İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin İZFAŞ, İZELMAN ve Kültürlerarası Sanat Derneği işbirliği ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla düzenlediği 3. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, iki günü geride bıraktı.
Vecdi Sayar moderatörlüğünde festivalde bu yıl Emek Ödülü alan sinema yazarı, çevirmen, radyo ve TV programcısı Sevin Okyay ile müzik yazarı Murat Meriç'in konuşmacı olduğu "Sinemada Müziğin İşlevi" adlı söyleşi İzmir Fransız Kültür Merkezi'nde düzenlendi.
Sevin Okyay ve Murat Meriç'in müzik ve sinemaya olan ilgilerinin başlangıç süreçlerini ve mesleğe nasıl adım attıklarını anlatmalarıyla başlayan söyleşide, müziğin filme katkısı ne olmalı, her filmde mutlaka müzik olması gerekir mi ya da müziğin filmin önüne geçmesi mümkün mü gibi konular tartışmaya açıldı.
Sevin Okyay, film müziği hazırlanırken tüm süreçte ve ekip olarak çalışmanın önemine dikkat çekerek şunları söyledi:
"Ben müzik olmayınca yine de bir eksiklik hissediyorum, ama bazen de sesi çok iyi kullanıyorlar. Filmle müzik bir bütünlük oluşturduysa zevkle izleyebiliyorsun. Bazen hiç senaryoyu görmeden müzik yapılıyor. Bence bu tamamen yanlış bir şey. Filmin müziğini yapacak kişi sinopsisi de okumalı, film bittikten sonra da filmi izlemeli ki o arada hikâyenin akışına göre bir şeyler yaratsın. Kurgucu ya da yönetmenle birlikte çalışmalı ve ortak bir şey çıkmalı."
Müzik aşkının çocukken izlediği "Rocky", "Jaws", "Top Gun" ve "The Wall" gibi filmlerle damarlarına girdiğini söyleyen Murat Meriç filmlerde müzik kullanımı konusunda şöyle konuştu:
"Bu bir cesaret işi, kullanmamayı ya da kullanmayı tercih edebilir. Müzikle doldurmayı ve örmeyi ve hatta filmin içinde kullandığı şarkılarla filmin adından söz ettirmeyi de hedefleyebilir. Bu tamamen yönetmenin tercihi.
"Aslında Türkiye sinema tarihinin başına gittiğimizde müzikallerle başladığını görüyoruz. Muhsin Ertuğrul 1923'te 'Leblebici Horhor', 'Cici Kızım', 'Karım Beni Aldatıyor'u çekmiş. Sesli çekilen ve şarkılı filmler bunlar. Zaten Türkiye'de sinemada ilk kez şarkı kullanımına bu filmlerde rastlıyoruz. 1950'lerde 'Lüküs Hayat' var. O çok önemli. 1970'li yıllarda da bir sürü müzikal var. 80'li yıllarda, memleketin karanlığı sinemanın ve müziğin üstüne sinince ki 80'li yıllarda yapılmış çok iyi şeyler olmakla birlikte aslında bir bereketten söz etmek pek mümkün değil."
Geçen yıl düzenlenen Müzik Temalı Kısa Film Proje Yarışması'na başvuran 67 projeden arasından seçici kurul tarafından seçilen ve Proje Geliştirme Atölyesine katıldıktan sonra çekimleri tamamlanan 10 film, festival kapsamında Kısaca Müzik programı altında beyazperdedeydi.
Seçici Kurul'da bulunan belgesel film yönetmeni Hilmi Etikan, Prof. Dr. Lale Kabadayı, belgesel yapımcısı Tahsin İşbilen ve festival direktörü Vecdi Sayar izleyicilerle projelere dair görüşlerini paylaştı. Proje ile hedeflerinin sinema yapmayı isteyen gençleri özendirmek olduğuna dikkat çeken Vecdi Sayar, "Çok farklı projeler başvurdu. Seçtiğimiz 10 proje tamamlanmış olarak karşımıza geldi. Filmleri izledikten sonra bütün arkadaşlarımın sinemacı olacağına hatta olduğuna inanıyorum" dedi.
Festivalde bugün, İstinyepark Teras Renk'te, Karaca Sineması'nda, Fransız Kültür Merkezi'nde, Elhamra Sanat Merkezi'nde ve İzmir Sanat'ta film gösterimleri, söyleşiler takip edilebilir.
Festival programı için burayı tıklayın.
(AÖ)