30 yıl süren Dev-Yol davası son sanık Yaşar Kanbur'un davasının Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından zamanaşımından düşürülmesiyle resmen sona erdi.
Kanbur, bianet'e yaptığı açıklamada 30 yıl boyunca idam ve müebbet gölgesinde yaşadığını ve bunun karşılığında bir belirsizlik olan zamanaşımı ile dosyanın kapatılmasının adaletsizlik olduğunu söyledi.
Kanbur'un avukatı Ömer Kavili ise Dev-Yol davasında yargılanan son 21 kişiden 20'sinin dosyasının 1 Şubat'ta zamanaşımı ile düşmesine karşın Kanbur'un davasının neden ayrıldığını anlattı.
"Bu adalet değil"
Davanın son sanığı Yaşar Kanbur dosyasının ayrılması ve davanın diğer sanıklara göre uzamasının, hukuk tekniği ile ilgili yaşanan sorunların sonucu olduğunu söyledi.
Kendisine karşı müdahil olan Resmigül Şahin'i tanımadığını ve Şahin'in de kendisini suçlayacak herhangi bir şey ortaya koyamadığını söyleyen Kanbur, davada da hangi olaylarla ilgili olarak yargılandığını hatırlamadığını belirtti.
"1982'de yakalandım 1990'a kadar yattım. Askeri mahkeme 146/3 maddesinden 15 yıl ceza verdi. Bu ceza Sabih Kanadoğlu'nun başkanı olduğu Yargıtay 11. Ağır Ceza Dairesi tarafından idama çevrildi."
"Kanadoğlu 'Yıllardır bitmeyen Dev-Yol davasını ben bir gece çalışarak bitirdim' demişti. Onun 'çalıştım' dediği, askeri mahkeme bizim davayla ilgili yedi idam vermişken Kanadoğlu 30 idama çıkartma talebinde bulundu. Yani 23 idam daha istedi.
Kanbur, davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesinden dolayı son derece üzgün olduğunu belirtiyor.
"Hangi olaylardan dolayı yargılandığımı bile hatırlamıyorum. Ben neden ceza aldığımı bilmiyorum. Yargıtay neden bu davayı 15 yıldan idama çıkartmak için bozdu? 6. Ağır Ceza Mahkemesi nasıl bir yargılama yaptı da önce idam sonra müebbet verdi hiç bilmiyorum."
"Bir insanı 30 yıl idamın, müebbetin gölgesinde yaşatıp, 'Zamanaşımı oldu, hadi evine git' demek adalet değil. 30 yıl boyunca hep cezalandırıldığımı hissettim ve zamanaşımı gibi bir belirsizlikle karşı karşıya bırakıldım. Bu çok adaletsiz bir şey."
Dosya yıllarca dolaştı
Avukat Ömer Kavili ise Dev-Yol davasının 3 Ekim 2006'da görülen duruşmasında mahkemenin karar aşamasına geldiğini belirterek avukatlardan son sözlerini söylemelerini istediğini ifade etti ve davanın farklı bir yolda seyretmesine neden olan gelişmeleri şöyle özetledi:
* Avukatlardan son sözlerin talep edilmesi karardan önceki son aşamadır. Ancak son söz söylemek için delillerin toplanmış ve üstüne tartışılmış olması lazım.
* Ben de müvekkilimin delillerinin ortaya çıkartılmadığını belirterek itiraz ettim ve böyle bir yargılamayı adil yargılanma hakkının ihlali olarak gördüğümü, hukukun ayaklar altına alındığını ifade ederek mahkeme salonunu terk ettim. Bu sırada sözlerimi kayıt altına aldırttım.
* 2005'te çıkan yeni kanunda zorunlu müdafilik getirilmişti ve alt sınırı beş yıl olan dosyalarda karar okunma aşamasında sanık ve avukatın mahkemede bulunması için zorunluluk getirilmişti. Yani avukat veya sanık olmadan mahkeme başkanı herhangi bir işlem yapamıyordu.
* Ben duruşmayı terk ettim ve hakim kanunu uygulamayarak ben dışarı çıktıktan sonra Yaşar Kanbur hakkında müebbet kararı verdi.
* Biz de Yargıtay 11. Ağır Ceza Dairesi'ne gittik. 11. Ağır Ceza dedi ki "Yaşar Kanbur'un müdafisi duruşmaya girmiş ama terk etmiş. Alt sınır da beş yıldan yüksek olduğu için işlem yapılamaz."
* Yargıtay 11. Ağır Ceza Dairesi kararın bozulması yönünde görüş bildirmesine rağmen 6. Ağır Ceza Mahkemesi yine de müebbet kararında ısrar etti.
* Bunun üstüne temyiz incelemesi Yargıtay Ceza Kurulu'na gitti. Kurul bazı sanıkların davasının zamanaşımından düşmesine, bazılarının incelenmesine fakat sanık Kanbur'la ilgili yapılan incelemede mahkemenin kanuna uygun karar vermediğini belirterek, dosyayı usulüne uygun karar verilmesi için mahkemeye geri gönderdi.
"150 bin sayfalık deliller kayboldu"
Kavili, Ankara 6. Ağır ceza Mahkemesi'nin dün görülen duruşmada kararından vazgeçerek Yargıtay Ceza Kurulu'nun kararına uyduğunu ifade etti.
Mahkemenin bir anlamda hatasını kabul ettiğini dile getiren Kavili, davada müdahil olan Resmigül Şahin'in Kanbur hakkında tek bir somut suçlama yöneltemediğini, 150 bin sayfalık delil klasörünün kaybolduğunu söyledi ve ekledi:
"30 yıllık Dev-Yol davası artık sona ermiştir ve tarihin çöp kutusuna atılmıştır." (EKN)