*Fotoğraf: 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde sadece 5 şehrin belediye başkanı kadın oldu. İlçe ve belde belediyelerinde ise toplam 40 kadın belediye başkanı seçildi. Bazıları görevine devam ederken, HDP ve BDP'li kadın belediye başkanları yerine kayyımlar atandı ve kadınlar hapishaneye gönderildi.
Bugün 3 Nisan.
92 yıl önce bugün, Türkiye kadınları için yeni bir dönemin başlangıcıydı. Kadınlar, siyasal haklarını ilk kez kullandı, belediye seçimlerinde şehir meclislerine girdi.
1930’da İzmir seçimlerinde Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)’nın iki kadın adayı olan Hasane Nalan ve Benal Nevzat ile, İstanbul seçimlerinde CHF adayı olan Rana Sani Yaver (Eminönü), Seniye İsmail (Beykoz), Ayşe Remzi (Beyoğlu), Nakiye (Beyoğlu), Latife Bekir (Beyoğlu) artık yerelin de yöneticisiydi.
Bu seçimlerde Artvin Yusufeli’ne bağlı Kılıçkaya beldesinde belediye başkanı olarak Sadiye Hanım seçildi ve "Türkiye'nin İlk Kadın Belde Belediye Başkanı" oldu.
O tarihlerden bugüne kadar binlerce erkek belediyeler aracılığıyla kentleri yönetirken sadece 167 kadın belediye başkanı seçildi.
Eş başkanlık sistemi uygulanan HDP ve BDP’li belediyelere yönelik politik baskıları ve yerlerine atanan erkek kayyımları düşündüğünüzde de kadınların yerel yönetimlerde kendilerini neden var edemediğinin bir yanıtı alıyoruz.
Diğer bir yanıtını da İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktorantı Ayşe Kaşıkırık anlatıyor.
Kaşıkırık, geleneksel hale getirilen eril siyaset tarzında kadınların var olma mücadelesi verdiğini belirtiyor ve bu durumu “temsilde yokluk sendromu” olarak nitelendiriyor.
“İstanbul gibi dünyanın en önemli metropollerinden birinde 39 ilçenin sadece 1’i (Sancaktepe) kadın belediye başkanı tarafından yönetiliyor” diyen Kaşıkırık, “Maalesef belediyeler erkeklere emanet” diyor.
“Eşit temsil şart”
Yerel yönetimde kadın denilince, tam olarak ne kastediliyor?
Yerel yönetimlerde kadın denilince; belediye başkanlıklarında, belediyelerin karar organları olan “belediye meclis” lerinde, il özel idarelerinin karar organları olan “il genel meclisleri”nde ve muhtarlıklarda kadınların varlığı kastediliyor.
Doğumdan ölüme kadar gündelik hayatın merkezinde yer alan belediyeler, yerel yönetimlerin en önemli aktörlerinden.
Başta belediyeler olmak üzere, kadınların yerel yönetimlerin tüm karar alma mekanizmalarına aktif olarak katılması ve bu mekanizmalarda eşit temsil edilmesi anlaşılmalı.
“Seçme seçilme hakkı verilmedi, kadınlar mücadele etti bu hakkı aldı”
O zaman biraz tarihsel açıdan bakalım, “kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması”, 1930’larda gerçekleşti. O dönem ülkede kadın hakları açısından nasıl bir atmosfer vardı?
Türkiye’de kadınlar başta siyasal hakları olmak üzere tüm sosyal ve ekonomik haklarını uzun ve zorlu bir mücadele sonucunda kazandı.
Bilinenin aksine kadınlara bu hakları bir “lütuf” olarak sunulmadı. Dolayısıyla, 1930’da kadınlara yerel yönetimlerin kapısının açılmasının arkasında da kadın hareketinin gücü bulunuyor.
Osmanlı döneminden başlayan kadınların eşitlik mücadelesi Cumhuriyetin ilanı ile devam etti. Kadınlar o dönemlerde haklarına kavuşabilmek için dergiler çıkardı, mitingler düzenledi ve seslerini tüm dünyaya duyurdu.
