* Trabzon'un Maçka İlçesi kırsalında PKK'ye yönelik operasyonda 15 yaşındaki Eren Bülbül PKK'lilerce öldürüldü.
* IŞİD'in intihar saldırganı olduğu iddia edilen şüpheli, gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğünde yanında bulunan polis memurunu bıçaklayarak öldürdü.
* Polis memurunu bıçaklayarak öldüren IŞİD şüphelisi çevredeki polislerce ateş açılarak öldürüldü.
Cuma gününden bu yana yaşanan bu üç ölümle ilgili kamuoyunda şu sorular dillendiriliyor:
* PKK'ye yönelik Maçka'da düzenlenen operasyonda 15 yaşında bir çocuğun ne işi var? Yer göstermesi için neden bir çocuk çatışma bölgesine sokuldu?
* Sıradan bir basın açıklamasında bile gözaltı işlemi ters kelepçeyle yapılırken, intihar saldırganı olduğu iddia edilen IŞİD şüphelisi Emniyet'e neden kelepçesiz götürüldü, gözaltına alınırken üstü aranmadı mı?
* Söz konusu şüphelide sadece bıçak varsa, sağ yakalanabilecek ve sorgulanabilecekken neden ateş edilerek öldürüldü?
Bu soruları İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’a yönelttik.
Türkiye’nin zaten bir hukuk devleti olmadığının bilindiğini ama bu üç ölümün Türkiye’nin artık bir kanun devleti dahi olmadığını gösterdiğini söyleyen Türkdoğan, kolluk güçlerinin standart kanunların dışına çıkarak ya politik, ya keyfi, ya da duygusal davrandıklarını söyledi.
Türkdoğan’ın üç ölümle ilgili değerlendirmeleri şöyle:
15 yaşındaki Eren Bülbül’ün öldürülmesi
“Bir çocuğun çatışma bölgesinde bulundurulması ağır bir yaşam hakkı ihlali. Olayın bu yönüyle sorgulanması gerekir.
“Çocuğun öldürülmesi zaten bir trajedi, başlı başına bir ihlal. Buna söylenecek bir şey yok. Bu noktada herkes aynı şeyi düşünüyor.
“Fakat güvenlik güçleri, kendi hatalarının üzerine gitmek yerine yaşamını yitirmiş bir çocuk üzerinden propaganda yolunu seçtiler.
“Özellikle iktidara yakın medyanın sürekli bir propaganda dili kullanması çok tehlikeli. Çünkü devletin yanlışlarını teşvik ediyorlar. Oysa burada güvenlik kuvvetlerinin soruşturulması gerekir. Bu çocuğu nasıl yanınıza alabilirsiniz, bunu yapamazsınız, bu suç. 15 yaşında bir çocuk yer göstermek için dahi çatışma bölgesine götürülemez.
IŞİD şüphelisinin aranmadan kelepçesiz gözaltına alınması
“IŞİD şüphelisinin kelepçesiz, rahat şekilde gözaltına alınması kolluk kuvvetlerinin politikleştiğini gösteriyor.
“Polisin görevi kanunlara bağlı şekilde görevini yapmaktır. Her şüpheliye standart şekilde muamelede bulunmaları gerekir.
“Ama polis kendisine verilen standart muamele etme yetkisini politik görüşlerine göre kullanmaya kalkarsa sonu böyle oluyor.
“Slogan atan öğrenciye ters kelepçe takılıyor, yaralı anneyi saatlerce ters kelepçeyle bekletiyorlar; tehlikeli bir şüpheliyi hiç bir arama yapmadan, kelepçelemeden işlem yapmaya kalkıyorlar.
“Bu durum polisin kanunlara bağlı olmak yerine siyasal iktidarın kendisinden beklediği davranış biçimini gösterdiğini ortaya koyuyor.
“Kanunlara bağlı çalışması gereken kolluk kuvvetleri, cumhuriyet savcıları ve mahkemeler bunun dışına çıkıp tamamen hükümetin politik eğilimlerine göre davranmaya başlarlarsa işte böyle kötü sonuçlar ortaya çıkabilir.
Saldırganı sağ yakalayıp sorgulamak yerine öldürülmesi
“IŞİD şüphelisinin sağ yakalanabilecekken öldürülmesini ben diğer polis memurlarının anlık duygusallığına bağlıyorum.
“Kendi arkadaşlarını öldüren bir kişiyi soğuk kanlı bir şekilde sağ yakalayıp sorgulamak yerine, o an duygusal davranarak ateş edip öldürmüşlerdir.
“Burada da aslında aşırı güç kullanımının sorgulanması gerekir. Daha az bir güçle etkisiz hale getirmek mümkünken neden öldürmek tercih edilmiştir, bunun soruşturulması gerekir. Belki de o şüpheli sorgulansa birçok olayı aydınlatacaktı.”
“Kanun dışılık son 2 yıldır alışkanlık haline geldi”
Öztürk Türkdoğan, bu üç olaydan şu çıkarımda bulunuyor:
“Türkiye'de özellikle güvenlik birimlerinin davranışları artık kanunlara göre belirlenmiyor. Standart kuralların dışına çıkmışlar; ya politik, ya keyfi, ya duygusal davranıyorlar.
“Hukuk devleti tartışması dahi yapmıyorum. Türkiye zaten bir hukuk devleti değil. Artık kanun devleti bile değil.
“Hukuk devletinde hukuka uygunluk şartı aranır. Fakat kanun devletinde kötü kanunlar da olabilir. Burada mevcut kanunlara bile uymama söz konusu.
“Bu da son iki yıldır Türkiye'nin yaşadığı en önemli gerçekliktir. Son iki yıldır Türkiye anayasa dışına çıkmayı, kanun dışına çıkmayı alışkanlık haline getirdi. Bu da görüldüğü gibi tüm güvenlik birimlerine sirayet etmiş durumda.” (EKN)