Sakarya'nın Hendek ilçesinde geçen yıl 5 kişinin hayatını kaybettiği, 26 kişinin yaralandığı Oba Makarna fabrikasındaki patlamaya ilişkin 1'i tutuklu 6 sanığın yargılandığı davada karar çıktı.
Sakarya 7. Ağır Ceza Mahkemesi 6 sanığa 3 yıl 4 ay ile 11 yıl 8 ay arasında hapis cezaları verdi. Hükmü ‘taksirle ölümüne sebebiyet verme’den kurdu.
Davada Oba Makarna’nın sahibi olan Özgüçlü ailesinden kimse yargılanmadı. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Musa Özgüçlü, Başkan Vekili Salah Mohammed Amın Abdulla ile yönetim kurulu üyeleri Alpaslan Özgüçlü, Naser Abdulhameed Naser Alnaser, Azhar Marzooq Ali Almarzooq, İpek Cıncıkcı, Hakan Özgüçlü, Aynur Özgüçlü, Goncagül Sarı, İlkay Arıkan, Hüseyin Şahin, Tuba Direkci’ye iddianamede herhangi bir suçlama atfedilmedi.
İddianamede sadece fabrika müdürü, iş güvenliği uzmanı, patlamadan korunma dokümanı hazırlayıcısı, elektrik bakım sorumlusu, değirmen sorumlusu ve idari işler sorumlusuna suçlama yöneltildi.
Duruşmada, tutuklu sanık fabrika müdürü Volkan Uğur, tutuksuz sanık elektrik bakım sorumlusu Yakup Turhan ile hayatını kaybedenlerin bazı yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Patlamadan korunma dokümanı hazırlayıcısı İlker Beşikçi ise duruşmaya, bulunduğu ilden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) bağlandı.
"Bilinçli taksir değil olası kast"
Celse arasında gelen belgelerin zapta geçirilmesinin ardından ilk olarak tanıklar dinlenmeye başladı. Bir çalışan olayda kolundan ve sırtından yaralandığını belirterek, "Her ne kadar soruşturma aşamasında şikayetçi olmasam da mağdurum ve hakkımı talep ediyorum." dedi.
Avukatı da dosyanın eksikliklerle bu aşamaya geldiğini, patlamanın nedeninin belli olmadığını, soruşturma aşamasında acelece takipsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin sahte imzası kullanılarak kişilik haklarının elinden alındığını savunarak, buna ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını kaydetti. Suçun "bilinçli taksir" olduğunu hatta "olası kastın" tartışılabileceği görüşünü dile getiren avukat, sanıkların üst hadden cezalandırılmasını istedi.
Olayda hayatını kaybeden Nail Karagüzel'in annesi Saniye Karagüzel de sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, "Sanıklar ve dışardakiler elini kolunu sallayarak geziyorlar. Oğlum yandı, kül oldu. İhmal var. Sanıkların ve dışardakilerin cezalandırılmasını talep ediyorum." diye konuştu.
Nail Karagüzel'in kardeşi Şeyma Güneş de 2 yıl fabrikada çalıştığını, sanıkların yalan söylediğini, ağabeyinin sigortasız çalıştığını söyleyerek, şikayetçi olduğunu kaydetti.
Karagüzel'in diğer kardeşi Nadide Dursun ise ağabeyinin hastanedeki tedavi sürecine ilişkin resimlerini telefonundan gösterdi.
Savcı ‘taksirden’ ceza istedi
Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, fabrika müdürü Volkan Uğur ile tutuksuz iş güvenliği uzmanı Deniz Tunçbilek, patlamadan korunma dokümanı hazırlayıcısı İlker Beşikçi, elektrik bakım sorumlusu Yakup Turhan ve değirmen sorumlusu Önder Kalabaş’ın "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15'er yıla kadar, idari işler sorumlusu Caner Buzkıran’ın ise "taksirle bir kişinin ölümüne neden olma" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapsini, ayrıca Volkan Uğur’un tutukluluk halinin devamını talep etti.
Söz verilen Volkan Uğur, avukatının savunmasını kabul ettiğini dile getirerek, "Vicdanınıza bırakıyorum." dedi.
Yakup Turhan de kendisinin değirmen bölümünde değil, makarna bölümünde elektrik sorumlusu olduğunu belirterek, beraatini istedi.
İlker Beşikçi de suçsuz olduğunu, patlamadan korunma dokümanını hazırlarken ortamın temizlenmesi gerektiğini yazdığını öne sürerek, "Dokümana uygun çalışılmamış. Tozlar temizlenseydi patlama olmayacaktı. Beraatimi istiyorum." savunmasını yaptı.
"Müvekkilimin işveren vekili değil"
Sanık avukatları da mütalaayı kabul etmediklerini, yazılı savunmalarını tekrar ettiklerini belirterek, müvekkillerinin tahliyesini ve beraatini, heyet aksi kanaatteyse lehe olan hususların kullanılmasını istedi.
Volkan Uğur'un avukatı, "Dosyada bulunan tüm delillerde müvekkilimin işveren vekili olmadığı görülmektedir. Müvekkilimin fabrikada hiçbir yetkisi yoktur. Bununla ilgili somut bir evrak yoktur. Bilirkişi raporuna göre işveren vekili olmadığı belirtilmiştir. Sanığın beraatini talep ediyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 30 gün öncesinde fabrikayı denetlenmiş ve hiç bir sıkıntı görmemiştir" dedi.
Caner Buzkıran'ın avukatı, "Müvekkilim sorumluluğu olmadan bir konudan dolayı yargılanmaktadır.” diye konuştu.
Deniz Tunçbilek’in avukatı, "Tüm sanıklara aynı ceza talep edilmiş. Müvekkilim hafta da üç gün bu fabrika da çalışıyor. Dosyada bulunan sanıklar gibi yüksek maaş almamaktadır. Dosyaya sunulan fotoğraflarda müvekkilim suçsuz olduğu ortadır" ifadelerini kullandı.
Önder Kalabaş’ın avukatı da "Müvekkilimin iş yeri görevi ile ilgili sorumluluğu hakkında yanlışlıklar vardır. Müvekkilimin hiçbir suçu yoktur ve beraatini talep ediyorum. Müvekkilim gerekli uyarıları Volkan Uğur ve fabrika patronuna yapmıştır" dedi.
Karar
Beyanlarında ardından kararını açıklayan heyet, "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan sanıklar Volkan Uğur ve İlker Beşikçi'yi 11 yıl 8'er ay, Deniz Tunçbilek, Yakup Turhan ve Önder Kalabaş’ı 8 yıl 4'er ay hapis cezasına çarptırdı.
Heyet, "taksirle bir kişinin ölümüne neden olma" suçundan sanık Caner Buzkıran’a da 3 yıl 4 ay hapis cezası verdi.
Mahkeme kararla birlikte fabrika müdürü Volkan Uğur’un adli kontrol şartıyla tahliyesine hükmetti. Davanın tek tutuklu sanığı olan Uğur kararın ardından ağladı.
Mağdur avukatları karara karşı istinaf mahkemesine gideceklerini ve davayı sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi.
(HA)









