"Davutpaşa Orta 3" sergisinde portreleri yer alan kırk iki arkadaşın hikâyesi, Davutpaşa Kışlası'nda başlamış.
Kışla II. Mahmut tarafından inşa ettirilmiş, Birinci Dünya Savaşı'nda ise hastane olarak kullanılmış. Sergiye konu olduğu dönemde yani 12 Eylül 1980 darbe sürecinde askeri cezaevi olarak kullanılmış.
Dönemin sendikacıları, sol örgüt ve üyeleri burada sorgulanmış, işkence görmüş ve uzun süreli tutuklamalara maruz kalmışlar. Peki, Orta 3 neyin nesi?
Bir yüzleşme
Darbe yıllarında cezaevi yönetimi kışlanın orta katını Orta 1, Orta 2, Orta 3 olarak üç bölüme ayırmış. Fotoğraftaki kişilerin kaldığı ve bugün Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi'nin olduğu bölüm ise Orta 3.
Ahmet Sel, Türkiye'ye döndükten sonra sergide de yer alan birkaç arkadaşı ile birlikte karar veriyor böyle bir sergi açmaya ve ekliyor: "Bu çalışma Türkiye'den ayrılmasaydım yaşayacaklarımla bir yüzleşme aslında."
Sel sergisinde, çeyrek asır sonra dilini bildiğim ama yabancısı olduğum bir ülkeye geri döndüm dediği Türkiye'nin karanlık geçmişinde bir yerlerde duran Orta 3 bölümünü kırk iki portreyle aydınlatıyor.
Sergiyi gezdikten sonra Ahmet Sel'e neden böyle bir sergi diye soruyoruz. Daha önceki çalışmalarını hatırlatıyor ve ekliyor: "Ben hep toplumsal hafızayı merkeze alan işler yaptım."
Sovyetlerin yıkılmasından on yıl sonra yaptığı "Moskova İnsanları", yirmi beş yıl süren iç savaştan çıkmaya başlayan Afganları anlattığı "Kabil" ve hem Fransalı hem Türk ama aslında hiçbir yere ait olamamış Fransa'daki Türk Göçmenler "Demir Atanlar"... Hepsi de insan portrelerinden daha fazla şeyler. Bir insanın yüzünde bir zamanı, bir dönemi anlamaya, anlamaya çalışan fotoğraflar.
"Davutpaşa Orta 3" sergisi de diğerleri gibi yalnızca portrelerden oluşmuyor. Darbe döneminde Orta 3'de yaşamış kırk iki kişinin geçmişini ve bugününü anlatan bir çalışma.
Sergiyi gezince fark ediyorsunuz ki, portrelerin çekildiği mekânlar özellikle seçilmiş. Sergiyle aynı adı taşıyan ve Aras Yayıncılık'tan çıkan kitapta da şöyle ifade ediyor: "Fotoğrafların çekildiği alanlar, portredeki insanların kendi geçmişlerine ve bugünlerine ait ayrıntılar içerdiği gibi, o alanın dışında kalan ipuçlarına; örneğin, Türkiye'nin dönüşümüne de işaret eder."
Peki, ne değişti o günlerden bugüne?
Sel, her şey değişti diyor ve ekliyor: "Değişmeyen tek şey Orta 3 sakinlerinin insan haklarına, dostluğa, arkadaşlığa verdiği önem."
Sel'in bir dönem Paris'te ev arkadaşı olduğu ve projenin hayata geçirilmesinde önemli isimlerden biri olan Şahin Arslan şöyle anlatıyor: "Yaş ortalaması yirmiyi aşmayan bir gruptuk. İçimizde bilinmezliğin korkusu vardı. Sorun yarın ne olacağı değil, hayatta kalıp kalamayacağımızdı. Korkuya rağmen yaşamayı, ona mesafeli bakmayı öğrendik."
Orta 3'te kalmış Fahrettin Yılmaz ise dışarı çıktığı zorlukları dile getiriyor: "Hapisten çıktığımda bir kuzenim geçmiş olsun demeye geldi. 'Gördün mü' dedi, 'her şey boşmuş, artık uslanmışsındır'. Cevap bile vermedim, onu kırmak istemedim; sonradan eve gelenlerle de görüşmedim."
Gerçek dostluğu Orta 3'te öğrendim diyen Yılmaz, cezaevinden dışarı bakmayı özlediğini söylüyor ve ekliyor: "Sanki dünyaya yıldızlardan bakmak gibiydi."
O dönem Orta 3 bölümünde kalanların bir takım eşyalarının da sergilendiği "Davutpaşa Orta 3" sergisi, 23 Aralık'a kadar Tophane'deki Tütün Deposu'nda görülebilir. (GBK/HK)