“Genel olarak bir artış var”
Ve belediye seçimlerine katılan kadınlar buna o dönem içinde nasıl karar verdi, kadınlar açısından bu adımlar nasıl atıldı?
Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki belediye seçimlerinde kullanmaya başladı. Bu seçimlerde Türkiye’nin ilk kadın belde belediye başkanı olan Sadiye Hanım, Artvin ili Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinin başkanı seçildi.
1950’de yapılan yerel seçimlerde Mersin Belediye Meclisine seçilen Müfide İlhan, Türkiye’nin ilk kadın il belediye başkanı oldu. Ancak bu ilklerin dışında, 1930’dan 1968 yerel seçimlerine kadar kadınlar belediye başkanlıklarında pek yer alamadı.
1968 yerel seçimlerinde ilk kez 4 kadın belediye başkanı seçildi. Ardından, kadınların belediye başkanlıklarındaki temsili -dönem dönem azalsa da- genel olarak artmaya devam etti.
“Çok önemli bir adım olarak görüldü”
Kadınların belediye seçimlerinde aday olabilmeleri, o dönemde dünya nasıl yer buldu?
Dünya genelinde kadınların oy hakkı uzun soluklu bir mücadelenin tarihidir. Kadınlar farklı zaman dilimlerinde bu hakka kavuştu.
Türkiye’de ise kadınlar birçok Avrupa ülkesinden (Fransa, Belçika, İtalya gibi) önce seçme ve seçilme hakkını kazandı. Kadınların siyasal haklarını kazanması o dönemin koşulları içinde çok önemli bir adım olarak görüldü.
Sadece 2 büyükşehri kadınlar yönetiyor”
Peki bugüne gelecek olursak, bugün Türkiye belediyelerinin kaçını kadınlar yönetiyor?
3 Nisan 1930 Türkiye’de kadınların yerel yönetimlere giriş kapısı. 1930’dan günümüze kadar 16 yerel seçim yapıldı.
Binlerce erkek belediye başkanı seçilirken sadece 167 kadın belediye başkanı seçildi. Kadınlar belediye başkanlığında en fazla yüzde 3 oranında yer alabildi.
Bugün 81 il (30 büyükşehir ve 51 il)’den sadece 2 büyükşehir (Aydın ve Antep) kadın belediye başkanı tarafından yönetiliyor.
İl belediye başkanları arasında ise kadın bulunmuyor. İstanbul gibi dünyanın en önemli metropollerinden birinde 39 ilçenin sadece 1’i (Sancaktepe) kadın belediye başkanı tarafından yönetiliyor. Dolayısıyla, geçen 92 yılda belediyelerdeki kadın temsili eşitlikten çok uzaktır. Özetle, “Belediyeler Erkeklere Emanet”
Sizin bu konularda detaylıca araştırmalar yaptığınızı düşünerek de soruyorum sayısal olarak veriler önemli, bir de yerel yönetimde kadının varlığı nasıl etki ediyor? Kadın ve erkeğin yönettiği belediyeler açısından durumu kıyaslar mısınız?
Kadınlar tarafından yönetilen belediyelerde kadın ve kız çocuklarının sorunlarının, taleplerinin ve ihtiyaçlarının daha görünür olduğunu söyleyebiliriz.
Kadınlar hemcinslerinin yaşam koşullarını iyileştirmek için çalışmalar yürütüyor. Türkiye’de özellikle kadın muhtarların çalışmaları mahallerindeki kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesine katkı sunuyor.
Benzer durum kadın belediye başkanları için de geçerlidir. Kadın başkanlar afet ve kriz gibi durumlarda daha başarılı bir performans gösteriyor. Dünya genelinde kadınların liderlik becerilerine yönelik olarak yapılan çok sayıda araştırma bu durumu doğruluyor.
Peki, belediye meclislerinde kadınların sayısal olarak ağırlığı ne?
