İlerleme Raporu’nun yayımı dolayısıyla medyanın karşısına geçen AB Genişlemeden sorumlu üyesi Olly Rehn, “301. madde mutlaka ve çok gecikilmeden değiştirilmeli. Reformlar siyasi krizler nedeniyle yavaşladı” dedi; sekiz başlığın sorumluluklar yerine getirmedikçe açılmayacağını ifade etti.
NTV’nin “Türkiye’ye İlerleme Raporu’nda artık anlayış mı gösteriliyor?” soruna yenıt veren AB uzmanı Dr. Cengiz Aktar, AB Komisyonu’nun Türkiye’yi isteyen ve istemeyen ülkeler arasında sıkışıp kaldığını, bunun sonucu olarak da Türkiye’nin daha fazla üzerine gelemediğini söyledi.
Türkiye 330 kez mahkum; AİHM’e başvuru arttı
Rapora göre Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin en az bir maddesini ihlal etmekten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde 330 davada mahkum edildi; Türkiye ile ilgli 1 Eylül 2006-31 Ağustos 2007 döneminde yapılan yeni başvurular bir önceki yılın aynı dönemine göre artış gösterdi. Bu başvurulardan üçte ikisi, adil yargılanma ve mülkiyet haklarına dair şikayetlerle ilgili.
Genel olarak ifade özgürlüğünün, özelde de medyanın ifade özgürlüğü meselesinin Türk toplumunda hassas konular etrafından tartışma konusu edildiğine işaret eden İlerleme Raporu’nda, “şiddet içermeyen görüş açıklamalarının Türk Ceza Kanunu’ndaki düzenlemeler yoluyla kovuşturma ve ceza konusu edilmesi, ciddi endişe nedenidir” denildi.
“İfade özgürlüğü sanıkları ikiye katlandı”
2005 yılına göre geçen yıl yargılanan kişilerin sayısının ikiye katladığını, 2007 yılında bu artışın sürdüğüne işaret eden rapor, bu kovuşturmalardan yarısından fazlasının, “Türklüğü, Cumhuriyeti ve devletin kurum ve Anayasası’nı aşağılama”yı cezalandıran TCK’nın 301. maddesinden yürütüldüğüne yer verdi.
2006 yılında yargıtayın 301. maddeye kazandırdığı içtihadın yürürlükte olduğu kaydedilen raporda, “301. madde Avrupa Birliği standartlarına çekilmeli” dendi.
Raporda, 301 dışında, TCK’nın “suçu ve suçluyu övme” başlıklı 215, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama”ya dair 216, “kanunlara uymamaya tahrik” başlıklı 217, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçuna ilişkin 220 ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” başlıklı 288. maddelerinin de şiddet içermeyen görüşleri kısıtlamak için kullanıldığına işaret edildi.
“İfade özgürlüğünde ‘TMY’ kaygı verici”
Ayrıca, “Terörle Mücadele Yasası’nın ifade özgürlüğü üzerindeki potansiyel etkileri de kaygı vericidir” tespiti de raporda yer aldı.
Agos gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak’ta öldürülmesinden sonra Türkiye toplumunda cinayete karşı ciddi bir dayanışma yaşandığını, buna karşın da katil zanlılarına destek çıkan sözler de sarfedildiğine yer verilen raporda, süren Dink cinayet davasında soruşturmanın, polis ihmali de kapsayacak şekilde geniş tutulması gereğine değinildi.
İnsan hakları savunucuları, gazeteciler ve akademisyenlere yönelik tehditlerin Türkiye’de bir otosansür ortamına yol açtığını belirten raporda, askerle ilgili haberlere yer veren Nokta dergisinin, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın isteğiyle hareket geçen polisin düzenlediği bir baskından sonra sahibinin kararıyla Nisan ayında yayınına son verdiği anımsatıldı.
Genelkurmay, 1 Mayıs saldırıları, işkence de raporda
Raporda, “Askeri meselelerde habercilerin özgürlüğüne, orduyu eleştiren gazetecilerin askeri brifing ve etkinliklere kabul edilmemesi ve akreditasyon verilmemesini isteyen Genelkurmay Andıçı, kısıtlama getirdi” ifadesine de yer verildi.
Ayrıca örgütlenme hakkına da değinen raporda, 1 Mayıs eylemleri sırasında polisin aşırı güce başvurduğu ve 700 kişiyi de gözaltına aldığı da belirtildi.
Rapora göre, özellikle resmi olmayan gözaltı merkezlerinde işkence ve kötü muamele yapıldığına ilişkin şikayetlerin medyada yer almaya devam ediyor; gözaltı merkezlerini denetleyecek ve Birleşmiş Milletler İşkenceyle Mücadele dair Sözleşme’nin Optimal Protokolü’ne bağlı bağımsız bir ulusal izleme kuruluşu bulunmuyor. (EÖ)