"Bir yanda Kurtuluş Savaşı 'Türk milletinin bir zaferi' olarak sunuluyor... Öte yanda milli bayramlar milletin dışında kutlanıyor. Söylem ve uygulama arasında çelişki var."
Sabancı Üniversitesi Tarih Programı'ndan Doç. Dr. Cemil Koçak 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Genelkurmay'ın "kendi bayramı" olarak gören tavrını bianet'e böyle yorumladı.
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 27 Ağustos'ta Genelkurmay'ın web sitesinde yayınladığı "kutlama" mesajına "Değerli Silah Arkadaşlarım" diye başlıyor ve "Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her kademesinde görev yapan, general/amiral, subay, astsubay, uzman erbaş, erbaş ve erlerimiz ile sivil memur ve işçilerimizin Zafer Bayramı'nı ve TSK Günü'nü kutlarım" diyor.
Yarınki kutlama için de 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e "eşsiz" davetiye gönderdi, Meclis'te varlık gösteren Demokratik Toplum Parti'lileri (DTP) davet etmedi bile.
Öte yandan Hürriyet'te işine son verilen gazeteci Emin Çölaşan 30 Ağustos günü Ankara’daki Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargahında yapılacak resepsiyonuna davet edildi. Dün ve önceki gün yapılan Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanları devir teslim törenlerine de "Gül cumhhurbaşkanım değil" dediği için Erdoğan'dan "vatandaşlıktan çık" önerisi alan Hürriyet yazarı Bekir Coşkun da davet edildi.
Bu törenler için Milliyet'ten Fikret Bila, Kanaltürk’ten Tuncay Özkan ve Radikal'den Mehmet Ali Kışlalı’ya davetiye gönderildi.
"Tek partili rejim siyaseti kağıt üzerinde bitti"
Koçak "30 Ağustos kutlamaları da devlet elitiyle (ki bunun başında ordu gelir) toplum arasındaki ayrlılığın tezahürlerinden biri" dedi.
Gül'ün cumhurbaşkanlığının Kayseri'de ve Ankara'da farklı karşılanmasının da bu tezahürlerden olduğunu söyleyen Koçak'a göre, "devletle toplum arasındaki ilişkisizlik sürdüğü sürece bunları görmeye devam edeceğiz."
"Ordunun meşruiyet temeli 1946'da kağıt üzerinde biten tek partili rejimin siyaset felsefesinde. Ancak bu felsefe kağıt üzerinde bitse de devam ediyor. İşte o zaman 30 Ağustos ordunun bayramı oluyor, Cumhurbaşkanı seçimi Kayseri'de kutlanıyor."
Koçak geçenlerde bir komutanın verdiği, "Yazılı olmayan kurallar da vardır" demecinin söylediklerine iyi bir özet olduğunu ekledi.
"Demokratik bir siyasi felsefe benimsenmedikçe 'ayrılık' sürer"
Peki bu nasıl değişir?
"Bir sihirli formül" yok diyor Koçak. "Anayasa değişikliği, Ordu İç Hizmet Kanunu'nun değişikliği seçenek olabilir. Ancak toplumun gerçek anlamda böyle bir siyasi felsefeden sıyrılması ancak demokratik siyasi felsefenin toplumun çok büyük kısmı tarafından benimsenmesiyle olur. Bunun için de çok zamana ihtiyaç var." diye devam ediyor.
Peki ya toplumun devlet elitini doğal karşılaması hatta ona ihtiyaç duyuyor olması?
Koçak'a göre bunun nedeni de Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ordunun dışında siyasette etkili olabilecek bir güç bulunmaması, varolan siyasi güçlerin de orduya dayanarak ortaya çıkan güçler olması.
"Ordu pasif kalacak mı? Göreceğiz..."
Koçak yine de bu orduya dayalı siyasi felsefenin temellerinin zayıflamaya başladığı görüşünde: "Şimdiye kadar ordunun Türkiye'nin siyasi tarihindeki gözle görülmeyen etkileri dışında herhangi bir siyasi iktidara karşı bir muhtıradan sonra pasif kaldığı hiç görülmemiştir."
Koçak, "Şimdi pasif kalacaklar mı, hep birlikte göreceğiz" diyor.
30 Ağustos Zafer Bayramı
1922'de 26 Ağustos'ta başlayan ve 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da galibiyetle tamamlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni anmak için kutlanıyor. İlk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyon, Ankara ve İzmir'de kutlandı. Resmi olarak 1935'te Zafer Bayramı ilan edildi.
Devlet erkanı ve yurttaşlar Ankara'da Anıtkabir'i, diğer illerde de anıt ve şehitlikleri ziyaret eder, hemen her yerde askeri birlikler geçit törenlerine katılır.
* 30 Ağustos Zafer Bayramı'yla ilgili bilgiler wikipedia'dan alındı. (NZ)