Belediye meclisi belediyenin karar organıdır; önemli görevleri ve yetkileri bulunmaktadır. Ancak, geçen 92 yılda Türkiye’de kadınlar belediye meclis üyeliklerinde en fazla yüzde 11 oranında yer alabildi.
2019 yerel seçim sonuçlarına göre; 20.745 belediye meclis üyeliğinde 2.283 kadın (yüzde 11,01) ve 18.462 erkek (yüzde 88,99) bulunmaktadır. Kadınların yerel temsildeki yokluğu belediye meclis üyeliklerinde de geçerlidir.
“Kadınlar siyasette var olma mücadelesi veriyor”
Dünden bugüne baktığınızda yerel yönetimlerde kadınların var oluşunu değerlendirir misiniz? Bir cam tavan ya da patriyarkanın bariyerlerine takılma durumundan söz edebilir miyiz?
92 yıllık süreçte kadınlar yerel yönetimlerde “TEMSİLDE YOKLUK” sendromu yaşamıştır. Kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmış olması pratikte bu hakların aktif olarak kullanıldığı anlamına gelmiyor.
Bu nedenle, kadınları eril siyasette güçlendirecek yapısal önlemlerin bir an önce alınması gerekiyor. Çünkü kadınlar, erkek egemen siyasette tüm gücüyle var olma mücadelesi vermektedir!
Çözüm: Cinsiyet kotası
Peki, kadınların yerel yönetimlerde daha çok olabilmesi için ne yapmak gerekiyor? Çözüm önerileriniz neler?
Öncelikle, belediye meclisleri için seçim listeleri fermuar sistemine (bir kadın bir erkek) göre düzenlenmeli. Kadınlar seçilebilir sıralardan ve yerlerden aday gösterilmeli. Siyasi partiler tüzüklerine yüzde 50 cinsiyet kotası koymalı. Aynı zamanda, cinsiyet kotası siyasi partiler yasasına eklenmeli. Şüphesiz, “KADIN TEMSİLİ KOTALARLA SINIRLANAMAZ”. Ancak, temsilde eşitlik sağlanana kadar uygulanacak “cinsiyet kotası” önemli bir adımdır.
Aynı soruyu LGBTİ+’lar için de soracağım. Türkiye yerel yönetimlerde LGBTİ+ yöneticiler açısından hangi noktada?
LGBTİ+ bireylere yönelik ön yargılar ve toplumsal baskılar nedeniyle Türkiye bu konuda daha başlangıç noktasında bile değil. Bu alanda kat edeceği çok uzun bir yol var. Çok sayıda ülkede olduğu gibi Türkiye’de de LGBTİ+ bireyler hayatın her alanında çoklu ayrımcılığa ve katmerli eşitsizliklere maruz kalıyor; başta yerel yönetimler olmak üzere karar alma mekanizmalarında temsil sorunu yaşıyor.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği anaakımlaştırılmalı”
Belediyelerde LGBTİ+ var oluşunu bu kesimin sorunlarına çözüm bulma noktasındaki müdürlüklerle görüyoruz daha ziyade. Sizce de öyle mi? Ya da öyle mi?
Bazı belediyelerin toplumsal eşitlik birimleri içerisinde LGBTİ+ bireylere yönelik çalışmalara denk geliyoruz.
Ancak, bu birimler ve yaptıkları çalışmalar oldukça sınırlı. Halbuki, toplumsal cinsiyet eşitliği belediyelerinin tüm planlarının ve politikalarının merkezine yerleştirilmeli. Bir diğer ifadeyle, toplumsal cinsiyet eşitliği anaakımlaştırılmalı. Bunun için, belediyelerin A’dan Z’ye tüm planları, politikaları ve hizmetleri toplumsal cinsiyet eşitliği odağında yenilenmelidir.
Peki LGBTİ+ yönetici sayısı nasıl artar?
