Son 32 yılın 30 yıl beş ayını cezaevinde geçiren, Türkiye'nin en uzun süre cezaevinde kalan kişisi Tahir Canan'ın 2008 ve 2009'da cezaevinde yediği yemeklerin ücretinin istendiği belgeler Canan ailesinin eline ulaştı.
Toplam 2567 lira 60 kuruş "yemek parası" istenen Tahir Canan ise 30 yıl beş aydır hukuksuz şekilde cezaevinde olduğunu, bu nedenle çalışamadığı için hiç mal varlığı olmadığını ve bu borcu ödeyemeyeceğini ifade ederek Bandırma Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne karşı dava açtı.
Vergi dairesine dava
İlk olarak 2009'da Adıyaman Gölbaşı Vergi Dairesi tarafından gönderilen tebligatta 2008 yılı yemek bedeli olarak 1517 lira 60 kuruş istendi.
Bunun üstüne Maliye Bakanlığı Vergi Dairesi Başkanlığı'na bir dilekçe yazan Tahir Canan, 30 yıl boyunca hukuksuz şekilde cezaevinde tutulduğunu ve bu nedenle hiçbir mal varlığı olmadığını ifade etti.
Söz konusu parayı ödeyemeyen Canan'a 26 Eylül 2011'de bu sefer de 2009 yılına ait yemek paralarını ödemesi için bir tebligat daha geldi; bu sefer istenen miktar ise 1049 lira oldu.
Bu sefer Balıkesir İdare Mahkemesi'ne dilekçe yazarak yaşadığı süreçten bahseden, şartlı tahliyesinin yanmasına neden olan 12,5 yıllık cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kalktığını hatırlatan Tahir Canan, 30 yıldır cezaevinde olduğu için çalışamadığını ve bu nedenle ödeme gücü olmadığını belirtti ve davanın bütünüyle ortadan kaldırılması yönünde karar oluşturulmasını talep etti.
Canan, ayrıca Bandırma Vergi Dairesi Müdürlüğü'ne karşı da dava açtı.
"Tarfik cezalarını da vergi daireleri topluyor"
Tahir Canan'ın cezaevinde yediği yemeklerin bedelinin vergi borcu olarak tebliğ edilmesini bianet'e değerlendiren İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'ndan (İSMMMO) bir danışman, trafik cezalarını örnek verdi.
Trafik cezalarını da Trafik Şube Müdürlüğü'nün değil vergi dairelerinin tahsil ettiğini söyleyen yetkili, kamu alacaklarında tahsilatların vergi daireleri üzerinden yapıldığını söyledi.
"Kanun var ama uygulanmıyordu"
Gelişmeler hakkında görüştüğümüz Canan ailesi avukatlarından Cengiz Pazarcı ise "Cezaevleri ile mahkeme binaları inşası karşılığı olarak alınan harçlar ve mahkumlara ödettirilecek yiyecek bedelleri" hakkındaki 2548 sayılı kanuna dikkat çekiyor.
30 Haziran 1934 tarihinde yürürlüğe giren kanunda her mahkumun yiyecek bedelini ödeyeceğinin belirtildiğini ancak kanunun ikinci maddesinin son fıkrasında "Cezaevinde iş yurtlarında çalıştırılanlar ile ödeme gücü olmadığı anlaşılanlardan yiyecek bedeli alınmayacağı" ifadesinin yer aldığının altını çizen Pazarcı, Tahir Canan'ın 30 yıldır cezaevinde olduğunu ve söz konusu fıkradan faydalanması gerektiğini savundu.
Cezaevi yönetimlerinin belirlenen miktarları ödemeyen kişileri savcılara bildirdiğini ve savcıların da borçlu kişileri ve borçlarını ilgili vergi dairelerine belirttiğini, dairelerin de borçları tahsis ettiğini söyleyen Pazarcı, bu uygulama yerine ilk önce insanların ödeme gücü olup olmadığının araştırılması gerektiğini ifade etti ve ekledi: "Böyle bir kanun var. Ancak uzun zamandır nadiren uygulanıyor. Şimdi Tahir Canan'a uygulanması dikkat çekici."
"Borcunu kampanyayla öde!"
Cezaevinde yediği yemeklerin ücretlerini Tahir Canan'dan tahsis etmek isteyen Maliye Bakanlığı, Canan ailesine "kaçırılmaması gereken imkanlar" da sundu.
25 Şubat 2011'de yürürlüğe giren 6111 sayılı "Bazı alacakların yeniden yapılandırılması" ile ilgili kanundan yola çıkarak gönderilen yazıda, 31 Aralık 2010 öncesine ait borçların yeniden yapılandırılabileceği ve bu çerçevede ailenin borcu, altı, dokuz, 12 veya 18 eşit taksitle ödeyebileceği belirtildi.
Altı taksit için yüzde 5, dokuz taksit için yüzde 7, 12 taksit için yüzde 10 ve 18 taksit için yüzde 15 ilave edileceğinin duyurulduğu yazıda mükelleflere "kaçırılmaması gereken pek çok imkan" sağlandığı ifade edildi. (EKN)
* 2008 yılı ödeme emri için tıklayın
* 2009 yılı ödeme emri için tıklayın
* Tahir Canan'ın 2010'da gönderdiği dilekçe için tıklayın
* Tahir Canan'ın 2011'de gönderdiği dilekçenin birinci ve ikinci sayfaları
* Maliye Bakanlığı'nın gönderdiği yazının birinci ve ikinci sayfaları