İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde, maratonun neredeyse sonuna gelindi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı Ekrem İmamoğlu ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) adayı Binali Yıldırım, hem İstanbul’da hem de İstanbul dışındaki kentlerde hummalı bir çalışmanın içinde.
İstanbul İl Seçim Kurulu’nun verilerine göre, 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde İstanbul’da 10 milyon 560 bin 963 seçmenin yer aldığı İstanbul'da 8 milyon 866 bin 563 seçmen oy kullandı. Bu oylardan 8 milyon 547 bin 5'i geçerli sayılırken, 319 bin 558 oy ise geçersiz kabul edildi.
CHP'nin adayı İmamoğlu 4 milyon 171 bin 118, AKP adayı Yıldırım 4 milyon 149 bin 656 oy aldı.
İmamoğlu’nun 31 Mart seçimlerini önde bitirmesinin bir nedeni olarak da HDP’li seçmenin tercihlerini CHP’den yana kullanması olarak görülüyor.
Özellikle, seçimlere sayılı günler kala HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Edirne Cezaevi’nden “Gerekirse bağrınıza taş basın, ama mutlaka sandığa gidip 'Faşizme hayır' anlamına gelecek oyunuzu kullanın. Seçim sonuçları, demokrasi ve barışın gelişmesine fırsat sunabilir” çağrısına, Kürt seçmenin CHP’ye oy vererek karşılık verdiği ifade ediliyor.
Peki, bu seçimlerde de benzer bir durum yaşanır mı? Kürt seçmen tercihini kimden yana kullanır?
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi'nden Yüksel Genç, Yıldırım’ın Kürt seçmeni mobilize edemediği görüşünde.
İmamoğlu’nun ise söylemlerinin Kürt seçmeni üzerinde etkili olduğunu söyleyen Genç, İmamoğlu’nu CHP’nin genel profilinden ayrıştırıyor, daha kapsayıcı buluyor.
Genç'le "23 Haziran'da Kürtler kime oy verecek?" sorusuna yanıt aradık.
31 Mart seçimlerinden bu seçime, sizce, Kürt seçmenin tercihinde büyük bir değişim olacak mı?
Hayır, büyük değişimler beklemiyoruz. Ancak küçük oynamaları mümkün görüyoruz. Özellikle 31 Mart’ta oy kullanmayan ya da değişik nedenlerle geçersiz oy kullanan bir kısım seçmenin de 23 Haziran’da tercih ettiği adaya oy vermesini bekliyoruz.
31 Mart'ta özellikle HDP’ye oy veren Kürt seçmenin ana motivasyonunu “AKP-MHP ittifakına kaybettirmek” fikri oluşturuyordu. Bu motivasyon, yerel seçimler boyunca oldukça canlı da tutuldu, başarılı da oldu. 23 Haziran seçimlerinde de bu fikriyatın hâlâ canlı olduğunu, Kürt seçmeni motive ettiğini belirtmek gerekiyor.
“Kürt seçmen bu kez bağrına taş basmadan CHP’ye oy verebilir”
İstanbul seçiminin iptali, Kürt seçmeni ne yönde etkiledi?
Az önce söz ettiğim, Kürt seçmenin ana motivasyonu “AKP-MHP ittifakına kaybettirmek” fikrine yeni bir durum daha eklendi. Yani, HDP’li Kürt seçmen için bir motivasyon alanı daha kuruldu; o da seçimin iptalinin ve İmamoğlu’nun mazbatasının haksız yere alınmış olduğu inancı.
Oldukça güçlü yer edinen bu inanç; 31 Mart'ta kerhen, benimsedikleri stratejinin zorunluluğu içinde CHP’ye oy veren, klasik deyimle “Bağrına taş basarak” oy veren HDP’li seçmeni; bu defa “taş basmaya” gerek duymadan, ortaya çıkan mağduriyet ve haksızlığı giderme sorumluluğuyla öncekine oranla daha gönüllü bir yönelimle oy vermeye götürecek gibi görünüyor.
Başka bir deyimle, Mart seçimlerinde CHP’ye değil, Cumhur İttifakına kaybettirme arzusuna oy veren Kürt seçmen, bu defa yine CHP’ye değil ama “AKP-MHP ittifakına kaybettirme” arzusu yanında; “Haksızlığa uğramış İmamoğlu’na ve gasp edilmiş iradeye sahip çıkmak” adına oy motivasyonunu güçlendirmiş görünüyor.
