* Fotoğraftaki dövizde yazan İspanyolca "Son 30.000", "Onlar 30 bindi" anlamına geliyor.
Arjantin cuntası, 1976 ile 1983 yılları arasında 30 bin kişinin kaçırılıp işkence edilip öldürülmesinden sorumlu. Hala toplu mezarlar kazılıyor, Cumartesi Anneleri/İnsanları gibi Plaza de Mayo Anneleri’nden de 34 yıldır ellerinde fotoğraflarıyla yakınlarını arayanlar var.
Cunta döneminde binlerce kişi, işkence merkezi olarak kullanılan askeri okulda öldürüldü, binlercesi “ölüm uçuşları” adı verilen uçaklara konulup havadan okyanusa atılarak.
Ölüm uçuşlarında öldürülenler arasında, iki Fransalı rahibe de vardı: Alice Domon ve Leonie Duquet. Plaza de Mayo Anneleri’nin kurucularıyla birlikte Aralık 1977’de öldürüldüler. Plaza de Mayo Anneleri’nden üç kişi ile Duquet’in cesedi Arjantin’in Atlantik kıyısında bulundu ve yakındaki bir mezarlığa defnedildiler. Domon asla bulunamadı.
Ancak ölüm uçuşlarının iki pilotu, Mario Daniel Arru ve Alejandro Domingo D'Agostino, geçen haftaki mahkemeyle ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Zorla kaybedilenlerden biri de, 17 yaşındaki İsveçli Dagmar Hagelin’di.
Yüzlerce başka ölümün yanı sıra Hagelin’in ölümünden de sorumlu olan, “Sarışın Ölüm Meleği” lakaplı Alfredo Astiz ile “Kaplan” lakaplı Jorge Acosta da aynı şekilde, işledikleri insanlık suçlarından 34 yıl sonra ömür boyu hapisle cezalandırıldı.
“Mutluluk mudur bilmiyorum ama kutluyoruz”
Toplam 48 cuntacıya “ölüm uçuşları” ve ESMA Donanma Mühendislik Okulu adlı askeri okuldaki işkence ve cinayetlerden hapis cezaları verildi, içlerinden 29’una ömür boyu hapis. Tabii bu rakam, cuntada görevli 5 bin askerin küçük bir kısmıydı.
30 Kasım’daki karar duruşmasında mahkeme salonu, kaybettikleri yakınlarının fotoğrafını taşıyan Arjantinlilerle doluydu. Democracy Now’un yazdığına göre, kararı memnuniyetle karşıladılar. Adliye dışında da onlarca hak savunucusu, kararı, binanın dışına kurulan dev ekrandan izledi.
İçlerinde, kızı 1976’da kaçırılan ve kaybedilen Taty Almeida da vardı: “Hükümet her ne kadar adaletin tekerine taş koymaya çalışsa da bu davaların devam etmesi konusunda hemfikiriz. İki pilota ömür boyu hapis cezası verildiğini duymak karmaşık duygular uyandırdı. Mutluluk mudur bilmiyorum ama evet, bu olanı kutluyoruz.”
800 kişi tanıklık etti
Askeri okulun kurbanları arasında, Montonero gerillaları, sendika liderleri, öğrenciler, solcular ve onların yakınları ile arkadaşları vardı.
Bu, ESMA’da işlenen suçların yargılandığı üçüncü davaydı. Davada 800 kişi tanık olarak dinlendi.
Yargılama süreci, Kasım 2012’de başladı, suçlananlardan 11’i bu sürede öldü, üçünün de yargılanamayacak kadar hasta olduğuna karar verildi.
Kaybedilenlerin çocukları ve anneleri, “Nazilere yapılan gibi olacak, nereye giderlerse gitsinler onları arayacağız” dedi.
Arjantin’de cezalandırıldı, ya Türkiye’de?
Bu dava, Arjantin’de “insanlığa karşı suçlar” kapsamında ceza verilen cuntacıların yargılandığı ilk dava değil.
Örneğin, bir eski general ve bir eski albay, 84 yaşındaki Hector Gamen ve 81 yaşındaki Hugo Pascarelli, cunta döneminde El Vesubio toplama kampında gerçekleştirilen insan kaçırma, tecavüz, işkence gibi suçlardan yargılanarak Temmuz 2001’de ömür boyu hapis cezası almıştı.
Aralarında “Ölümün Kan Meleği” olarak anılan 59 yaşındaki Alfredo Astiz'in de bulunduğu 12 polis de Ekim 2011’de, ömür boyu hapse mahkum edildi.
