İlçe merkezi 15 bin 500 nüfusa sahip olan ve köyleriyle birlikte toplam nüfusu 33 bine ulaşan Hilvan'ın tek avukatı Ömer Faruk Tuç (30); bürosunu açtığından bu yana bir yıl içinde rekor sayıda davaya baktı.
En çok silahsız ruhsat ve arazi davaları
Kendisinden önce ilçede avukat olmadığı için Hilvanlıların çevre ilçelere ve Şanlıurfa'ya giderek avukat tuttuklarını belirten genç avukat Tuç; en çok ruhsatsız silah taşıma ve arazi davaları ile ilgilenmek zorunda kaldığını söylüyor.
Faruk Tuç'un bir küçük yakınması var. O da ilçede Ağır Ceza Mahkemesi olmadığı için fazla para kazanamıyor olması.
Mezun olup avukatlık stajını tamamladıktan hemen sonra, Tuç'un ilk işi doğup büyüdüğü Hilvan'a bir büro tutmak olmuş. Sonrasını şöyle anlatıyor:
"İlçedeki tek avukat olduğum için bütün hemşehrilerim bana geldi. Geçen yıl 300 davaya baktım. Bu davaların içinde CMUK davaları da vardı.
"Üstlendiğim dava sayısının bu kadar fazla olmasına bakmayın. Aslında sanıldığı kadar çok para
kazanamıyorum. Herşeyden önce, hemşehrilerimin çoğu çiftçi ve avukatlık ücretimi almam genelde harmana kalıyor. Harmanı kaldırınca borçlarını ödüyorlar.
"Ayrıca, Hilvan'da Ağır Ceza Mahkemesi olmadığı için düşük ücretli davalara bakmak durumundayım. Ama yine de ilçemi ve işimi seviyorum.
"Davalıları mahkemede savunmanın ötesinde ve öncesinde, tarafları mahkeme öncesi barıştırmaya çalışıyorum. Başarılı olamazsam iş mahkemeye intikal ediyor. Ne de olsa onlar hemşehrilerim ve burası küçük bir yer."
İşten evlenememiş
Tuç işinin çokluğundan evlenmeye de fırsat bulamadığını belirtmekle birlikte, ilk fırsatta evlenerek bekarlığa da elveda diyeceğini sözlerine ekliyor.
Taksi parasından kurtarmış
İlçe sakinleri ise, Hilvan'ın avukatlı ve avukatsız günleri arasındaki farkı şöyle dile getiriyorlar:
"Daha önce ilçemizde avukat olmadığı için gidip Urfa'dan avukat getiriyorduk. Bu da onların taksi ile gidiş geliş paralarını da ödemek zorunda bırakıyordu bizi. Kısacası, masrafımız çok oluyordu. Şimdi Ömer Faruk Tuç sayesinde, bu masraflardan kurtulduk. Kendisini çok seviyoruz"(ÖO/YÖ/NU)