Fotoğraf: openhousechicago.org/
Büyük çoğunluğu İstanbul, Ankara ve İzmir’de olmak üzere, irili ufaklı yaklaşık 170’den fazla kilise/topluluğu temsil eden Protestan Kiliseler Derneği, “2019 Hak İhlalleri İzleme Raporu”nu geçtiğimiz günlerde yayınladı.
Protestan toplumunun 2019’da din ve inanç özgürlüğü açısından yaşamış olduğu bazı deneyimleri, sorunları ve olumlu gelişmeleri aktaran raporda nefret suçları, söylemleri, sözlü ve fiziksel saldırıları verilerinin de paylaşıldı.
2019’da Protestan Hristiyanlara yönelik İstanbul, Kocaeli, Trabzon, Antalya, Malatya ve Diyarbakır’da saldırı gerçekleştirildiği raporlandı.
Fiziksel ve sözlü saldırıların yanı sıra Malatya’da Nisan 2007’de inançlarından dolayı öldürülen üç Protestan Hristiyan’ın öldürülmesi olayında Malatya Bölge idare Mahkemesi’nin 19 Temmuz 2019’da Malatya Valiliği ve İçişleri Bakanlığı’nı kusursuz bulup mağdur ailelere ödenen tazminatın faiziyle birlikte geri alınmasına hükmettiği bilgisi hak ihlali olarak yer aldı.
Raporda 2019’daki durum şöyle özetlendi:
- Protestan Hristiyanlara yönelik fiziksel saldırıyı içeren nefret suçlarında ve nefret söylemlerinde 2019’da önceki yıllara göre azalma görülmüştür.
- Hristiyan ibadetine mahsus ibadet yeri kurma ve ibadet için kullanılan mekânların kullanımını sürdürme ve var olan ibadethaneleri kullanma talepleri ile ilgili sorunlar devam etmektedir.
- Noel ve yılbaşı döneminde Noel ve yılbaşının kutlanmasına yönelik nefret söylemleri içeren billboard reklamları, afişler, sokaklarda dağıtılan nefret söylemli broşürler, gazete haberleri ve televizyon programları, kutlamalar döneminde tedirginlik yaşanmasına neden olmaktadır.
- Protestan toplumunda dernekleşerek tüzel kişilik kazanma eğilimi 2019’da duraksamıştır. Dernek yerine vakıflaşma eğilimi güçlenmiştir. 2019’da kilise dernek ve vakıflarına yönelik baskı, ibadetin engellenmesi durumu yaşanmamıştır.
- 2019’da, Hristiyan din görevlisi yetiştirme hakkının korunması yönünde herhangi bir ilerleme olmamıştır. Yoğun şekilde yabancı uyruklu kilise önderleri sınır dışı edilmiş, ülkeye girişe izni verilmemiş ve veya oturum izni yenilememe sorunları ile karşılaşılmıştır.
İbadet yerleriyle ilgili sorunlar
Raporda yasal olarak ibadet yeri kurma ve var olan ibadet yerlerinin devam ettirilmesi konusundaki sorunların 2019’da da devam ettiği açıklanarak şöyle denildi:
“Kilise mekanları çok sınırlı sayıda olması nedeni ile,Protestan toplumunun çok büyük kısmı ibadet yeri sorununu dernekler kurarak veya var olan derneklerin/vakfın temsilciliğini alarak klasik kilise yapısında olmayan, dükkan, depo vb. yerler kiralayarak/satın alarak aşmaya çalışmaktadır.
“Ancak bu durumda bu mekânlar kiliseler tarafından yapılan imar planı değişikliği talepleri belediyeler tarafından kabul edilmemekte, belediye meclislerinin gündemine dahi alınmamaktadır.
“Bu nedenle fiilen ibadethane olarak kullanılan mekânlar ibadet yeri olarak tanınmamaktadır. Bunun sonucunda da ibadet yeri statüsüne sahip mekânlar için sağlanan kolaylık ve avantajlar kullanılamamaktadır. Kamuya kilise olarak tanıtılmaları durumunda, yasal olmadıkları ve kapatılması konusunda uyarı almaktadırlar.
2019 yılı sonu itibari ile Protestan toplumunun ibadet yeri kullanım durumu şöyle:
- Kendilerine ait (şahıs veya tüzel kişilik) müstakil/bağımsız bina da ibadet eden topluluk sayısı 16, müstakil/bağımsız olmayan binada ibadet eden topluluk sayısı 33
- Geleneksel tarihi kilise binasında ibadet eden topluluk sayısı 13
- Kiralık bir mekanda ibadet eden topluluk sayısı 84
- Ev veya ofislerinde ibadet eden topluluk sayısı 26
Din görevlileri ve yabancı uyruklu Protestanların sorunu
Raporda Türkiye’deki mevcut yasaların, Hristiyan din görevlisi yetiştirilmesine veya herhangi bir şekilde dini topluluk üyelerinin eğitilmesi amacıyla dinsel eğitim verecek okullar açılmasına olanak vermediği bilgisine yer verildi.
Protestan toplumunun bu sorunu usta çırak yöntemi, yurt içinde verilen seminerler, yurt dışına öğrenci gönderme ve yabancı uyruklu din adamlarının ruhani desteği gibi yöntemlerle çözmeye çalıştığı ifade edildi.
2019’da yabancı uyruklu din adamlarına ve topluluk üyelerine karşı sınır dışı edilme, Türkiye’ye girişe izin verilmeme ve oturum izni veya vize vermeme vakalarının çok yoğun şekilde yaşandığı açıklandı.
2019’da 17 Amerika, 6 İngiltere, 3 Almanya, 3 Kore, 2 İran, 1 İspanya, 1 Finlandiya,1 Meksika ve 1 Brezilya vatandaşı olmak üzere en az 35 yabancı uyruklu Protestan’ın Türkiye’ye giremediği ifade edilen raporda aile üyeleri ile birlikte bu sayının 100’ün üzerinde olduğu vurgusu yapıldı. Raporda ülkeye alınmayan Protestanlar için şu bilgi verildi:
"Bu kişiler uzun yıllardır Türkiye'de yerleşik aileleri ile yaşayan, büyük çoğunluğunun yatırımları olan ve çocukları okula giden, tamamının herhangi bir suç kaydı bulunmayan insanlardır. Aileden birine verilen ön habersiz bu giriş yasağı aile birliğini bozmuş, tüm aile fertlerini büyük bir kaos ile başbaşa bırakmıştır.
"Bu insanların tamamına yakını N82 (Türkiye'ye girişi ön izne bağlı) kodu almıştır. Yasağı koyan idare, mahkemeye sundukları savunmalarında N82'nin bir giriş yasağı olmadığını, sadece ön izin olduğunu belirtmektedir. Ancak pratikte bu duruma maruz kalıp da vize başvurusunda bulunan insanların tamamının başvurusu reddedilmiştir. N82 hukuken giriş yasağı olmamakla birlikte pratikte Türkiye'ye giriş yasağı olarak uygulanmaktadır."
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
(HA)