Emekli polis şefi Miguel Etchecolatz da, 77 yaşındayken Eylül 2006’da hapse mahkum oldu. Yine cunta döneminin ordu komutanı Lucuano Benjamin Menendez, 2008’de ömür boyu hapse mahkum edildi.
Arjantin’de hem emri veren hem emri uygulayan yüzlerce insanlık suçu faili hapiste, Türkiye’de ise 12 Eylül darbeis yargılaması sadece darbeyi yapan generallerle sınırlı tutulurken, onların da ölümüyle dava sona erdi.
Türkiye’de halen insanlığa karşı suçlarda zamanaşımının kaldırılması için mücadele veriliyor. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 77. maddesindeki insanlığa karşı suçlarda zamanaşımının işlemeyeceği bizzat dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından dile getirilse de birçok zorla kaybetme, yargısız infaz veya köy yakma davaları zamanaşımıyla bitirildi.
"Nunca Mas" / Bir Daha Asla |
Hukukçu Fikret İlkiz, Arjantin’deki yargılama sürecini ve bugüne nasıl gelindiğini bianet’e yazmıştı: Askeri diktatörlükten sonra seçimi kazanarak devlet başkanı olan Raul Alfonsin, cuntayla ilişkili kişilerin yargılanıp cezalandırılacağını, insan hakları ihlallerinin aydınlatılacağını ve “adaleti” vaat etti. 15 Aralık 1983’te “kayıp kişiler” için komisyon kuruldu. Arjantin Hakikat Komisyonu olarak bilinen “Kayıp Kişiler Ulusal Komisyonu” (CONADEP) dokuz ay sonra 50 bin sayfa tutan raporunu Başkan Alfonsin’e teslim etti. Rapor hazırlanırken, gizli hapishaneler ve mezarlıklar ortaya çıkarıldı. Yüksek rütbeli subayların kontrolünde olan 340 tane gizli gözaltı merkezi saptandı. Emniyet binaları teftiş edildi. Binlerce tanıkla yüz yüze görüşülerek suç faillerinin tespitine gayret gösterildi. Cunta dönemindeki hak ihlalleri, akla gelebilecek en ağır işkenceler, kayıplar ve 8 bin 960 kişinin zorla kaybedildiği ile ilgili tüm bilgilerinin toplandığı; “Nunca Mas” (Bir Daha Asla!) adıyla ünlenen bu rapor 28 Kasım 1984’te kamuoyuna açıklandı. Arjantin Hakikat Komisyonunun doğrudan hukuksal sonuçlar yaratmaya yönelik ciddi bir başarısı yoktur. Asıl katkısı geçmişteki suçları ve insan hakları ihlallerini tartışmaya açarak toplumda bu tartışmayı yaygınlaştırması ve akılda tutulmasını sağlamasıdır.** Arjantin Cunta liderleri 22 Nisan 1985’te yargılanmaya başladı ve 9 Aralık'ta dava bitti. General Videla ile Amiral Massera ömür boyu, cunta liderleri Agosti, Viola ve Lambruscini ise çeşitli hapis cezalarına mahkum edildi. Erken seçimle göreve gelen Carlos Menem ise hüküm giymiş ve yargılanmakta olan ordu mensupları için af yasaları çıkarırken “kaybolanların” yakınlarına maddi tazminat ödenmesi için yasalar çıkardı. İşkencecilerin ve cunta liderlerinin hesap vereceği örnek nitelikteki davaların önü kesildi. Ama, Nestor Kirchner’in devlet başkanlığına seçildiği 2003 yılı geçmişle hesaplaşma bakımından yeni bir başlangıç oldu. Yargılamalar yeniden başlatılacaktı. 2005'de Yüksek Mahkeme Alfonsin döneminde kabul edilerek yürürlüğe giren ve cuntayla ilişiği olan kişiler ile yüksek askeri rütbeli subayların yargılanmalarını önleyen yasaların Anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Kararın gerekçesinde; af yasalarının, insanlığa karşı işlenmiş suçların faillerine af, dokunulmazlık hakkı veya zamanaşımından yararlanma imkanı tanınamayacağını belirterek bu nitelikte yasaların Anayasa hükümlerine ve uluslararası mahkeme kararlarına aykırı olduğunu açıkladı. Bu kararın açıklandığı 2005'de askeri diktatörlük dönemindeki insan hakları ihlallerinden dolayı 180 subay ve polis cezaevindeydi… Arjantin, geçmişini kaldığı yerden yargılamaya yeniden başladı. |
Marco Bechis’in filmi Olimpo Garajı (Garage Olimpo / 1999) hem işkencehaneyi hem ölüm uçuşlarını anlatıyor.
(AS)