'Sylvie Brunel 25 yıl boyunca Fransa Göç Bakanı Eric Besson ile evliydi. Bir kitap yayınlayacağı açıklandığında herkes bu kitabın evliliğinin sonlanmasıyla ilgili olacağını düşünmüştü. Ancak o bir feminist mücadele kitabı yayınladı ve Eric Besson bunun için sadece bir bahaneydi. 49 yaşında, Afrika konusunda uzmanlaşmış bir coğrafyacı olan Sylvie Brunel eski kocası Besson ile birlikteliğinden önce tanınan biriydi ve şimdi tekrar o kişi olmak istiyor.
Kitabı "Manuel de guerilla à l'usage des femmes" hemcinslerine yaşadıklarının onların hayatı olduğunu ve kaybedecek bir şeyleri olmadığını anlatıyor.
Bu kitapla birlikte eski bayan ex-Besson'u tanımış olduk!
Olaylara böyle bakmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Ben Eric Besson'un eski eşi olarak tanınmak istemiyorum ve bu kitabın bir bakanın ünlü olmaya çalışan eski karısının yazdığı bir kitap olarak görülmesini istemiyorum. Bu kitap yaşları ilerlemiş ve eşlerinin gençlik heveslerine kapıldığını gören ihanete uğramış kadınlar için. Yani bu kadınların kendilerini toplayıp mücadele etmeleri için yazıldı. Baskın ideoloji bu kadınlara gülüyor ve onları küçük düşürüyor. Gençlik kutsallaştırılıyor ve erkeğin cazibesi yüceltiliyor. Erkek bir şeyleri sona erdirmek için çekip gitme hakkına sahip. Kadın ise tüm bunlara maruz kalıyor ve geri planda bırakılıyor. İlaç endüstrisi, kapitalizm, medya, bunların hepsi birleşip olgun (yaşı ilerlemiş) kadına onun bir anomali olduğunu söylüyor, ve bunu kadının onuru ya da hayatı pahasına da olsa yapıyorlar.
Hayatı pahasına mı?
Annemin hikâyesini anlatayım. Ben çocukken, annem bir sene önce kaybettiğimiz erkek kardeşimin tabutunu Fransa'nın bir ucundan diğer ucuna tek başına taşımıştı. Kadınlar böyle şeyler yapabilirler, onlar ailenin direğidir. Yıllar sonra annem menopozun etkilerinden kurtulmak için hormon tedavileri görmeye başladı. Ve bu tedavi annemin ölümüne sebep oldu. Buna karşılık benim başıma gelen, yani eski Bayan Besson'un başına gelen de bir anekdot, üzücü ve bayağı bir şey.
Ama başınıza gelen bu kitabın ortaya çıkmasını sağladı.
Öyle de denilebilir.
Sol çevrelerde kitabınızı heyecanla bekliyorlar. Sosyalist Parti'ye ihanet eden birinin karısına da ihanet etmesi çok şaşırtıcı değil!
Bu çok klişe. Eric bir hain değil. Sadece geçmişe bağlı bir şekilde değil, egosantrik bir şekilde inşa ediyor hayatını. Bu aynı zamanda bir strateji, böylece duygular, arzular tarafından engellenmiyorsunuz. Bense onunla karşılaşmış olmaktan pişman değilim. Eric'le tanıştığımızda bana her şeyi yapabileceğimizi, benim istediğim her şeyi başarabileceğimi, başkalarının bakışları altında da olsa kendimi özgür kılabileceğimi söylemişti. Eric Sosyalist Parti'yi Sarkozy ile çalışmak için bıraktığında, bana önceden haber vermemişti. Ama çocuklar ve ben onu destekledik. Eric, Ségolène Royale ile ilgili büyük bir sorun olduğunu herkesten önce anlamıştı. Ben de solcu olduğum halde ona karşı Sarkozy'ye oy verdim.
Yani birbirinize mi benziyorsunuz?
1990 yılında Balladur'un sağ kolu olan Sarkozy ile ben de görüşmüştüm. O sırada açlığa karşı bir hareket yönetiyordum, yılın kadını seçilmiştim ve "Etat à l'Action Humanitaire"( insani yardım departmanı) için uygun bir sekreter olabilirdim. O zamanlar Eric bir sosyalist parti üyesi olmasına rağmen benim bu işi almamı, böylece bir şeyleri değiştirecek güce sahip olabileceğimi söylemişti. Ama tabi böyle bir şey olmadı, çünkü RPR'ye (Rassemblement Pour la République-Cumhuriyet için Topluluk Partisi) katılmayı kabul edemezdim.
Bu kitapla tekrar feminist bir militan mı oldunuz?
Her zaman öyleydim. Ama bu açıkça bir mücadele kitabı. Terk edilmiş kadınlara uygulanan sosyal şiddet, sosyal statülerinin düşmesi, onurlarının kırılması, baskın ideolojinin altında ezilmeleri gibi şeylerle mücadele etmek gerekiyor.
Erkeklerden ve fiziksel zayıflıklarından sert bir şekilde bahsetmeyi seçiyorsunuz.
Bu kitap üzerinde çalışırken kız arkadaşlarımdan kendi yaşlarında bir erkeği tasvir etmelerini istedim. Bu çok komikti. "Her yerden fırlayan kıllar var ve hiç utanmadıkları bidon gibi bir göbek..". Kadınlara, onlar sizden nasıl bahsediyorsa erkeklerden öyle bahsedin dedim.
Menopozdan aynı sertlikte bahsediyorsunuz.
Kelimeler özgürleştirir. Her zaman bu tabuyu yıkacak bir kitap yazmak istemiştim. Menopozlu bir kadın hasta değildir, özgürleşmiştir. 13 yaşından beri onu kısıtlayan kanamalarından kurtulmuştur. Artık baş ağrıları, bulantıları yoktur, istediği zaman beyaz pantolon giyebilir vs... Ve spor sayesinde formda ve çekici olan ve eşlerinden ayrılmış olan bizler aslında gençliğimize geri dönüyoruz. Ve bu sefer her şey serbest. Amerika'da genç erkeklerle ilgilenen kadınlara "cougar" diyorlar. Ya da Balzac'a göre olgun kadın baştan çıkarıcıdır. Yani aslında bu sosyal bir gerçeklik.
Erkekler düşman mı yani?
Erkek sadece kadın onu kötü eğittiği takdirde düşmandır. Ciddi olarak hayatın en önemli dersi asla bağımlı olmamak gerektiği, özgürlük ve otonomiyi her zaman korumak gerektiği ve daha fazla ve hep çalışmak gerektiğidir. Çiftler arasında savaş olacağı kesin değildir ama buna hazırlıklı olmak gerekir.(CA/ÇT/EÜ)
__________________________________________________________________
Kimdir: 1960'da doğan Brunel kalkınma sorunları üzerine uzman bir coğrafyacı, ekonomist ve yazar. 15 yıl Sınır Tanımayan Doktorlar, Açlığa Karşı Hareket gibi insani yardım örgütlerinde çalıştı ve kalkınma, özellikle de açlığın önlenmesi üzerine 20'den fazla kitap yazdı. Halen Universite Paris IV-Sorbonne'da öğretim üyesi.
___________________________________________________________________
* Claude Askolovitch'in Le Journal du Dimanche'da yayınlanan röportajını Çiçek Tahaoğlu kısaltarak Türkçeleştirdi.
** Sylvie Brunel, Manuel de guerilla a l'usage des femmes, Grasset, Paris, Kasım 2009, 18 avro.