Öncelikle bu konudaki ön yargıları ve tabuları yıkmalıyız. Bunun için eşitlikçi ve kapsayıcı bir zihniyet değişikliği şart. LGBTİ+ bireylerin aday olması ve bu adaylığın partiler tarafından desteklemesi çok önemli. Demokrasinin zenginliği farklı grupların karar alma mekanizmalarında eşit temsiline bağlıdır. Farklılıklar zenginliğimizdir ve daha demokratik bir toplum hep birlikte mümkündür.
Seçimlerde bir patriyarkal nedenlerle eşitsizlik sistemi görüyor musunuz?
Daha adaylaşma sürecinden itibaren ataerkil zihniyet seçimlerin kaderini tayin etmektedir. Örneğin, partilerin kendi bünyesinde kurdukları aday belirleme komitelerinin neredeyse tamamı erkeklerden oluşuyor.
Aslında, erkek erkeğe siyasette erkekler kendi “erkek” adaylarını belirlemektedirler. Dolayısıyla, kadınlar “erkekler kulübünde” var olma mücadelesi veriyor.
Son olarak yine çözüm önerileriniz nelerdir?
Eşitlik yerelden başlar. Daha eşit, adil ve kapsayıcı kentler için “yönetişim” ve “eşit temsil” öncelik haline getirilmeli. Kadınlar yaşadıkları şehirlerin nesnesi değil, aktif öznesi olmalı. Bugünden itibaren “eşitlik ve kapsayıcılık” çerçevesinde hareket edilmeli; kimsenin geride kalmaması için kentler ortak akıl ile yönetilmeli.
Son olarak ne eklemek istersiniz?
Dünya’da yerel yönetimlerde kadınların temsili yüzde 36 iken Türkiye’de bu oran sadece yüzde 10,14. Yani, her 10 yerel yöneticiden sadece 1’i kadın. Şüphesiz bu durum kabul edilemez. Türkiye bu temsil oranı ile 133 ülke arasında 118. sırada yer alıyor. Oysaki, nüfusun ve seçmenlerin yarısını oluşturan kadınların gündelik hayatın merkezinde yer alan yerel yönetimlerde eşit temsil edilmesi temel bir hak.
Bu eşitliğin sağlanması için siyasi partilerin samimi bir şekilde elini taşına altına koyması; siyasetin her aşamasında kadınların eşit temsiline yönelik acil eylem planları hazırlaması ve gelecek seçimlerde harfiyen uygulaması gerekiyor.
Ayşe Kaşıkırık hakkında2012'de İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümünden onur derecesiyle mezun oldu. 2017'de İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde (SBE) Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi programından “Cinsiyet Eşitlikçi Perspektifle Belediye Bütçeleri: Fatih Belediyesi” konulu teziyle tamamladı. İstanbul Üniversitesi SBE’de Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi programında doktora eğitiminde tez aşamasında. Ayrıca, “Kadın Yoksulluğu ve Kentsel Yoksulluk” üzerine bilimsel çalışmalar yürütüyor. 2013-2016 arasında TÜBİTAK’ta ulusal ve uluslararası projelerde araştırmacı olarak görev aldı. 2017-2020 arasında KA.DER’de (Kadın Adayları Destekleme Derneği) projeler koordinatörü olarak çalıştı. KA.DER’de kadın dostu kentler, toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme ve kadınların her alanda eşit temsili konularında Türkiye’nin birçok şehrinde çalışmalar yürüttü. On yıla yakın mesleki hayatında ulusal ve uluslararası 25’ten fazla proje yönetti. Kadın çalışmaları, kentleşme politikaları, sosyal politikalar, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yerel yönetimler alanındaki akademik çalışmaları ve projeleri bağımsız araştırmacı olarak sürdürüyor. Bu alanlarda çok sayıda rapor ve çeşitli bilimsel dergilerde makaleleri yayımlandı. 3 Nisan 2021’de “Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı”nı kurdu. Kadınların hayatın her alanında aktif olarak yer alması ve fırsatlara eşit erişebilmesi misyonu çerçevesinde çalışmalarını yürütüyor. |
(EMK)