2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Peki bütçe, kadınlar açısından ne anlama geliyor?
2026 Merkezi Yönetim Bütçesi, kadınlar açısından toplumsal cinsiyet eşitliğini önceleyen bütüncül bir politika çerçevesi sunmuyor.
Bütçe gerekçesinde kadınlara yönelik harcamalar dağınık, büyük ölçüde aile, sosyal yardım ve bakım ekseninde ele alınıyor; kadınlar hak öznesi olarak değil, ağırlıkla yardım alıcısı konumunda tanımlanıyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na kadınlara yönelik destekler, aile politikaları ve sosyal hizmetler dâhil olmak üzere yaklaşık 531 milyar TL bütçe ayrıldı. Bakanlık bütçesi içinde kadınlara yönelik programlar yer alsa da, bu harcamalar çoğunlukla sosyal yardımlar ve bakım hizmetleri üzerinden şekilleniyor.
Kadınlara doğrudan temas eden bütçe kalemleri büyük ölçüde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, sosyal yardımlar, bakım hizmetleri ve engelli, yaşlı ve çocuk odaklı transferler üzerinden ilerliyor.
Kadınları istihdamda, eğitimde, karar alma mekanizmalarında ve adalete erişimde ayrı bir politika öznesi olarak ele almıyor. Kadın, bütçede büyük ölçüde “ailenin parçası” olarak tanımlanıyor.
Adalet Bakanlığı bütçesi: Kadınlar için kör alan
Adalet Bakanlığı’nın 2026 bütçesi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesine rağmen, kesin rakam henüz kamuoyuyla paylaşılmadı. Bakanlığın 2025 bütçesi yaklaşık 270 milyar TL’nin üzerindeydi; 2026 için de benzer bir çerçeve öngörülüyor.
Ancak bütçe gerekçesinde kadına yönelik şiddetle mücadele, 6284 sayılı Kanun’un uygulanması, kadınların adalete erişimi, sığınaklar, uzmanlaşmış mahkemeler, ücretsiz hukuki destek gibi başlıklar ayrı ve izlenebilir kalemler halinde yer almıyor.
Bu durum, kadınların adalet sistemi içindeki özgül ihtiyaçlarının bütçede görünür ve denetlenebilir biçimde ele alınmadığını gösteriyor.
Cari transferlerin bütçe içindeki payı yüksek olsa da, bu harcamalar kadın yoksulluğunu hafifletmeye yönelik geçici önlemlerle sınırlı kalıyor. Kadınların ekonomik bağımsızlığını güçlendirecek, güvenceli istihdam, bakım hizmetlerinin kamusallaştırılması eşit ücret politikaları gibi yapısal dönüşümlere bütçede yer verilmiyor. Ev içi ücretsiz bakım emeği ve kadınların işgücüne katılımını sınırlayan yapısal sorunlar bütçe metninde yok sayılıyor.
Bütçe gerekçesinde sağlık, eğitim ve istihdam harcamaları cinsiyete göre ayrıştırılmış verilerle sunulmuyor.
“Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme” yine yok
Türkiye’nin taraf olduğu CEDAW ve uluslararası sözleşmeler, devletlerin bütçeleri toplumsal cinsiyet etkisini gözeterek hazırlamasını öngörüyor. Ancak 2026 bütçesinde, toplumsal cinsiyet etki analizi, izleme göstergeleri, hesap verebilirlik mekanizmaları yer almıyor.
2026 Bütçe Gerekçesi, kadınlar açısından eşitliği önceleyen değil, geleneksel roller üzerinden koruyucu–yardımcı bir yaklaşımı yeniden üreten, adalet, istihdam ve karar alma alanlarında kadınları görünmez kılan bir tablo ortaya koyuyor.
“Eşitlik perspektifi yok”
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Emel Memiş, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Gerekçesi’nin kadınlar açısından ne anlama geldiğini bianet’e değerlendirdi.
Memiş’e göre bütçe metninde “kadın” kavramına çok sayıda atıf yapılmasına rağmen, bu atıflar toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin gerektirdiği bütüncül ve dönüştürücü bir eşitlik perspektifini yansıtmıyor.
2026 Bütçe Gerekçesi’nde, kadınların işgücüne katılımına ilişkin olumlu göstergelere yer verildiğini hatırlatan Memiş, metinde şu ifadelerin kullanıldığını aktarıyor:
“Yüzde 49,1’ini kadınların oluşturduğu işgücündeki 837 bin kişilik artış, işgücüne katılım oranını yüzde 54,2 seviyesine taşımıştır. Bu doğrultuda işgücüne katılım ve istihdam oranları, serinin güncellendiği 2005 yılından bu yana en yüksek seviyelerine ulaşmıştır.” (2026 Bütçe Gerekçesi, s.43)
Bu bölümde, kadınların işgücüne katılımının istihdam ve büyüme üzerinde olumlu etkiler yarattığına dikkat çekildiğini belirten Memiş, benzer şekilde bütçenin ilerleyen sayfalarında kadın istihdamına ilişkin hedeflerin de sıralandığını söylüyor.