31 Mart'ta HDP’li her beş seçmenden dördü İmamoğlu’na oy vermişti. Bu seçimde bu aranda kısmî artışlar muhtemel görünüyor. Ancak yine de küçük bir grup HDP seçmeninin CHP’ye kanalize olmayacağını varsayıyoruz. Bunu da olağan görmek gerek, çünkü, en uyumlu ittifaklarda bile hiçbir parti seçmeni silme sandığa ittifak lehine taşınmaz. Millet ittifakını oluşturan partilerin seçmen tabanlarındaki yüzde 10-20 bandındaki oynama buna örnektir.
“İmamoğlu’nun söylemleri Kürt seçmenini olumlu etkiliyor”
İmamoğlu’nun söylemleri Kürt seçmeni üzerinde etkili mi?
İmamoğlu’nun anadil vurguları, Kürtlerin ismini anarak yaptığı eşitlik çağrıları elbette Kürt seçmen üzerinde pozitif bir etki yaratıyor.
Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadıkları inkâr ve asimilasyon politikalarının siyasi sorumlusu olarak gördükleri, ulusalcı ve ötekileştirici buldukları CHP’nin genel profilinden onu ayrıştırıyorlar. Daha kapsayıcı buluyorlar. Bu durum İmamoğlu’na oy vermelerini nispeten kolaylaştırıyor.
“Yıldırım Kürt oylarını mobilize edemedi”
Kürt seçmen, AKP’nin İBB Başkan adayı Binali Yıldırım’ı nasıl görüyor?
Yıldırım, Kürt seçmen nezdinde etkili bir aktör değil, aslına bakarsanız hiçbir zaman da olmadı. O yüzden AKP’ye giden veya kaçan Kürt oylarının Yıldırım ile çok ilgisi yok. AKP’ye oy veren seçmen üzerinde de AKP’den kaçan seçmen üzerinde de etkili olan figür Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’nin pratik politikalarıdır.
İlk başta “Kürtlerin belleğinde olumsuz bir imajı yok, Kürtler oy verir” demişlerdi. İyi de olumlu bir imajı da yoktu, etkisiz bir algılanışı vardı ve üstelik karşı durdukları politikaların siyasi sorumluluğuna sahip bir isim de. Bu yüzden Yıldırım’ın varlığı Kürt seçmeni AKP’ye mobilize edecek güçte olamadı.
“Kürdistan söylemi inandırıcı ve ciddi bulunmadı”
Peki, Yıldırım'ın Diyarbakır’daki “Kürdistan” söyleminin hiç mi etkisi olmaz?
Öte yandan onca yaşanandan sonra, 23 Haziran öncesi Diyarbakır’a gelip, Kürtlükten, Kürdistan’dan, anadilden bahsetmesi burada seçime dönük bir çaba olarak algılandı. Doğrusu ne inandırıcı, ne de ciddi bulundu.
AKP’nin İstanbul seçimlerini alabilmek için kendisinden kaçan Kürt oylarını yeniden mobilize etmeye ihtiyacı olduğu, İmamoğlu’na kerhen giden Kürt oylarının ise bir şekilde tarafsızlaşmasını sağlamaya çalıştığı fikriyatı hâkim buralarda.
“Kürtler ikna olmayınca, AKP-MHP yeniden milliyetçiliği mobilize etmeye girişti”
Gerek PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kısmen hafiflemesi, buna bağlı olarak açlık grevlerinin bitmesi, gerek 'Kürt', 'Kürdistan' kavramlarını iktidarın daha çok kullanması Kürt seçmenini etkiledi mi?
Bizim görebildiğimiz kadarıyla pek etkilemedi. Özellikle muhafazakâr Kürt seçmen üzerinde olası bir etki hesaplandı. Seçmenin rahatsız olduğu çatışmacı, ötekileştirici dilden kısmî uzaklaşmalarla durumu güçlendirmeye çalıştılar. Ancak bu taktikler etkili olmadı.
Ekstra Kürt oylar şimdilik Yıldırıma kaymış görünmüyor. Bunu AKP-MHP de görmüş olmalı ki milliyetçiliği yeniden mobilize etmeye yarayabilecek bir pençe harekâtına giriştiler. Bahçeli’nin sözünü ettiği “mitil*”in İstanbul’a atıldığını duyurdular.
Kürt seçmen nezdinde AKP’nin bu süreçte pozitif gibi algılanabilecek söylem ve eylemleri parçalı, güven vermekten ve inandırıcılıktan uzak, bir çözüm stratejisinden yoksun.
Biliyorsunuz, Yıldırım ile İmamoğlu arasındaki fark binde 2,5 gibi oldukça küçük bir fark. AKP uygulayacağı sandık stratejisiyle bu farkı giderilebilmeyi planlıyor gibi görünüyor.
