Satyaki Chakraborty'nin makalesi Hindistan'dan yayın yapan Daily Exelcior'un 28 Kasım tarihli internet yayınından alındı.
Solun 2021 ve 2022'deki yeniden yükselişine tanık olan Latin Amerika siyaseti 2023 sonunda Arjantin ve Ekvador'da başkanlığın sağın eline geçmesiyle bir kez daha büyük bir çalkantı yaşıyor. Arjantin'de 19 Kasım'daki başkanlık seçimlerinde Sergio Massa'nın sağcı Javier Milei'ye yenilmesi iktidardaki Peronist hükümet için büyük bir şoktu. Ekvador'da da, sol koalisyonun adayı Luisa González, ülkenin en büyük muz imparatorluğunun varisi 35 yaşındaki siyaset acemisi Daniel Noboa'ya yenildi.
Ekvador’un yolsuzluk karşıtı başkan adayı öldürüldü
2023 sonuna doğru ve 2024 başı itibariyle siyasetin odağı kıtadaki beş ülkenin başkanlık seçimlerine kayıyor: Meksika, Uruguay, El Salvador, Panama ve Dominik Cumhuriyeti. Bu beş ülkeden Meksika ve Uruguay'da sol eğilimli başkanlar iktidarda, diğer üçündeyse farklı koyulukta sağ eğilimli başkanlar ülkeyi yönetiyor. Yıl sonundaki başkanlık seçimlerinde solun yenilgiye uğraması bölgedeki anti-sol güçleri cesaretlendirdi ve sağcı güçlerin birleştirilmesi çabaları yoğunlaşıyor.
Latin Amerika'da 21 ülkeden 11'i solun yönetiminde
Son iki yenilgiye karşın Latin Amerika şu anda genel olarak sağdan daha çok sol eğilimli hükümetlerce yönetiliyor. Solun yeniden yükselişinin öncüleri olarak, Meksika ve Brezilya'nın itibarlı başkanları Andrés Manuel López Obrador (adının baş harfleriyle AMLO) ve Lula öne çıkıyor. Şu anda kıtadaki 21 ülkenin 11’i sol hükümetlerce yönetiliyor: Meksika, Brezilya, Şili, Peru, Bolivya, Kolombiya, Nikaragua, Venezuela, Honduras ve Uruguay. Küba ise Fidel Castro'nun Batista diktatörlüğünü bir devrimle alaşağı ettiği 1959'dan beri bir “komünist ülke” olarak bu kategorizasyon dışında tutuluyor.
Buna karşılık, sağın egemen olduğu hükümetler Arjantin, Ekvador, El Salvador, Paraguay, Dominik Cumhuriyeti ve Panama'da iktidarda. Costa Rica başkanı Rodrigo Chaves Robles’in Sosyal Demokrat İlerleme Partisi’nce yönetiliyor. Bu parti, hem sol hem de sağdan farklı olarak popülist bir müesses nizam karşıtı çizgi izliyor. Genellikle, sağın yönetimindeki hükümetler ABD hükümeti ve çok uluslu şirketlerden destek alırken, son aylarda Latin Amerika ülkelerinin ekonomileri arasında doğal kaynakların en iyi şekilde kullanılması yoluyla maksimum fayda sağlamak üzere işbirliği görüşmeleri dikkat çekiyor. Bazı değişimler yaşanıyor. Haiti ve Porto Riko da ABD’nin dolaysız etkisi altındaki diğer iki ülke olarak göze çarpıyor.
Meksika ve Brezilya: Solun büyük güçleri
Ekim 2022'de solun kıtadaki en büyük zaferi, eski başkan Lula'nın Brezilya'da, iktidardaki aşırı sağcı başkan Jair Bolsonaro'yu başa baş bir mücadele sonunda yenmesi ve 1 Ocak'ta başkanlığı resmen devralmasıyla gerçekleşti. Halkın sevdiği başkan son on bir ay içinde, dezavantajlılar lehine bir dizi önlemi hayata geçirdi ve yoksul ve düşük ücretli işçilerin yaşam koşullarında köklü bir değişiklik yarattı. Yeni başkan, Latin Amerika ülkeleri konferansını düzenlemesine öncülük ederek, Meksika Devlet Başkanı Andrés Manuel López Obrador ile birlikte, ülkelerin doğal kaynaklarını kullanmaya yönelik yaklaşımlarına radikal bir değişiklik getirdi. Başkan Lula, Latin Amerika ülkelerinin güçlü yönlerini birleştirerek ortak üretim için işbirliği konusunu vurguladı.
