Tektekçi
Yetmişlik Şevki Baba, İzmir'in Altındağ semtinde benzersiz taş plak arşivi, özgün mezeleri ve benzersiz sohbeti ile konuklarını ağırlıyor ve Tektekçi adlı dört metrekarelik yoğun sigara dumanlı meyhanesinde konuklarına doyumsuz anlar yaşatıyor.
Eşsiz plak arşivi
Kırk yıldır bulduğu her Klasik Türk Müziği plağını alan ve teyp kasetlerine kayıt eden Şevki Baba, 25 yıldır aynı mekanda meyhanecilik yapıyor Şevki Sünnetçi 'nin Edison marka mıknatıslı taş plakları, koleksiyonunun en değerli parçalarını oluşturuyor.
Asıl mesleği berberlik
Asıl mesleğinin berberlik olduğunu söyleyen Şevki Sünnetçi, "Berberlik yaptığım yıllarda, iş esnasında 'şunca yere böyle bir plak gelmiş' diye duyardım. İşimi gücümü yarıda bırakıp o kente gider söz konusu plakları hemen edinirdim. Birçok müşterimin suratını sabunlu, saçlarını biçimsiz bırakıp dükkanımı kapattığımı hatırlıyorum" diyor ve ekliyor:
"O dönemlerde taş plaklara kayıt yapan ünlülerden Hafız Burhan, Galata Köprüsü'nde gazel okurmuş. Bir gün Hafız Burhan'ı dinleyen bir kadın, ağlayan çocuğunu susturabilmek için ağzını sıkıca kapatmış. Gazel bittiğinde kadının ortalığı inleten korkunç çığlığı duyulmuş. Çünkü kadın Hafız Burhan'ı dinlemek sevdasıyla farkında olmadan çocuğunu boğmuş. Şimdi biz müşterilerimizin suratını sabunlu bırakmışız çok mu?"
"Aşkı plakları"
Şevki baba öyküsünü anlatırken Tektekçi'nin müdavimleri de meyhanedeki yerlerini alıyor. Meze deyince Şevki Baba'nın kendine özgü kaynamış patetes, yumurta, kara tavuk(siyah zeytin) üstüne de bol baharatlı Şevki Menüsü 'nden söz etmekte yarar var.
Şevki Baba'nın plaklar üzerine anlattığı öyküler bitip tükenecek gibi değil.
"Nasıl aşık olduğun kadınla karşılaştığında hücrelerinizin hepsi titrerse, benim için de plak öyledir işte. Bir zamanlar buraya Hollanda'dan bir çift geldi ve plaklarımın hepsini inceleyip yüklü miktarda para teklif ederek almak istediler. Ama gördüğünüz gibi plaklarım hala burada ve hep aşkım olarak kalacaklar" diyor Şevki Baba.
Bigalı Mehmed'in gazeli
Biralar açılıyor, içki ve söyleşinin etkisiyle insanlar esrikleşirken devam ediyor Şevki baba:
"Bakın şimdi size Bigalı Mehmed'i idamdan kurtaran gazeli dinleteyim" diyor ve plak dönmeye başlarken öyküsünü anlatıyor; "Bigalı Mehmed idamlıktır. Bir gün şafak vaktinde Bigalı'yı infazın yapılacağı Konak Meydanı'na getirirler. İdam öncesi adettendir ya; hoca dönüp, Bigalıya son isteğini sorar. Bigalı da bir gazel okumak istediğini söyler. Hoca izin verir başlar Bigalı gazeline. Atatürk de o gün Karşıyaka'daki köşkünde dinlenmekte. Bigalı'nın sesi Konak'tan, Karşıyaka'daki Köşke kadar ulaşır. Atatürk yanık sesi duyar duymaz yaverlerine hemen bu sesin sahibini bulmaları için emir verir. Yaverler sesin idamlık Bigalı Mehmed'e ait olduğunu öğrenir ve Paşa'ya iletir. Paşa hemen Konak Meydanı'na gelip savcı ve hakimlere, 'Bu adam suç işlemiş olabilir. Ancak bu adam asılırsa, analar bir daha böyle sese sahip bir kişi doğuramaz' der ve Ankara'ya döner. Kısa bir süre sonra Paşa'ya İzmir'den haber gelir, Bigalı Mehmed affedilmiştir."
"Sevildiğin yere pek gitme"
Ayrılma vakti geldiğinde Şevki Baba kendine özgü üslubu ile bağlıyor sohbeti, "Ben eskilerin tutkunuyum gençler, bu müziklere sahip çıkın. Her şey tükenip gidiyor zamanla, teknoloji her şeyi yavaş yavaş eritiyor. Ben de bu devranda durabildiğim kadar ayakta duruyorum". Ardından bir Hacı Bektaş Veli alıntısıyla uğurluyor bizi: "Böyledir, bu kahpe dünyanın kanunu, dört mevsim içinde bir bahar olur. Sevildiğin yere pek gelip gitme, muhabbet kesilir".
"Doyur gönlünü"
Sigara dumanı ve plak dolu küçük meyhaneden ayrılırken duvarda asılı bir Hayyam dörtlüğü kalıyor aklımızda;
"Dünyayı allar pullar boyarlar gözünü;
Aklı olan hor görür süsünü püsünü.
Kimler geldi gitti, kimler gelip gidecek;
Al gitmeden alacağını, doyur gönlünü." (FG/MG/YÖ/NU)