Gezici Festival Yönetmeni Başak Emre ve Festival Sanat Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, "En yakınımızdaki insanlar bile bizim deli olduğumuzu düşündü" diyorlar, geride bıraktıkları 25 yılı anlatırken.
Bu 25 yılda İzmir, Çanakkale, Bursa, Kars, Artvin, Ordu, Ankara, Kastamonu, Sinop'un da dahil olduğu 24 şehir, 5 ülkeye götürdükleri festivale geçen yıl zorunlu bir ara verdiler.
'Çevrimiçi festival' gibi kavramlara inanmadıklarını bu nednele bu aranın olduğunu söyleseler de boş durmadıklarının altını çiziyorlar.
Bu süreçte ülkede, dünyada pek çok şeyin değiştiğini söyleyen Emre ve Boyacıoğlu, "Birçok konuda geriye gittiğimizi söylemek de mümkün. Sanıyoruz aynı kalan tek şey bizim tutkumuz ve inadımız" diye ekliyorlar.
Ankara Sinema Derneği'nin düzenlediği Gezici Festival, 2 Aralık'a kadar Ankara'da, 3-5 Aralık'ta Sinop'ta ve 6-8 Aralık'ta Kastamonu'da perdelerini açıyor.
"En büyük desteği Tuncel Kurtiz'den aldık"
Festival 26. yılına girdi. Geçen 25 yılın kısa bir değerlendirmesini yapmanızı istesek... Neler değişti festival, sizin ve festivalin merkezi olan Ankara için?
Gezici Festival 1995 yılında başladı. Çeyrak asır çok uzun bir süre. O zamanın koşulları da çok farklıydı. Cep telefonu yeni yeni hayatımıza giriyordu.
İnternet vardı ancak yaygın bir şekilde kullanılmıyordu. Dijital sinema diye bir kavram mevcut değildi. Filmler VHS kasetlerden izleniyor, 16 ya da 35 mm'lik kopyalardan gösteriliyordu.
Bir minibüs dolusu filmle seyahat ediyorduk. İstanbul'dan 35mm gösterici getirdiğimiz kentler vardı. Ve biz kent kent gezen ve gösterimlerini gerçekleştiren bir festival düzenlemeye karar verdik.
En yakınımızdaki insanlar bile bizim deli olduğumuzu düşündü. 'En fazla iki yıl dayanırsınız' sözünü çok duyduk.
En büyük desteği Tuncel Kurtiz'den aldığımızı söylememiz gerek. O böyle delice düşünce ve eylemleri çok severdi.
'İyi ki Ankara Film Festivali'nden ayrılmışsınız, ayrılmasaydınız Gezici Festival olmazdı' sözünü sık sık tekrarlardı.
Aradan geçen 26 yıl içinde ülkemiz de, dünya da çok değişti. Birçok konuda geriye gittiğimizi söylemek de mümkün. Sanıyoruz aynı kalan tek şey bizim tutkumuz ve inadımız. Sevdiğimiz bir işi yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz.
"'Çevrimiçi festival' gibi kavramlara inanmıyoruz"
Geçen yıl zorunlu bir ara verilmişti. Pandemi ve festivalsiz geçen bir yıl bir festival yönetmeni olarak sizin ve ekibiniz için nasıl geçti?
'Online festival, çevrimiçi festival' gibi kavramlara inanmıyoruz. Bu nedenle geçen yıl Gezici Festival'e ara verdik. Ancak boş durduğumuz da söylenemez.
Bildiğiniz gibi aynı zamanda Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde de görevliyiz. 2020'de açık hava sinemaları kurarak belki de yılın tek fiziki festivalini Antalya'da gerçekleştirdik. Çok da iyi oldu. Ayrıca 'Gezici Festivalin 25 Yılı' adlı bir belgesel üzerinde çalışmaya başladık.
Tuncel Kurtiz'in sürgün yılları filmleri
Festival takipçilerinin merakla beklediği bir bölüm var: Tuncel Kurtiz'in Sürgün Yılları. Bu filmler nasıl gün yüzüne çıktı? Gösterilecek filmlerden söz eder misiniz?
Tuncel Kurtiz yurtdışında yaşadığı 1971 - 1993 yılları arasında birçok filmde oynamış, oyunlar sahneye koymuş, yönetmenlik yapmış ve büyük başarı kazanmış bir sanatçı.
