"FETÖ" medya yapılanmasında yer aldıkları iddiasıyla aralarında gazeteci Murat Aksoy ve müzisyen Atilla Taş'ın aralarında yer aldığı 18'i tutuklu 28 medya çalışanının “örgüt üyeliği” ve “darbe teşebbüsü” suçlamasıyla yargılandığı davada esas hakkında savunmalar tamamlandı.
TIKLAYIN - 28 Gazetecinin Yargılandığı Davada Son İki Savunma
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasının öğleden sonraki kısmında eski Zaman muhabiri Yakup Çetin ile Aktif Haber Genel Yayın Yönetmeni Yetkin Yıldız da esas hakkında savunma yaptı.
İki savunmanın ardından mahkeme sanıklara son sözlerini sordu.
Yakup Çetin: Devlet denetiminde olan bir gazetede çalıştım
Yakup Çetin şunları söyledi:
"Meslek amaçlı kullandığım hatta yaptığım görüşmeler terör örgütü üyeliği delili gibi gösterilmeye çalışılıyor. Ben mesaim gereği Zaman'daydım ve bu suçlamaya konu olamaz.
"Mütalaada hakkımda iki suçlama var, biri Zaman'da çalışmış olmam diğer sosyal medya paylaşımları. Ben Zaman'da muhabir olarak 5 yıl çalıştım, sigortam SGK üzerinden yatırıldı, gazetenin her nüshası Savcılığın kontrolünden geçiyordu. Ben devlet denetiminde bir yerde çalıştığımı sanıyordum, bir gün terör örgütü üyeliği ile yargılanacağımı bilemezdim, yoksa çalışmazdım.
"25-30 gün çalıştığım Yeni Hayat gazetesinde de 15 Temmuz günü istifa ettim, 16 Temmuz'da çıkışım yapıldı.
"İddianamede Zaman’a kayyum atandığı gün attığım 6 tweet var. O zaman işsiz kalacağımı düşünmüştüm. Şimdi bakınca önemsiz geliyor. Ben cımbızlanıp önünüze bırakılan 12 tweetin dışında da hesabımda hayatın her alanından paylaşımlar bulundum. Herkesin kullandığı gibi kullandım sosyal medyayı yani örgütsel ilişki içinde değil.
"Başkası için örgüt üyeliği suçu oluşturmayan bir olgunun eşitlik ilkesi açısından benim için de suç oluşturmamalı. Bir gazetede çalışmak sonucunda başıma gelen bu olay nedeniyle artık hayattan tek beklentim küçük bir şehirde ailemle birlikte yaşamak."
Yakup Çetin’in avukatı Şeyhmus Tekik de "Konumu itibariyle Yakup Çetin’in algı yaratacak bir pozisyonu yok. Zaman gazetesinin başka adliye muhabirleri de var ama hiçbiri burada yargılanmıyor. Zaman gazetesinin tüm algı yönetimi adeta Yakup Çetin’e yıkıldı. Oysa en alt seviyede çalışan bir muhabirdi. Yakup Çetin habercilik yapmak isteyen bir gençti, örgütle ilgili tek bir haberi yok" dedi.
Yetkin Yıldız: Tahliyemin ardından aleyhime tek bir delil getirilmedi
Yetkin Yıldız da esas hakkında savunmasında şunları söyledi:
"Ben sadece işimin ekmeğinin ailemin rızkının peşinde oldum. Bu dosyada 1 yıldan beri tutuksuz yargılanıyorum ve benim yeniden tutuklanmamı ve cezalandırılmamı gerektirecek hiçbir delil yer almadı. Benim ilk tahliyeme karar veren heyet açığa alınmıştı, bugün onlar da görevlerine geri döndü.
"Tahliye edilmemin ardından dosyaya aleyhimde hiçbir delil girmemişken tutuklanmam ve örgüt üyeliği suçlamasıyla cezalandırılmam isteniyor.
"Fuat Avni’nin iddialarını Taha Akyol, Ahmet Hakan gibi yazarlar köşelerine taşıdı. O insanlar niye burada değil diye sormuyorum. Ben niye algı yaratma iddiasıyla burada yargılanıyorum, onu sorguluyorum. Devletin izniyle, devletin kanunlarıyla hizmet veren bir şirkette çalışmak nasıl örgüt suçu olur?"
