Koruma çemberine yaklaşıp çevik kuvvet polisine soruyoruz:
"Törene halkın katılması yasak mı?"
"Yasak!"
Bugün 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı... Ancak bu bayram , ulusun sivil bireylerine kapalı . Onlar, koruma çemberi dışında tutuluyor.
Anıtın yakın çevresindeki koruma çemberi içinde ise askerler, polisler, devlet erkanı ve sembolik öğrenci kitlesi var.
Tören başlayınca göreceğiz ki, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, sadece ulusun değil, çocukların da "uzağında" kutlanacak.
Devlet var, halk yok
Törenin resmi başlama saati 09.00 olarak ilan edilmiş. Ama İstanbul Valisi törene saat 10.00'da gelebiliyor. Gecikme nedeni, Swiss Otel'i işgal eden Çeçen eylemcilere "resmi bir ziyaret" yapmış olması...
Vali Beyin alana gelişiyle birlikte kulak paralayıcı bir kadın sesi programı anons ediyor. Buna göre, önce anıta çelenkler konulacak...
Birinci sırada İstanbul Valiliği çelengi polisler tarafından uygun adım yürüyüşle anıta konuluyor. İkinci sırada Türk Silahlı Kuvvetleri çelengi var. Üçüncü sırada -nihayet bir seçilmiş- İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ve çelengi geliyor. Belediye zabıtası da uygun adım yürüyüşle çelengi Atatürk'ün Anıtı'na takdim ediyorlar.
Şimdi sırada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çelengi var. Onu Devlet Güvenlik Mahkemesi çelengi takip ediyor. Hemen arkasından da İstanbul Bölge İdare Mahkemesi çelengi davet ediliyor.
Enönde güvenlik , onun arkasında yargı ...
Devlet katından bakılınca halk objektif olarak "zanlı" pozisyonunda ya, olası bir suç işleme durumunda önce "zanlı ulusu" yakalayacak olanlar, arkasında da yargılayıp içeri atacak olanlar konuşlanıyor.
Çocuklara da kapalı
Yargının çelenklerinin yerleştirilmesi bitip "İstanbul Barosu" anonsunu duyunca anlıyoruz ki, sıra sivil kuruluşlara geliyor. Ama onlara devlet katındaki önemleri kadar yer tahsis ediliyor. Hanım sunucunun da sesi eskisi kadar "canlı" ve "heyecanlı" değil. Monoton bir tonlamayla okumaya başlıyor:
"İstanbul Barosu, Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Anavatan Partisi, Fazilet Partisi, Doğru Yol Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi...
İstanbul Valisi Erol Çakır , Anıt Defterini imzalıyor. Yazdıklarını da törene katılanlarla paylaşmak istediğini söyleyerek yüksek sesle okuyor.
Bu doğrudan Atatürk'e hitaben yapılan bir konuşma. Vali, Atatürk Anıtı'na "Atatürk İlke ve Devrimleri"ni anlatıyor.
Bir anons daha yapılıyor. Tören bitiyor.
Hani 23 Nisan Çocuk Bayramıydı?
Çocuklar, halk gibi tören alanının dışına itilmemişlerdi. Taksim İlköğretim Okulu ile Namık Kemal İlköğretim Okulu'ndan ikişer sınıf törene kabul edilme bahtiyarlığına erişmişlerdi.
Ama hepsi bu kadardı.
Çocuklar Atatürk Anıtı'nın tam arkasındaki yerlerinde özenle tutuldular. Onlara hiç söz hakkı tanınmadı. Yaklaşıp soruyoruz çocuklara:
"Ne hissediyorsunuz?"
"Hiçbir şey hissetmiyorum!"
Zaten istenen de bu değil mi? 23 Nisan'a ilişkin bütün hissedilecek şeyler devlet tarafından"resmi olarak" hissettiriliyor .
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın İstanbul'daki ilk töreni "halkın" ve "çocukların" dışında kutlanarak, görev tamamlanmış oluyor. (NU)