İsrail yapımı 'Kuzunun Gülümseyişi' adlı filmde canlandırdığı "Arap" karakteri ile 1986 yılında Berlin Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazandığını birçok kişi bilmez.
O yıllardan kalan filmlerin çoğu Türkiye'de hiç gösterim şansı bulamamıştı. Biz daha önceki yıllarda yönetmenliğini üstlendiği 'Gül Hasan' ve 'E-5 Karayolu' adlı filmleri Gezici Festival'de göstermiştik.
Tuncel Kurtiz ve eşi Menend Kurtiz yıllardır "Saç" filmini bulmamızı istiyorlardı. İsveç'te yaşayan festival danışmanımız Ahmet Gürata yoğun araştırmalar sonucu bu iki filme ulaştı.
Ahmet Gürata'nın İsveçli sinemasever bir arkadaşının verdiği, filmin özgün adının aslında "Starkt, friskt och säljbart hår" (Satılık, gür ve sağlıklı saçlar) olduğu bilgisi sayesinde filme ulaştık.
Tuncel Kurtiz'in Sürgün Yılları başlıklı bölümümüzde yer alan ikinci film, Barbro Karabuda'nın Yaşar Kemal'in aynı adlı hikâyesinden sinemaya uyarladığı 1973 yapımı "Bebek."
Bu filmin hakları Barbro Karabuda'ya ait ve Karabuda hayatta olmadığı için İsveç Televizyonu ile birçok yazışma yapmak, birçok kişiye ulaşmak zorunda kaldık.
"Sanki biz filmleri değil de filmler bizi seçti"
Kısa İyidir festivalin öne çıkan bölümlerinden. Pandemi şartları kısa film üretimine nasıl yansıdı? Seçkiyi hazırlarken hangi filmler ön plana çıktı?
Pandemi nedeniyle tüm dünyada film üretiminde büyük sıkıntılar oluştu. Bu arada 'Pandemi Filmleri' olarak adlandırabileceğimiz, hastalığın hayatımızı nasıl etkilediğini anlatan filmler de yapıldı.
Festivale başvuran filmlerden özel bir seçki hazırladık. Belgeselden kurmacaya, canlandırmadan deneysele, farklı türlerde kısa filmleri izleyicilerimizin beğenisine sunacağız.
Bu yılın seçkisinden söz eder misiniz? Nasıl seçtiniz filmleri, neler ön plana çıktı?
Son yıllarda Türkiye yapımı filmler izleyicilerin daha çok ilgisini çekiyor. Bu yıl programımızda hepsi 2021 yapımı sekiz uzun metrajlı film yer alıyor.
Dünya Sineması Bölümü'nde ise tamamı dünyadaki önemli festivallerde gösterilmiş ve ödüller almış filmler izleyicilerle ilk kez Gezici Festival'de buluşacak.
Dünya Sineması bölümünde tekrar tekrar izlemek istediğimiz, o yıl içinde en çok sevdiğimiz filmleri gösteriyoruz.
Çok ilginç bir şekilde hem yerli hem de yabancı filmlerin çoğunda, işsizlik, göç, adaletsizlik, şiddet gibi dünyadaki güncel sorunlar işleniyor, kapitalizmin ve liberalizmin kötü etkileri eleştiriliyor. Sanki biz filmleri değil de filmler bizi seçti diye düşünüyoruz.
Kastamonu ve Sinop sellerle birlikte zor bir yıl geçirdi. Geçen yıllardan bildiğiniz şehirler olsa da bu iki şehirde festivale bu yıl nasıl hazırlandınız?
Sinop ve Kastamonu yıllardır konuk olduğumuz ve çok sevdiğimiz iki kent. Bize göre aslında herhangi bir neden olmaksızın da gidilmesi ve görülmesi gereken yerler.
Ve hem Sinop'ta, hem de Kastamonu'da çok yakın dostlarımız var. Sinop Belediyesi ve Kastamonu Üniversitesi oldukça misafirperver. Programdaki filmlerin yönetmen ve oyuncuları ile birlikte Sinop ve Kastamonu'ya konuk olacağımız için çok mutluyuz.
(AÖ)