Dünya Anadili Günü'nde "Yaşayan Diller ve Lehçeler" derslerinin öğretmenleri kendi anadili mücadelelerinden, öğretmenlik deneyimlerine uzanan süreci bianet'e anlattı.
TIKLAYIN - Anadili Abhazca'yı Öğretmek için Her Gün 70 Kilometre
TIKLAYIN - "Kürtçe-Kurmancî Dersi Kapanır Korkusundan Tayin Bile İsteyemiyoruz"
Gürcüce dersinin öğretmeni Mustafa Kolat, dersler ilk açıldığı zaman muhtemel öğrenci ve velileri evlerinde ziyaret edip bilgilendirdiklerini ve anadil öğrenmenin bir hak olduğunu aktardıklarını söylüyor. Karşılığında "Cennette Gürcüce mi konuşulacak?" diyen de olmuş.
Kolat, "Bu uygulama 50 yıl önce olmuş olsaydı sınıfı açmak için 10 değil 20 öğrenci gerekli olsa sınıf açılabilirdi. Ama bugünün şehirleşen hayatında bu uygulamanın birkaç istisna dışında hayata geçirilebileceğini düşünmüyorum" diyor ve sorularımıza şu yanıtları veriyor:
"Lafa Türkçe başlayıp Gürcüce bitiriyordu"
Anadiliniz için verdiğiniz kendi kişisel mücadelenizden söz eder misiniz biraz? Çocukluktan bugüne ne gibi hikâyeler var kişisel tarihinizde? "Yaşayan Diller ve Lehçeler" seçmeli dersinin müfredata girmesini, anadil mücadeleniz özelinde, siz nasıl karşıladınız?
Aslında kişisel mücadeleden çok ilk başlarda farkındalık diyelim, anadil ile ilk tanışmamız doğal olarak evde oldu. Babaannem evde sürekli Gürcüce konuşuyordu, ilk kelimeleri ondan öğrendim. Gerçekçi olmak gerekirse bir ikilemde yaşıyorduk evde. Gürcüce konuşulurken dışarıda herkes Türkçe konuşuyordu, bundan sonraki süreç biraz soru cevap gibi tarihi öğrenmek ile ilgiydi.
Kendine soru sordukça cevapları öğrenmek için bir araştırma içerisine giriyorsunuz, bu da sizi yapmak istediğiniz şeye götürüyor. Bir anekdot olarak şunu aktarabilirim; komşular bize geldiğinde babaannemin bir olayı Türkçe anlatmaya başlayıp Gürcüce bitirmesi sonunda da dinleyenlerin ne olmuş diye bana sormaları aklımda hep tebessüm ettiren bir anı olarak kalmıştır...
Anadilin seçmeli ders olarak okutulacak olması bir heyecan yaratmak ile beraber "artık öğrenmek isteyen kaldı mı?" sorularını da beraber getirmişti. Bir de bugünkü şehirleşen hayatta aynı sınıfta Gürcüce öğrenmek isteyen on çocuk bulabilmek neredeyse imkansızdı. Yapılabilecek yer olarak Gürcülerin yoğun olarak yaşadığı yerler veya birbiri ile daha yakın ilişkileri olan köyler uygundu...
Benim de köyüm olan Sakarya'nın Geyve ilçesine bağlı Nuruosmaniye köyünde biz bu sınıfı açmak için girişimlere başladık ve netice itibariyle Türkiye'de ilk defa bir devlet okulunda Gürcüce seçmeli dersleri okutulmaya başlandı. Aslında bir nevi de devamı gelir diye örnek teşkil etmesi önemliydi ki devamında Artvin'in Murgul ilçesinde bir sınıf daha açıldı ve halen ders okutulmaya devam ediyor orada...
"Haftada iki saat bir dili öğrenmek için imkânsız"
İlk dersinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir ortamla karşı karşıya kaldınız?
İlk dersi hatırlıyorum tabi ki. Özellikle çocukların gözündeki merak çok ilginçti. Evde az çok konuşan büyükleri var, Gürcü olduklarını biliyorlar fakat dünyada bugün kullanılmakta olan 14 alfabeden bir tanesi Gürcü alfabesinin (Kartuli Anbani) varlığından haberleri yoktu. Hiç öğrenemeyeceklerini düşünüyorlardı ama sonraki süreçte rahatlıkla okuyup yazabilecek duruma geldiler
2012-2013 döneminde başladı dersler. Aradan geçen dokuz yılda, uygulamada neler yaşandı? Haftada iki ders saati dil öğrenmek için ne kadar yeterli?
Haftada iki saat bir dili öğrenmek için imkânsız denebilir aslında. İki ders saati demek daha doğru olur ki bu da 80 dakikaya tekabül ediyor, yine söylüyorum imkânsız... Ancak bir çocuğun çok özel ilgi göstermesi ile kendini geliştirmesi mümkün olabilir. Bunun oranı nedir ben de merak ediyorum açıkçası.
Derse katılamadığınız zaman o ders nasıl dolduruluyor, öğretmen kaynağı nedir?