Bütçe gerekçesinin 60. sayfasında yer alan düzenlemeleri Memiş şöyle aktarıyor:
“İşgücüne katılımda güçlük yaşayan kesimlerin istihdamının desteklenmesi kapsamında;
kadınlar, gençler ve engelliler başta olmak üzere işgücüne katılımda güçlük yaşayan kesimlerin istihdama katılımını artırmak amacıyla aktif işgücü politikalarının kapsamı genişletilecek ve etkinliği artırılacaktır.
• Başta kadınlar, gençler ve engelliler olmak üzere işgücü piyasasına daha etkin katılımı sağlamak ve istihdamı artırmak amacıyla aktif işgücü politikaları yürütülecektir.
• Kadınların, dönüşen işgücü piyasasının gerektirdiği yeni beceri ve yetkinliklerle donatılmasını teminen mesleki eğitim ve destek programları hayata geçirilecektir.
• Kadın istihdamının artırılması amacıyla ekonomik ve erişilebilir çocuk bakım hizmetleri artırılacak, bu hizmetlerin kapsamı yaşlı ve engelli bakım hizmetleri gibi diğer bakım alanlarını da içerecek şekilde genişletilecektir.
• İşgücü Uyum Programı, ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin mesleki eğitim, yetkinlik ve becerilerini dikkate alacak ve daha fazla faydalanmalarını sağlayacak şekilde uygulanacaktır.
• Girişimlerin nitelikli personel istihdam etmeleri kolaylaştırılacak, başta kadınlara yönelik olmak üzere girişimcilik programları yaygınlaştırılacaktır.
• Engellilerin işgücüne katılımını artırmak için hedeflenmiş istihdam destek programları ve kapsayıcılığı güçlendirici politikalar uygulanacaktır.”
Ancak Memiş’e göre, bütçe gerekçesinde kadınlar ağırlıklı olarak işgücüne katılım oranları, istihdam göstergeleri ve belirli programlara ilişkin performans hedefleri üzerinden ele alınıyor. Bu göstergelerin arkasında yatan toplumsal cinsiyet temelli yapısal eşitsizlikler ise bütçe politikalarının tasarımına sistematik biçimde yansıtılmıyor.
Özellikle hızla değişen demografik yapı karşısında alarm veren bakım hizmetleri açığına dikkat çeken Memiş, bakım emeğinin ağırlıklı olarak kadınların omuzlarına yüklendiğini vurguluyor.
Bu yükün, kadınları ileri yaşlarda gelirden mahrum bıraktığını, sosyal yardımlara bağımlı hale getirdiğini ve yoksullaştırdığını belirten Memiş, bütçe gerekçesinde bu soruna yanıt veren bir adımın yine yer almadığını söylüyor.
Memiş’e göre kamusal bakım hizmetlerine yönelik yatırımlar bütçe gerekçesinde görünür değil. Kadınların işgücüne katılımını sınırlayan temel faktörler, bütçe politikalarının doğrudan konusu haline getirilmiyor.
Kadınlara ilişkin hedef ve göstergelerin büyük ölçüde “Kadının Güçlenmesi” başlıklı ayrı bir program altında toplanması ise, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bütçenin tamamına yatay olarak entegre edilmesi ilkesinden uzak bir yaklaşımı yansıtıyor. Memiş, bu programa ayrılan bütçenin merkezi bütçe içindeki payının da yok denecek düzeyde olduğunu vurguluyor.
Performans göstergelerine bakıldığında ise mevcut düşük kadın işgücüne katılım oranlarında ya da kadın işveren oranlarında kayda değer bir dönüşüm hedeflenmediğine dikkat çeken Memiş, bunun bütçenin toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini dönüştürmekten ziyade sınırlı ve parçalı bir politika çerçevesi sunduğunu gösterdiğini ifade ediyor.
Sonuç olarak Memiş, 2026 Bütçe Gerekçesi’nin kadınlara yapılan sayısal referanslara rağmen, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin temel unsurlarını içermediğini söylüyor.
Cinsiyet temelli etki analizlerinin yapılmadığını, harcama önceliklerinin bu perspektifle yeniden yapılandırılmadığını ve bakım ekonomisini merkeze alan kamusal yatırım yaklaşımının bütçede yer almadığını vurguluyor.
Program bütçeleme anlayışının kurumlar arası eşgüdüm gerektirdiğini hatırlatan Memiş, bütçe belgelerinde bu işbirliğinin de görünmediğini belirtiyor. Ayrıca bütçe kalemlerinin cinsiyet eşitliği ya da eşitsizliği üzerindeki etkilerine dair herhangi bir değerlendirmenin yer almadığını söylüyor.
Memiş’e göre yalnızca harcama kalemlerinde değil, vergi gelirlerinde de cinsiyet etki analizlerinin yapılmamış olması, vergi adaletsizliklerinin toplumsal eşitsizlikleri nasıl derinleştirdiğinin izlenmesini imkânsız kılıyor. Oysa eşitliği benimsemiş, gelişkin bütçe gerekçesi belgelerinde bu tür bilgilerin yer alması bekleniyor.

"KADINLAR YOKSULLAŞIYOR SERMAYE ZENGİNLEŞİYOR"
“Yoksulluğa Karşı Feminist İsyan” İstanbul sokaklarında

2026 Bütçesi TBMM'den geçti: Her 5 liralık verginin 1 lirası faize
(EMK)







