Katliamda sağ yakalandığı ve öldürüldüğü ortaya çıkan Saffet Alp'in kızkardeşi Fikret Karacan ve 78'liler Girişimi, geçen yıl İçişleri Bakanlığı'na Bilgi Edinme Yasası kapsamında başvurdu; ayrıca Adalet Bakanlığı'na da bir dilekçe gönderdi ve katliamın aydınlatılması için yanıtlanması gereken soruları sordu.
Can: Görevlilerin kimlikleri açıklanmıyor
Sorulanlar arasında, görevlilerin kimliği de var. Ama bianet'in görüştüğü 78'liler Girişimi'nden Celalettin Can başvurularına gelen yanıtta " bir çatışma olduğundan bahsedildiğini, fakat görevlilerin kimliğine dair hiçbir bilgi verilmediğini" söylüyor.
Cinmen: Kızıldere bir yargısız infazdır
Peki, zaman aşımı nedeniyle doğrudan cezalandırılamayacak olsalar da, bu görevlilerin kimliklerini öğrenmek neden gerekli ve önemli? Soruyu Avukat Ergin Cinmen yanıtlıyor:
"Kızıldere bir yargısız infazdır. Bir hukuk devletinde, devlet mensupları herhangi bir kişi gibi davranamaz. Cezayı hukuk verir, yargı verir. Hukuk devletinde, bu insanların öldürülmemeleri gerekir. Kızıldere'de zaten bir kuşatma vardı. Bu kuşatanın uzatılması sonucunda, güvenlik görevlilerinin sağ yakalama olanakları vardı.
"Yargısız infazda rol alanların kim olduğunun ortaya çıkması, bir daha böyle şeylerin olmamasını sağlar. Bu yüzden önemlidir."
Cinmen, devlet kayıtlarında Kızıldere'de görev alanların mutlaka yer aldığından da emin.
"Saffet Alp sağ yakalandı, öldürüldü"
Celalettin Can, o sırada "Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü"nün kurucusu olarak aranmakta olan üsteğmen Saffet Alp'in sağ yakalanıp öldürüldüğüne dair bulguları anımsatıyor.
2005'te, Milliyet gazetesi, dönemin Başbakanı Nihat Erim'in anılarında Kızıldere'yle ilgili olan bölüme yer vermişti.
Erim şöyle yazıyordu:
"Akşam saat 18:00'de Memduh Tağmaç (Dönemin Genelkurmay Başkanı) telefon etti. Hepsi ölü olarak ele geçmiş. Saat 16:30'da nasihatin etkisi olmadığını, devamlı bomba ve silah attıklarını görünce, jandarma da ateş açmış. Eve sokulup girmişler, İngilizleri ölü bulmuşlar, ötekilerden sağ kalanları öldürmüşler."
Bunun üzerine, Milliyet'in görüşünü aldığı, Kızıldere'den sağ kurtulan tek kişi Ertuğrul Kürkçü de şunları söylemişti:
"Bu benim için yeni bir bilgi değil. Beni yakalayan astsubay ve erler Saffet Alp'in dışarıya canlı çıkarıldığını, orada kafasına kurşun sıkıldığını söylediler. Diğerlerini gözümle görmedim ama evde bir çatışma olmadığını biliyorum. Yanlış hatırlamıyorsam mahkemede de bu konuyu kayıtlara geçirtmiştim. Yargısız infaz vardı... Kontrgerilla elemanları olduklarını daha sonra öğrendik. Mehmet Eymür anılarında orada olduğunu yazdı."
Avukat Cinmen de, öldürülenlerin ailelerinin, Milli Savunma Bakanlığı'na tazminat davası açabileceğini söylemişti.
Ama bugün, Kızıldere'de görevli olanların kimliği hâlâ açıklanmıyor. Kızıldere, aydınlatılmayı bekliyor.
78'liler Girişimi, Kızıldere katliamının 35. yıldönümü için yaptığı açıklamada bunun gerekliliğine dikkat çekiyor:
"Hiçbir kuşağın yok edilmemesi, sorunlara kan ve kıyıcılıkla değil, barış ve diyalogla çözüm arama yolunun egemen olması gerekiyor. Bunun için başta Kızıldere olmak üzere, tüm katliamların, yargısız infazların, kayıpların, işkencelerin sorumlularının açığa çıkması gerekiyor. Toplumsal barış ve adalet için bunu istiyoruz."
Kızıldere katliamı
12 Mart 1971'de Muhtıra sonrası yakalanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamını engellemek için NATO dinleme üssündeki görevlilerin kaçırılması kararını Mahir Çayan ve arkadaşları 25-26 Mart 1972'de verdiler.
Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) kurucularından Mahir Çayan, Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Dev-Genç Merkez Yürütme Kurulu üyesi Hüdai Arıkan, THKO militanı Cihan Alptekin, Fatsalı şoför Nihat Yılmaz, Fatsalı öğretmen Ertan Saruhan ve Ünyeli çiftçi Ahmet Atasoy, yanlarına iki İngiliz ve bir Kanadalı görevliyi de alarak güvenlik güçleri tarafından ablukaya alınan Ordu, Ünye'den 26 Mart'ta ayrılıp Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru, Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği Yönetim Kurulu üyesi Sabahattin Kurt, THKO militanı Ömer Ayna ve "Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü"nün kurucusu olarak aranmakta olan üsteğmen Saffet Alp'in daha önceden yerleştikleri Tokat'ın Niksar ilçesi, Kızıldere Köyü'ne geçtiler.
30 Mart sabahı elde ettiği istihbaratla Kızıldere köyü civarındaki ağıllara varan güvenlik güçleri bilgi almak için köy muhtarının evine gittiklerinde muhtar önceden hazırladığı ihbar mektubunu vererek arananların kendi evinde olduğunu bildirdi.
Evde sarılan Çayan ve arkadaşları teslim olmayı reddettiler. Makineli tüfekler, havan topları ve bombalarla yapılan saldırı sona erdiğinde teknisyenler de dahil on devrimci ve üç teknisyen hayatlarını kaybetmişti. Olay tarihe Kızıldere katliamı olarak geçti.
Eve yönelik saldırıda içeride bulunanların büyük bölümünün ağır yaralanması ya da ölmesine yol açan büyük patlamadan bitişikteki samanlığa sığınarak kurtulan Ertuğrul Kürkçü ertesi gün yapılan aramada yerel jandarma tarafından sağ olarak ele geçirildi. (TK)