Derse katılmadığım zaman çok olmamıştır fakat katılamadığım zamanlarda klasik olarak ders boş geçmiştir... Kaynak olarak ben Gürcistan'da da okumaya yazmaya başlangıç kitabı olarak okutulan deda ena (ana dili) ders kitabını kulandım, başlangıç seviyesi olduğu için fazlasıyla yeterliydi.
"Cennette Gürcüce mi konuşulacak?"
En az 10 kişinin talep etmesi gerekiyor derslerin olabilmesi için. Bazı okullarda talep yetersizliğinden sınıf açılamıyor. Teşvik nasıl olabilir? Genel olarak talep nasıl derslere?
Ben şahsen şehirlerde bu seçmeli derslerin açılabileceğini düşünmüyorum, gerek yeterli çoğunluğa ulaşılamaması gerek öğrencilerin başka seçmeli derslere yönlendirilmesinden dolayı...
Köyler için de dersi açacak kişinin çok mücadele etmesi gerekiyor. Biz dersi açabilmek için dersi seçmesi muhtemel öğrencilerin evlerine gidip velileri bilgilendirerek ana dilin artık unutulmak üzere olduğunu çocukların bu dili öğrenmesi için devlet tarafından verilmiş çok önemli bir hak olduğunu anlattık ki buna rağmen ancak yarısından olumlu geri dönüş alabildik. Mesela "Tamam, Gürcüyüz de cennette Gürcüce mi konuşulacak?" diyenler oldu, ikna etmesi zor bir süreç...
Pratikte öğretmen olarak sizin için ne gibi zorluklar var, mesela ders müfredatı sizce nasıl? Çocukların katılımı, dönüşü nasıl?
Doğruyu söylemek gerekirse ben ve arkadaşlarım bu köyde dersin açılabilmesi için velilerle görüşmeler yapıp dilekçeleri imzalanıp İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne verilmesini sağladık.
Dilekçeleri götürdüğümde Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından dersin açılması için sayı yeterli, ancak öğretmen olmadığı için dersin açılamayacağını, ücretli öğretmenin gelmesi için de ders saatinin çok düşük olduğunu hatta yol parasını bile karşılamayacağını söylendi.
Ben de Gürcüce bildiğimi ve beden eğitimi öğretmenliği mezunu olduğumu "para almak bir kenara gerekirse biz cebimizden para verir yine de bu dersin açılmasını sağlarız" dedim , örnek teşkil etmesi için bu dersin açılması çok önemliydi... Daha önce dediğim gibi haftada iki saat olması çocukların derse konsantrasyonu ve geri dönüşü açısında çok az, verimliliği çok düşük.
"Dil, kimliğin en önemli parçası"
Bu dersleri seçerken çekinceler oluyor mu? Ailelerden, velilerden nasıl dönüş alıyorsunuz?
Bir çekince olmuyor dersek yalan söylemiş oluruz. Sonuçta Türkiye'de yaşayan bir etnik halk üzerinden hareket ediyorsunuz, ister istemez insanların sonrası ile ilgili bir çekincesi oluyor. Ama bu küçük bir kesim tarafından böyle görülüyor, daha önemlisi bilinçsizlik. Gürcüce öğrenmeyi, bilmeyi bir anadil gerekliliği olarak görmüyor aileler.
Daha çok Gürcüce öğrenecekler, tamam ama ne işlerine yarayacak biz bu süreçte daha çok insanın kendi anadilini bilmesi bir gerekliliktir dolayısıyla işlerine yaraması gerekmiyor. Yani sen Gürcüsün ve Gürcüce bilmek zorundasın, dil kimliğin en önemli parçasıdır...
Uygulamada ne gibi yenilikler olabilir? Önerileriniz nelerdir?
Doğruyu söylemek gerekirse bir önerim yok sadece şunu söyleyebilirim; bu uygulama 50 yıl önce olmuş olsaydı sınıfı açmak için 10 değil 20 öğrenci gerekli olsa sınıf açılabilirdi. Ama bugünün şehirleşen hayatında bu uygulamanın birkaç istisna dışında hayata geçirilebileceğini düşünmüyorum.
Tabii ben bunu Gürcü toplumu için söylüyorum ama geneli itibarıyla da bundan farklı değildir diye düşünüyorum... En azından hali hazırda devam eden derslerin saatleri artırılırsa bu bile iyi bir gelişme olur. (AÖ)
Öğretmenler Seçmeli Anadili Derslerini Anlatıyor
1 Abhazca: Anadilini Öğretmek için Her Gün 70 Kilometre
2 Kürtçe-Kurmancî: Ders Kapanır Korkusundan Tayin Bile İsteyemiyoruz"
3 Gürcüce: "50 Yıl Önce Anadili Sınıfı Açmak için 10 Değil, 20 Öğrenci Bile Bulunurdu"
4 Zazaca: "İki Saatlik Derste Dilimizle Kaçamak Bir Aşk Yaşıyoruz"
5 Adigece: "Anadili Dersinin Yasal Olup Olmadığını Soran Veli Oldu"