Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Pazar günü 1 Ocak 2014 itibariyle 1 milyon 452 bin 363 öğrenciye burs verileceğini, burs ve kredi miktarlarının lisans öğrencileri için 300 lira, yüksek lisans öğrencileri için 600 lira, doktora öğrencileri için ise 900 lira olacağını açıkladı.
Başbakan “2002'ye göre öğrencilerin kredi ve burs miktarını böylece yüzde 567 oranında artırmış oluyoruz” dedi, bianet zaman aralığını genişletti ve 1968 ve 2013’te devlet yurdunda kalıp biri burs biri kredi alan iki öğrenciyle konuşarak, onların yaşamlarını karşılaştırdı.
Durum şu ki; 1968’de aldığı bursla temel masraflarını gideren öğrenci kalan parasıyla üzerine kıyafet alabiliyor, sinemaya, tiyatroya gidebiliyor, ayda en az bir kez lokantaya gidebiliyor, memlekete eli kolu hediye dolu dönebiliyordu. Bursun karşılığı zorunlu hizmetti ki bu bir yandan da mezun olur olmaz işe girmek demekti.
2013 yılında ise İstanbul’da devlet yurdunda kalan bir öğrenci yol, yemek, barınmaya ödedikleriyle 300 liralık kredisini aşmış oluyor.
“Yediğim içtiğim bana kalsın, gezip görüp okuyayım” demesi için de ya çalışması ya da “Bana biraz para gönderebilir misiniz?” cümlesini sarf etmesi gerekiyor. Sadece temel masraflara destek olan kredinin on beş milyara varan geri ödemesi de cabası.
İşte 1968’den 2013’e öğrencilik hali:
“Ankara’dan abim gelmiş, evde bayram havası”
1968'de gençlik isyanları sonunda burslar ve de krediler 250 liradan 350 liraya çıktı.
O yıllarda Ankara’da okuyan öğrenci burs alıyor, bunun 30 lirasını yurda veriyordu. Yumurtanın 40, ekmeğin 80 kuruş olduğu o yıllarda ayda yaklaşık 100 lirasını yemeğe veren öğrenci, ayda birkaç kez 3,5 liralık görece kallavi akşam yemeği yeme fırsatı da buluyordu. Bu parayla günde en az bir gazete, ayda bir iki kitap da alınabildigini, hatta öğrenci derneği aidatlarının da ödendiğini eklemek gerekiyor.
Otobüse 25 kuruştan ayda 10 lira veren öğrencinin yemek, barınma ve ulaşım dışında 210 lirası kalıyordu.
80 kuruşluk sinema bileti, öğrenciyi kampanya günlerini kovalama derdinden azade kılarken, ihtiyacına göre kıyafet almaya, üstüne bir de memlekete dönerken hediye götürmeye parası kalıyordu. Ayda en az bir kez arkadaşlarla gidilen lokantayı da unutmamalı.
“Ankara’dan abim gelmiş, evde bir bayram havası” sözleri bu yıllarda dillere dolandı belki de.
Bursların karşılığı ise zorunlu hizmetti. Burs alanlar kurada çıkan yerde devlet memuru oluyor, burs almayanlar da istedikleri yeri bildirerek boş kadro olduğu takdirde hemen çalışmaya başlıyordu.
Zorunlu hizmet istemeyenler geri ödeme yapıyorlardı ancak konuştuğumuz 68’li öğrenci, geri ödeme yapan kimseyi hatırlamadığını söyledi.
Üniversite sayısı ve öğrenci sayısı az iken, üniversite mezunu işsizlik gündemde değildi, üstelik öğrencilerin mezun olur olmaz işe başladıkları için sinirlendikleri oluyordu.
Masrafı çıkar, kaldı geriye -19
2013 yılında devlet yurdunun normal odasında kalan bir öğrenci 111 lira ödüyor.
Bizim konuştuğumuz öğrenci ise içinde televizyon, çalışma masası, banyo gibi görece “lüks” yarı özel devlet yurduna 189 lira ödüyor.
189 liranın içinde sabah kahvaltısı ve akşam yemeği de var ancak günlük limit kahvaltı için 2 lira, akşam yemeği için 4 lira. 2 lira kahvaltıya yetse de akşam yemeği için bir tabak daha yemek, üstüne de tatlı istediğinde 2 liraya kadar ek para ödüyor. Yurtta yediği takdirde aylık 60 lira kadar ek yemek masrafı oluyor.
Yemek fişleri yurda geç kalındığında kesiliyor. Yaz okulu ya da staj için yazın da yurtta kalmak istersen, kendi yurdunda değil, herkesin toplandığı başka yurtta kalınıyor. Bu yurt genelde yarı özel konumunda olmuyor ancak yarı özel ücreti ödeniyor, yemek fişleri ise belirli bir tarihe dek kullanılabiliyor.
Yurtlarda özellikle kadın öğrencilerin karşı karşıya baskılar, giriş-çıkış saati kısıtlamaları gibi sorunlar da baki.
Ulaşım ise İstanbul’da aylık 70 lira.
Aldığı kredi 280’den 300’e çıkan öğrenci yol, yemek, ulaşıma 319 lira ödemiş oluyor.
Borcu yutan eleman: evlilik
Elindeki para temel masraflarına giden öğrenci ailesinden destek alarak ay sonunu getiriyor zira ders notları, kitap, sinema, dışarıda yeme – içme için ya çalışmak ya da aileden destek almayı sürdürmek zorunda.
“Ya ot gibi yaşayacaksın, keyfine bakmak istersen de bir yerlerden para gelmek zorunda” diyen öğrenci içinde bulundukları durumla, yetkilerin anlattığının farklı olmasına ise şöyle cevap veriyor:
“Normalde arabesk çalan yemekhanede, bakan, müfettiş gibi kişiler gelirse klasik müzik duyuluyor. Onlar geldiğinde 'yüksek standartlarda kalıyoruz' havası sarıyor binayı.”
Yol, yemek, barınmaya giden kredinin bir de geri ödemesi var. Kredi ödemeleri yaklaşık 15 milyarı buluyor. Mezun olduktan iki yıl sonra başlayan ödemeler ayda yaklaşık 300 lira taksitlendirilebiliyor.
“Evleneceğiz artık” diyor öğrenci, okurken evlenen öğrencinin kredisinin bursa döndürülerek borcunun silinmesi, okurken evlenene faizsiz 10 milyar kredi de verilmesi haberlerini de hatırlatarak.
Ufukta iş var mı? İş olmazsa krediler nasıl ödenecek? İşe girilse kredi taksidi, ev kirası, yemek, ulaşım derken kalan parayla nasıl geçilinecek? Orası meçhul. (BK)