Yıldız’ın avukatı Atıl Uğur da “Eğer örgüte adanmışlık olsaydı savcılık makamı deliller bulurdu. Aktif Haber sitesi için “örgüte aidiyeti tartışılmaz olan” deniyor. Mahkeme kararı vardı da biz mi bilmiyorduk? Müvekkillim ana akım medya kurumlarına yaptığı başvurularda işe alınsaydı bugün burada olmayacaktı. Yıldız gibi özgürce kendi ülkelerinde çalışmak isteyen insanların umudunun kırılmaması için adalete uygun bir kararın çıkacağına inanıyoruz” dedi.
Son sözler
Esas hakkında savunmaların bitmesinin ardından son sözler alındı. Son sözler şu şekilde:
Abdullah Kılıç: Pişmanlıklarımı da açık açık belirttim. İç hesaplaşmamı yaptım. Bütün bunları en adil kararları vermeniz için yaptım. Buna da inanıyorum. Adnan Menderes, Yassıada'daki son sözünde “Bir milletin sığınabileceği en güvenli liman hakimlerin pak vicdanıdır” demişti. Kendimi sizlerin o pak vicdanınıza emanet ediyorum.
Atilla Taş: Dünyanın en kısa fıkrasıyla başlıyorum. Terör örgütü üyeliği ile yargılanıyorum. Şöhret bana kazandırdığı paradan çok bela ve kötü şans getirdi. Suçsuzum terör örgütüne yardım etmedim, üye olmadım beraatimi istiyorum.
Bayram Kaya: 10 yıldır gazetecilik yapıyorum. Gözaltına alınana kadar arı basın kartım vardı. Görev yaptığım süre boyunca Başbakan ve Bakanlarla onlarca ülkeye yolculuk yaptım. Makamlarında ağırlandım. Gazetecilik haricinde bir gayretim olmamıştır. Vereceğiniz karara saygı gösteriyorum. 8 yıl yöneticiliğimi yapanlara tanına ayrıcalıktan ben de yararlanmak istiyorum.
Cemal Azmi Kalyoncu: 46 yıllık ömrümde örgüt üyeliği ile ilgim olmadı. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum.
Cihan Acar: Ben hayatımı bir başkasının istekleri ile yaşamadık. Karşınızdayım. Vereceğiniz karara saygı duyuyorum. Tek istediğim şey özgürlük. Beraatimi istiyorum.
Cuma Ulus: Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi üyesiyim. Ben sadece gazeteciyim. Yargılanmaktan hiç kaçmadım. Takdir sizin. Vereceğiniz karara saygılıyım.
Gökçe Fırat Çulhaoğlu: Hayatta bir insan için korunması gereken en önemli şey onuru ve masumiyetidir. Masumiyet denince akla ilk gelen bebektir. 42 yaşında hapse girdim. Bebek masumiyetiyle buradan çıkmak istiyorum. Bugün doğum günüm. Beni doğduğum gün gibi annemin kucağına yollamanızı istiyorum.
Hanım Büşra Erdal: 31 Mart'a ışınlanmak istiyorum. Savcının da itiraz etmemesini diliyorum. Zaman'da ya da başka gazetede çalışabilirdim, solcu da olabilirim, düşüncelerimi hukuki yollarla ifade ettim. O insanların haklı olduğunu düşünmüştüm. Ama sonra 15 Temmuz oldu ve o suç bize yansımış. Ben bir bedel ödedim. 31 Mart 2017'ideki tahliyemizi bize borçlusunuz. Borcumu talep ediyorum. Bulunduğum en yanlış koltuk burası. Umarım biter ve aileme kavuşurum.
Murat Aksoy: Ben gazeteciyim. Muhalifliğim ve eleştirelliğim sadece siyasi iktidarın doğruları ve yanlışlığı ile ilgilidir. Bunun için cezalandırılacaksam bir şey demiyorum. Son sözüm Fenerbahçe.
