Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 1021. hafta buluşması bugün Galatasaray Meydanı’nda, polis bariyerlerinin önünde yapıldı.
“1021. haftamızda, inkar ve cezasızlık politikalarına karşı üç kuşaktır hakikat ve adalet mücadelesi yürüten Tosun Ailesi’ne eşlik ediyoruz” diyen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 29 yıl önce gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un akıbetini sordu.
Karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın bu haftaki eylemine çok sayıda hak savunucusu katıldı.
İnsan hakları savunucusu ve Cumartesi İnsanı Sebla Arcan’ın okuduğu açıklamada, 9 Ekim 1995'te Avcılar'daki evinin önünde elinde telsiz bulunan sivil giyimli kişilerce kaçırılan Fehmi Tosun'un kaybediliş süreci anlatıldı:
35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun, Lice’nin Licok köyünde yaşıyordu.Köylerinde yaşama olanakları yok edilen Tosun Ailesi İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı.
Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995 sabahı yakın arkadaşı Hüseyin Aydemir ile birlikte Avcılar’daki evinde kahvaltı etti. Kahvaltı sonrası, iki arkadaş birlikte evden ayrıldı ve bir daha geri dönemedi.
Fehmi Tosun, aynı günün akşamında, silahlı, telsizli, sivil giysili üç kişi tarafından 34 UD 597 plakalı beyaz Renault marka bir araçla evinin önüne getirildi. Bu kişilerle birlikte evin bahçesine doğru ilerlerken, kendisini gören eşi ve çocuklarına “Beni öldürecekler!” diye bağırdı. Onlar yanına koşunca Fehmi Tosun zorla araca bindirilerek götürüldü.
Hanım Tosun, hemen Avcılar Karakolu’na giderek eşinin kaçırıldığını bildirdi. Eşini kaçıran aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Ancak, polisler, plakayı kontrol ettikten ve bazı telefon görüşmeleri yaptıktan sonra “Bizim yapacağımız bir şey yok” diyerek olaya müdahale etmediler.
Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği, tüm yasal yollara başvurarak, olayı hükümetin ilgili birimlerine ve kamuoyunun gündemine taşıdı. Ancak, Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı inkar edildi ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
"AKP iktidarı etkin soruşturma yürütmedi"
Tosun ailesinin iç hukuk yollarından sonuç alamayınca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduğunu aktaran Arcan, “2003 yılında sonuçlanan davada, hükümet AİHM’e verdiği savunmada “Hükümetimiz, Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir.” dedi. AİHM’de Fehmi Tosun’un yaşam hakkı ihlali ile ilgili devletin sorumluluğunu kabul eden AKP iktidarı Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma yapılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmedi. Zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilen dosya kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. İdari ve yargısal yollarının tamamını tüketen aile, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvurudan da sonuç alamadı” diye konuştu.
“Kaç yıl geçerse geçsin, vazgeçmeyeceğiz”
Arcan, siyasi makamlara şu sözlerle seslendi:
“Fehmi Tosun’un gözaltında kaybedilişinin 29.yılında, adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz: Zamanaşımının arkasına saklanmayın, Fehmi Tosun’un akıbetiyle ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yapma yükümlülüğünüzü yerine getirin.
"Kaç yıl geçerse geçsin; Fehmi Tosun için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
(AD)