"Çocuklarım üniversiteye girdikten sonra ben de girdim. Tam 23 yıl aradan sonra. Üniversiteyi kazandığımda 39 yaşındaydım. Dört yıl sonra mezun oldum. Daha önce çalışmışlığım olmadığı için bir işe giremedim."
Şencan: Devlete zararım dokunurmuş
Şencan mezun olunca öğretmenlik başvurusuna Milli Eğitim Müdürlüğü'nden şöyle bir yanıt almış: "Memurluğa geç başladığınızdan herkese göre daha az yıl çalışıp emekli olacaksınız. Yani, devleti zarara sokacaksınız. "
Evlilik ve çocuk kadınların çalışma hayatındaki durumunu ciddi olarak etkiliyor. Çocuğu olduğu için işinden ayrılan baba herhalde yok. Şencan, buna işaret ederek kendi macerasını özetliyor.
"Ben hiç çalışmamıştım. Liseyi bitirir bitirmez evlendim. Çocuk sahibi oldum. Bugün yaş nedeniyle ayrımcılığa uğrayanlar çalışırken evlenen ya da çocuk sahibi olan kadınlar. Bana çalışma hakkı yaşımdan dolayı hiç tanınmadı."
Şencan okuma özgürlüğüne engel olunmadığını ama çalışma özgürlüğüne engel olunduğunu belirtiyor.
Bodur: İşin niteliği gerekmiyor ama...
Ayrımcılığın yalnızca cinsiyet üzerinden yapılmadığını söyleyen "İş Yaşamında Ayrımcılık" kampanyasını yürüten kadın mühendislerden Özdeş Bodur Devlet Personel Başkanlığı'nın (DPB) "işin niteliği gerektirmemesine" karşın iş ilanlarında bazı şartlar aradığını söylüyor.
"Yaş sınırı bunlardan biri. İş kanunu dolaylı/dolaysız ayrımcılığı açmamış ama, cins, dil... bu ve benzeri diyor. İşin niteliği gerekmemesine karşın bu ayrımcılık yapılıyor" diyor.
KPSS'de kadınlar ne avantajlı ne dezavantajlı
Bodur "Kamu personeli merkezi sınav ve puanla alınıyor. Kadınlar bu açıdan avantajlı olmasalar bile dezavantajlı da değiller. Bu konuda fırsat eşitliği olup olmadığı tartışılır ama, cinsiyet eşitsizliği söz konusu değil" diye konuşuyor.
Bodur'a göre kamuda çalışmanın kadınlar açısından çekiciliği var:
"Çünkü kreş, emzirme izni, doğum izni gibi konularda rahatlık söz konusu. Özel sektörde ise bu haklar, yasal haklar olmasına karşın işverenin tutumuna bağlı olarak uygulanıyor."
"Kadın istihdamında düşüş var"
Bodur kadınların istihdama katılımında yaştan ötürü düşüşün olduğunu söylüyor Bodur'un bu iddiasını Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün (KSGM) "İstihdam" başlıklı bilgisi de doğruluyor. .
Kadınların işgücüne katılma oranı 1990'da yüzde 34,1 iken, 2002'de yüzde 26,9, 2004'te yüzde 25,4 düşmüş. Bu rakamın 2005'yse yüzde 22'ye gerilediği kesin olmamakla birlikte bugünkü bilgi. Bodur şöyle diyor:
"İstatistikler 30 yaşından sonra kadınların istihdamda olmadıklarını gösteriyor. Çünkü 30 yaşına kadar evlenen kadın, çocuk sahibi olduktan sonra iş yaşamından çekiliyor. Yeniden dönmek istediğindeyse önünde bir sürü ayrımcıkla karşılaşıyor.
"Yaş en kaygı verici olanı. Kadının toplumsal yaşamda çekilmesini isteyenlerin işine yarıyor. Başbakanın genelgesine ve İş Kur'un talimatına karşın yaş ayrımcılığı sürüyor. Öyle olunca cinsiyet ayrımcılığı da yapacaklar."
Kurumların tercihi
Yaş ayrımcılığının özellikle Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) girişteki kriterlerde gözlendiğini belirtiyor.
DPB'se Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde başvuruda bulunulduğunda bu şartı kurumların belirlediğini ve bu konunun kurumların takdir yetkisinde olduğu cevabını veriyor.(AD/KÖ)