Ancak bununla birlikte işi şansa bırakmamak için kendisine daha önce oy veren, ancak mart ayında oy vermeyen yaklaşık yüzde 4’lük seçmeni yeniden sandık başına getirmeye çalışıyor. CHP’ye oy vermiş Kürt seçmenin hiç değilse bir kısmını sandıktan uzaklaştırmayı hedefliyor. Yürüttüğü seçim stratejisi buna yönelik.
Ancak İstanbul seçimlerinin iptal edilme biçimi, İmamoğlu’ndan mazbatanın alınma şekli hem bir kısım AKP seçmenini rahatsız etmiş görünüyor, hem de İmamoğlu’na kerhen oy veren veren Kürt seçmeni belli boyutlarıyla “gönüllüleştirmiş” görünüyor. Bununla birlikte seçim sonuçlarında dramatik düşüşler ve yükselişler beklemiyoruz.
İstanbul dışında yaşayan Kürtler İstanbul seçimlerini nasıl değerlendiriyor?
İstanbul dışında yaşayan Kürtler, 31 Mart’ta da İstanbul seçimlerine ilgi gösteriyordu, şimdi de ilgi gösteriyorlar. 31 Mart’ta da İstanbul’da yaşayan yakınlarını sandığa teşvik ediyorlardı, şimdi de aynı pozisyondalar.
Özellikle HDP seçmeni Kürtler, İstanbul’u uyguladıkları seçim stratejisinin, AKP-MHP ittifakına kaybettirme stratejisinin, en anlamlı mekânı olarak görüyorlar. Her iki taraf da bunun farkında olduğu için zaten Bölge gezileri, Kürtlüğe ilişkin söylemler geliştiriyorlar.
“HDP’nin sahaya inmesi olumlu etkiler”
HDP’nin eş başkanları ve milletvekilleriyle birlikte İstanbul’da seçim çalışması yürütmesi seçim sonuçlarını nasıl etkiler?
HDP seçmeni oldukça net bir seçmen. Yine de HDP’nin sahaya inmesi olumlu etkiler, Kürt oylarının İmamoğlu’nda konsolide olmasına ciddi katkısı olur.
Özellikle 31 Mart’ta CHP’ye dönük reddini aşamayan ve sandığa gitmeyen bir kısım HDP seçmeninin bu defa sandığa gitmesini teşvik eder.
Ayrıca aday göstermediği için 23 Haziran İstanbul seçimlerini kendi seçimi olarak görmeyen seçmeni motive eder.
“Seçmenini sandığa götüremeyen aday kaybeder”
31 Mart seçimlerinde oy kullanmayan 200 bine yakın Kürt olduğu söyleniyor. Sizce, söz konusu bu seçmenler, bu seçimde sandığa gider mi?
Az önce de dediğim gibi HDP seçmeni 31 Mart’ta kullandığı oyun altına çok düşmeyeceği gibi kısmî yükselişler de gösterebilir. Bu oranın kısmen artacağını tahmin etmekle birlikte yüzde 10 dolaylarında bir HDP seçmeninin hâlâ sandığa gitmeme olasılığı mevcut.
Burada esas soru belki de CHP ve İYİ Parti seçmeni olup 31 Mart’ta sandığa gitmemiş veya bir şekilde geçersiz oy kullanmış seçmenin sandığa motive edilip edilemeyeceğidir.
Yaz koşullarında yapılan seçimlerde genellikle katılım oranlarında düşmeler olur. Hangi parti seçmenini sandığa götüremese o kaybeder. Ayrıca hangi parti sandık sürecini iyi yönetirse o kazanır.
“23 Haziran’da AKP’den CHP’ye oy geçişi olacağını tahmin ediyoruz”
Kürt seçmen arasında daha önce AKP’ye oy verip de 31 Mart’ta CHP’yi tercih eden var mıdır sizce?
Daha önce AKP’ye oy verip 31 Mart’ta CHP’ye oy veren seçmen kuşkusuz oldu. Ancak bu oran 1-2 puanı aşmayan bir oran. Zira AKP seçmeni sandığa gitmemeyi ya da boş/geçersiz oy vermeyi daha fazla tercih etmiş görünüyor. Ancak 23 Haziran’da AKP’den CHP’ye biraz daha fazla oy geçişi olacağını tahmin ediyoruz. (EMK)
* MHP lideri Bahçeli'nin kullandığı "mitili atmak" ifadesi TDK'ya göre, "Bir yere yapışıp kalmak, kurulmak, kalkmamak" anlamına geliyor.
**Haberin içindeki Yüksel Genç'in fotoğrafı, Evrensel.