taksir dedi, hakim olası kasıt
Soruşturmaların hepsinin ‘olası kast’ suçlamasıyla açıldığına dikkat çeken Büyükdağ, dava sürecinde atılı suçların tamamının savcı mütalaalarında ‘bilinçli taksire’ dönüştüğünden ancak hakimlerin ceza çıkan davalarda hükmü ‘olası kasttan’ kurduğunu söyledi.
Adana’da 96 kişinin öldüğü Alpargün Apartmanı davasını hatırlatan Büyükdağ şöyle konuştu:
“Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesi Alpargün Apartmanı'nın müteahhidi Hasan Alpargün’ü ‘olası kastla öldürme’ suçundan 62 kez müebbet ve 865 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ancak mahkeme savcının ‘bilinçli taksir’ yönündeki mütalaasına aykırı davrandı.
Tabii ki her dosya aynı değil ve somut olay özelinde değerlendirmek gerekir. Ancak tüm dosyaların ‘olası kasttan’ ‘bilinçli taksire’ dönmesi yine soruşturmaların titizlikle yürütülmediğini gösteriyor.”
"Belediyelerin sorumluluğu"
Büyükdağ, değinilmesi gereken bir başka konunun da belediyelerin sorumluluğu olduğunu belirtti. 2000 öncesi dönemde yapıyı denetleme sorumluluğunun belediyelerde olduğunu, günümüzde bu sorumluluğun yapı denetim şirketlerine verilmesine rağmen belediyelerin halen tadilatları denetleme görevi olduğunu anlattı.
“Dosyalarımızda belediyelerin sonucu çok ağır olan eksiklikleri olduğunu görüyoruz” dedi ve şunları ekledi:
“Depremde kaybettiğimiz insanları ihmaller ve denetimsizlik öldürdü. Belediyeler ve yapı denetim şirketlerinin denetleme görevlerini yerine getirdikleri, devletin yaşam hakkını koruma yükümlülüğünün bir uzantısı olarak önleyici politikalar geliştirdiği, yani kısacası herkesin sorumluluğunu yerine getirdiği bir ülkede kimse depremde ölmez.
Mahkemelerde verdiğimiz mücadele de bu yönde. Toplumsal bakış açısını değiştirebilirsek, cezasızlığı ortadan kaldırabilirsek Türkiye’yi değiştirebiliriz."
İMO: Güçlendirme ruhsatı alan bina sayısı yüzde bir bile değil
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Hıdır Çak ise bir başka konuya dikkat çekti.
Çak, orta hasarlı binaların güçlendirilmediğini, yapı kullanma izin belgesi olmayanların başvurularının kabul edilmediğini, belediyelerin de belirsizlik nedeniyle güçlendirme ruhsat vermediğini anlattı:
“İçişleri Bakanlığı, konutlarının güçlendirmeye elverişli olduğunu düşünen ve güçlendirmek isteyen orta hasarlı bina maliklerine bildirim yaptı. Önce 29 Aralık 2023’e kadar süre verdi, yeterli başvuru olmayınca da 5 Temmuz 2024’e kadar güçlendirme yapmak isteyenlerin başvurmasını söyledi.
Güçlendirme ruhsatı alamayan orta hasarlı binaların ağır hasarlı bina statüsüne göre işlem göreceği yani yıkılacağı da belirtildi. Ancak bu genelgeden çok az sonuç alınabildi. Nedenlerin ilk sırasında orta hasarlı olup yapı kullanma izin belgesi olmayanların başvurularının dikkate alınmaması var.
İkinci olarak da belediyeler belirsizlikler nedeniyle iskanlı olanlara da onay vermekten imtina ediyor. Hal böyle olunca da 4 bine yakın orta hasarlı binadan sadece 30’u yetkili belediyesinden güçlendirme ruhsatı alabildi. Ruhsat alan bina sayısı yüzde 1’e bile ulaşmadı.”
Çat, aynı zamanda orta hasarlı binalardan hangilerinin yıkılacağını, hangilerinin güçlendirilebileceğini tespit etmek için çok düşük sayıda performans analizi yaptırıldığını da söyledi.
Bu durumda güçlendirilme maliyetinin, yıkım ve yeniden yapım maliyetinden düşük olacağı binaların da yıkılacağını belirten Çat “Bu bir mali kaynak israfıdır” diye konuştu.
“Adana’da durum böyleyse, 6 Şubat depremlerinde çok daha fazla sayıda yıkım yaşayan, kayıp veren illerin durumu çok daha içler acısıdır. Ortaya çıkan ve görünen odur ki; depremin ardından verilen büyük sözler unutulmaya terk edildi” dedi.
"Adana bir depreme daha hazır değil"
Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar da Adana’nın olası bir depreme hazır olmadığını söyledi.
İmar uygulamalarında yurttaşların hak kaybı yaşadığını söyleyerek depreme dayanıklı binaların yapımında zaman kaybedildiğini belirtti.
(MY/HA)