Oğuz Usluer: 20 yıllık gazeteciyim. Terör örgütü üyesi olmadığım gibi terörle mücadele için sayısız haber yaptım. Darbelerin karşısında oldum. Hiçbir suç işlemedim. Tüm gazetecilerin serbest kalmasını istiyorum.
Ufuk Şanlı: 37 yaşına işsiz, 38 yaşında terörist oldum. Adaletten kaçmadım. Kendimle ilgili gerçeklerle yüzleştim. Vicdanınıza sığınıyorum. Türk yargısına güveniyorum. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum.
Yakup Çetin: İnsanım, 20 ayda beni en çok üzen sayı muamelesi görmekti. Ben sizin artık buna son vermenizi istiyorum. Sizden ricam hayatımı yere çarpıp kırmamanız.
Son sözlerin ardından mahkeme saat 17.30'da kararını açıklamak üzere davaya ara verdi.
Yargılananlar
Yargılananlar Millet, Cihan Haber Ajansı, Zaman, Meydan, Yeni Hayat, Bugün gazeteleri, Rotahaber ve Samanyolu Haber siteleri çalışanları, sahipleri ve yazarlarından oluşuyor.
Davada Said Sefa ve Bülent Ceyhan hakkında yakalama kararı bulunuyor. Murat Aksoy, Atilla Taş, Cihan Acar, Bünyamin Köseli, Davut Aydın, İbrahim Balta, Ali Akkuş ve Muhterem Tanık tutuksuz olarak, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Habip Güler, Hanım Büşra Erdal, Ufuk Şanlı, Cuma Ulus, Mutlu Çölgeçen, Ahmet Memiş, Ünal Tanık, Muhammet Sait Kuloğlu, Yetkin Yıldız, Yakup Çetin, Seyid Kılıç, Mustafa Erkan Acar, Hüseyin Aydın, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu tutuklu olarak yargılanıyor.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ve duruşma savcısıMahkeme Başkanı: Taner Akıncı Üyeler: Avni Kavi ve Özlem Atuk Çıldır Savcı: Aydın Boztaş |
Ne olmuştu?
30 Ağustos’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Fethullah Gülen cemaatine yönelik soruşturma kapsamında aralarında gazeteciler ve akademisyenlerin bulunduğu 35 kişi hakkında gözaltı kararı vermiş, 27'si tutuklanmıştı. Farklı zamanlarda tutuklanan gazeteci ve yazarlar 8 ay davanın başlamasını bekledi.
AA, gözaltı kararını "FETÖ'nün medya yapılanmasına operasyon” başlığıyla duyurmuştu.
Davanın 31 Mart'ta görülen duruşmasında Atilla Taş ve Murat Aksoy'un da aralarında bulunduğu 21 kişi tahliye edilmiş, duruşma savcısı 8'inin tahliyesine itiraz etmişti.
Duruşma savcısının itirazını aynı gün işleme koyan 26. Ağır Ceza Mahkemesi talebi kabul ederek Hanım Büşra Erdal, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, Halil İbrahim Balta ve Muhammet Said Kuloğlu hakkında yeniden yakalama kararı çıkarmıştı ve söz konusu sekiz kişi tahliye olamadan cezaevinde kalmıştı.
Savcının tahliye talebinde bulunduğu ve mahkemenin de tahliye ettiği aralarında Atilla Taş ve Murat Aksoy'un da bulunduğu 13 kişi hakkında ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aynı gün darbe soruşturması kapsamında gözaltı kararı vermiş, bu kişiler de cezaevinden çıktıktan sonra gözaltına alınarak emniyet müdürlüğüne götürülmüştü. Burada sorgulanan şüpheliler çıkarıldıkları sulh ceza hakimliği tarafından tutuklanarak yeniden cezaevine gönderilmişti.
21 kişi hakkında tahliye kararı veren 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, hakimler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim 3 Nisan 2017'de açığa alınmıştı.
Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, 13 kişi hakkında 7 Haziran'da "darbe teşebbüsü" iddiasıyla ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle iddianame hazırlamıştı.
13 gazeteci için İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmış, daha sonra dava 29 kişilik dosyayla birleştirilmişti. 22 Şubat 2018'deki duruşmada Emre Soncan'ın dosyası ayrılmış, sanık sayısı 28'e düşmüştü. (EA)