"Türkiye'de halen gizlilik esas. Gizli kapaklı işler yapılıyor" diyen Önen, bilgiye ulaşma sürecinin şeffaflaşması ve askeri kesimin sivil yaşam üzerindeki ağırlığının azaltılması gerektiğini vurguladı.
Yasal düzenlemelere rağmen, Milli Güvenlik Kurulu'nun siyasiler ve sivil yaşam üzerindeki ağırlığının sürdüğüne dikkat çeken Önen, sivil inisiyatifleri, demokratikleşme ve sivilleşme için seslerini yükseltmeye çağırdı.
"28 Şubat'tan daha kapsamlı bir soruşturma"
"Yönerge, birtakım kişilere yönelik muhtemel baskıları ifade ediyor" diyen Önen, görüşlerini "bianet"e açıkladı:
* 28 Şubat sürecine benzer bir süreç yaşıyoruz sanki. O dönem, Batı Çalışma Grubu, devlet içinde "irtica"yı ana gündemine alan araştırma ve soruşturma görevlendirmeleri yapıyordu.
* Bu sefer, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın yazdığı yazıda görüldüğü üzere, ordu içinde ve dışında daha geniş kapsamlı bir soruşturma yürütülüyor.
* Türkiye'de hâlâ gizlilik esas. Gizli kapaklı işler yapılıyor, kamuoyunun şeffaf ve doğru bilgilenmesi süreci yaşanmıyor. Ne olup bittiğini, tam olarak anlayamıyoruz. Neden böyle bir şey yapılıyor? Ne olacak?
* Yönergeye göre, azınlık konularını önemsiyor ya da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yanlısı ya da Avrupa Birliği (AB) yanlısı ya da mason olduğu için birileri soruşturmaya uğrayacak. Bu kişilere ne yapılacak? Bunun anlamı ne?
"Kara Kuvvetleri Komutanlığı, yetkisini aştı"
* Haber toplama eylemi çok kapsamlı, orduya sızmaları önlemek gibi bir gerekçeyle açıklanamaz. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın askeri otoritesi içindeki kesimlere değil, kaymakamlara yönelttiği bir soru. Bu da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın yetki alanı dışına çıktığını gösteriyor.
* Sonuç olarak, devlet kurumlarının görev ve yetki alanlarının bir kez daha gözden geçirilmesi, böyle bir yetkilendirme varsa kaldırılması gerekiyor.
* Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yurttaşların düşünce ve inançlarına yönelik bir tespiti, tehdit oluşturur. Kişilik haklarına, temel hak ve özgürlüklere yönelik bir risk oluşturur. Bu bir baskılama yöntemidir.
* Bu soruşturmanın duyulması, herkesi korkuya, kuşkuya, endişeye sevk eder. Bu nedenle, hak ve özgürlüklere yöneliktir. Yanlıştır, hak ihlalidir.
"Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü tehdit altında"
* Bilgiye ulaşım sürecinin şeffaflaşmasını, askeri kesimin sivil yaşam üzerindeki ağırlığının azaltılmasını hep istiyorduk. Bunu istemeye devam edelim. Son yasal düzenlemelerde, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanması usulü kalktı. Ancak MGK'nın siyasi alandaki ağırlığı, sivil alana müdahalesi devam ediyor.
* Bunların sona erdirilmesi için sivil inisiyatiflerin seslerini yükseltmesi gerekir. Hükümete, yaşamın demokratikleştirilmesi ve sivilleştirilmesi yolunda telkinde bulunulması gerekir.
* Avrupa Birliği (AB) uyum sürecine yönelik eleştirimiz bu; bu anlamda bir sivilleşme henüz yok. Anayasadan başlayarak pek çok yasada düşünce ve örgütlenme örgütlüğü tehdit altında. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın yönergesi de bu tehdidin son örneği. (BB)