BAŞKANLIK KUŞAĞI ÜÇÜNCÜ KEZ LULA'DA
Brezilya | Lula: "Kaynaklar açlık ve yoksullukla mücadeleye"
Halen Meksika'da yönetimdeki Morena koalisyonu, halka hizmet konusunda en iyi sicile sahip sol hükümet olarak görülüyor ve son beş yılda sergilenen bu performans, diğer Latin Amerika ülkelerindeki sol partilere büyük bir destek sağlıyor. Tüm sol hükümetler, Meksika'nın performansını örnek alırken Meksika'nın elde ettiği sonuçlar performansı son günlerde Latin Amerika’yla ilgili tüm kalkınma forumlarında başlıca tartışma konusu oluyor.
10 Ağustos'ta, Meksika Sosyal Kalkınma Politikası Değerlendirme Ulusal Konseyi (CONEVAL), uzun süredir beklenen 2022 yoksulluk ölçümlerini yayınladı. Ortaya çıkan bulguları, en iyimser tahminleri de aştı: Meksika'daki çok boyutlu yoksulluk oranı -gelirin yanı sıra gıda, konut ve eğitim gibi bir dizi sosyal hak ölçütünü içeren bir ölçü- 2018' ile 2022 arasında yüzde 5.6, yani yaklaşık 5.1 milyon kişi azaldı . Pandeminin doruğunda olduğu dönemle karşılaştırıldığındaysa, son iki yılda 8.9 milyon kişi yoksulluktan kurtarılmış oldu.
Raporda yer alan diğer istatistikleri, Ulusal İstatistik ve Coğrafya Enstitüsü'nün (INEGI) bulgularıyla bir arada aynı ölçüde umut vericiydi. En üst ve en alt yüzde 10’luk gelir grupları arasındaki gelir uçurumu, aynı dönemde 21 kattan 15 kata düştü, Gini katsayısı ise 0,448'den 0,402'ye düşmüştü.
En düşük ve en yüksek gelirli eyaletler arasındaki fark da, tarihsel kuzey/güney ayrımıyla bölünen ülkede yüzde 20 oranında daraltılmıştı. Kır/kent ayrımında da kırsalda hane halkı gelirlerinde yüzde 17'lik bir artış kaydedildi. Dahası, gelirlerdeki en yüksek artışlar, kadınlar, tarım işçileri ve genel olarak vasıfsız işgücünde gerçekleşti.
Son yıllardaki etkileyici kazanımlara karşın, Meksika hala 47 milyon yoksulun ve çok boyutlu kategorilerin en az birinde yoksunluk yaşayan seksen beş milyon insanının ülkesi. Bir açıdan, düzey ne kadar düşük olursa olsun, Meksika'nın Dördüncü Dönüşümü ve MORENA için işin "en kolay" kısmı geride kalmış görünüyor. Şimdi hükümetin önünde, ücretleri ve işçi haklarını iyileştirmeyi sürdürmenin yanı sıra sağlık hizmetleri gibi çetin yapısal sorunlarla mücadele var: Bu alanda başarı kazanmak AMLO iktidarının halen odaklanmış olduğu artan oranlı vergi reformu gerçekleşmeden neredeyse mümkün görünmüyor. Meksika, bir refah devleti kurma yolunda emin adımlarla ilerlerken bölge ölçeğinde sol programın varoluş nedeninin güçlendiriyor.
Meksika Seçimlerini Obrador Kazandı
Latin Amerika solunun deneyimli siyasi gözlemcileri, hem Meksika hem Brezilya'nın performansının 2024’de gerçekleşecek başkanlık seçimleri üzerindeki etkisinin olumlu olacağından oldukça güvenli görünseler de diğer sol hükümetler altında gözlenen ekonomik gerilemelerden kaygılılar.
Arjantin'de sol enflasyona yenildi
Arjantin'deki yenilginin temel nedeni, yüzde 140'lık olağanüstü enflasyon oranı ve Arjantin parasının istikrarsızlığıydı. Ekonomik güçlükler, işçi sınıfı ve ve sendikaları öfkelendirdi. Peronistlerin geleneksel tabanının önemli bir bölümü, sağcı Javier Milei'ye oy verdi. Ekvador'daysa durum farklı. Solun adayı Luisa González seçimleri kaybetmiş olsa da, köklü bir partisi, ve siyasal deneyimi olmayan yeni sağ başkan Noboa'nın önümüzdeki on sekiz ay içinde ekonomiyi canlandırmak için somut bir şey yapamayacağından emin görünüyor. Yeni başkanının görev süresi Mayıs 2025'te sona ereceğinden Ekvador solu arasında umutsuzluk yok. Sol, şimdi vatandaşların yaşam koşullarının 2024'te beş ülkede yapılacak başkanlık seçimlerine kadar önemli ölçüde iyileştirilmesine odaklanıyor.
Arjantin nereye gidiyor?
(AEK)