“4. Yargı Paketi, insan hakları standartlarını yükseltmekten ziyade Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ni tatmin etmek amacıyla hazırlanmış bir paket.”
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Yrd. Doç Dr. Kerem Altıparmak, bugün Meclis Başkanlığı’na sunulan ve 4. Yargı Paketi olarak anılan “"İnsan hakları, ifade özgürlüğü bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı"nı bu sözlerle değerlendiriyor.
Yrd. Doç. Altıparmak, özellikle KCK ve Ergenekon tutuklularının bu paketle serbest kalıp kalmayacağı yönündeki sorulara temkinli cevap veriyor:
“Sadece TMK 6. ve 7. maddeden yargılananlardan çıkacaklar olabilir. Ancak hakimlerin nasıl yorumlayacağına bağlı. Çok büyük kısmını etkileyeceğini düşünmüyorum. Fakat şimdiden bir şey demek mümkün değil.”
Tüm yargı paketlerinde olduğu gibi bu paketin de çok anlaşılır olmadığını ve kafa karıştırıcı yanları olduğunu ifade eden Altıparmak, insan hakları ve ifade özgürlüğü alanlarında hukuki açıdan temel sorunların çözülmediği görüşünde.
“3. Yargı Paketi’ndeki tutuklama düzenlemesinden sonra çok da bir şey değişmemişti ve aynı şekilde tutuklamalar devam etmişti. Yine benzer süreçlerin yaşanacağı düşüncesindeyim.”
“İşkencede zamanaşımının kalkması geçmişi yönelik uygulanacak mı?”
Bazı hususlar ucu açık düzenlendiğini belirten Altıparmak, pakette yer alan 17. maddeyi ve 7. maddeyi işaret ediyor.
“17. maddede 5271 sayılı kanuna geçici madde ekleniyor. Diyor ki, ‘İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit eden AİHM’in kesinleşmiş kararlarından, 15/6/2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından CMK’nın 311. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz.’
“Yani o kategorinin dışında kalanların hepsini içine dahil ediyor. Doğrudan Bakanlar Komitesi’ni hedef alarak çıkarılmış bir hüküm. Evet, bazı sorunları çözüyor ama işin merkezinde insan hakları standartlarını yükseltmekten çok Avrupa Konseyi’yle ilişkileri düzeltme gayretinin olduğu çok net.
“Bir diğeri, 7. maddede işkenceyle ilgili yeni bir fıkra ekliyorlar ve işkencede zaman aşımının işlemeyeceğini söylüyorlar.
“Şu anda zamanaşımı dolmamış ama seneye dolacak vakalarda bu uygulanacak mı uygulanmayacak mı? Veya zamanaşımına uğramış işkence olaylarında uygulanacak mı uygulanmayacak mı?
“Zamanaşımı meselesi işkence suçunda çok kritik. Çünkü geriye dönük olarak işletilmezse kanun, makyajdan öteye geçemez. Bunun pakette net şekilde ortaya konması gerekirdi.”
“Ya dava 20 yıl sonra biterse?”
Altıparmak, paketin 15. maddesinde “Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin AİHM’in kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır” denmesine dikkat çekiyor.
Bu cümleyi hatalı bulan Altıparmak, neden sadece AİHM’in kararlarının kesinleşmesine bakıldığını soruyor ve ekliyor:
“Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı var. Ondan bahsedilmiyor. İkincisi bizzat soruşturma makamı kendisi soruşturmanın eksik olduğunu tespit etmiş olabilir.
“Üçüncüsü ‘Talep edilmesi halinde’ diyor. Yani AİHM böyle bir tespitte bulunmuşsa, kendisi gidecek talep edecek. Bu kamu davası meselesi. Neden bir daha talep edilsin ki?
“Ayrıca belki 20 yıl sonra bitecek dava. Karar kesinleştikten sonra mağdur talep edecek. Bunlara gerek yoktu.”
“İfade özgürlüğü önünde engeller bildiğiniz gibi”
Altıparmak, ifade özgürlüğü önündeki engeller nedeniyle en çok eleştirilen TMK’nın 6 ve 7. maddelerinde de ciddi bir değişiklik olmadığı görüşünde. Hatta 66. maddenin (b) fıkrasına “Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi” ifadesi yeni eklendiğini belirten Altıparmak, ağırlaştırma olduğuna da dikkat çekiyor.
“Cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi’ deniyor.
“İsmail Beşikçi davasına baktığınızda, Temel Demirer davasına baktığınızda, tüm ifade özgürlüğü davalarında diyor ki, ‘AİHM şiddeti övmeyi kriter almış, ben ona bakıyorum.’
“Mesela gerilla dediğiniz zaman dava sebebi oluyor. Gerilla derseniz, cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru göstermediğinizi veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmadığınızı nasıl mahkemeye anlatacaksınız? Yani bir şey değişmedi aslında.
“Burada övme falan değil, doğrudan doğruya bir kişinin şiddete olanak sağlayan, şiddeti mümkün kılan bir şey söylediği somut olarak ortaya konduğu zaman cezalandırılabilirdi.
“Meşru gösteren, öven, teşvik eden gibi muğlak ve sözle eylem arasında açık ve yakın bir ilişki olmasını gerektirmeyen bir ifadenin TMK’nın hem 6. maddesinde hem 7. maddesinde aynen tekrar edildiğini görüyoruz.
“Üstüne üstlük “Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması, toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde; örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması, slogan atılması, ses cihazları ile yayın yapılması, terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi’ne yine ceza öngörülüyor.
“Yani ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ diye bir slogan atıldığında yargı, örgüt de aynı sloganı atıyor diyebilir ve mahkumiyete yol açabilir.
Halkı askerlikten soğutmaya ceza devam
“Halkı askerlikten soğutmak” suçlaması yöneltilenlerin yargılandığı 318. maddeye de değinen Altıparmak, bu maddenin kaldırılmamasını eleştiriyor.
“Vicdani ret hakkıyla ilgili bir düzenleme zaten yok. Ama 318. maddenin kalkmasını bekliyorduk. Vicdani retçilerin 318’den yargılanmasının yolu hala açık.
“318’de sadece bazı kelimeler değişmiş. Eskiden halkı askerlikten soğutmak denirken şimdi ‘Askerlik hizmetini yapanları firara sevk edecek veya askerlik hizmetine katılacak olanları bu hizmeti yapmaktan vazgeçirecek şekilde teşvik ve telkinde bulunanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir’ deniyor.
“Bir antimilitarist kimi askerden soğutacak? Yaşlı bir insanı değil herhalde. Antimilitaristin söylemlerinden ya askere gidecek biri ya da zaten asker biri etkilenir.” (EKN)