Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü vesilesiyle Türkiye’de çocuk işçiliğin geldiği durumu, hükümet politikalarını ve çocuk iş cinayetlerine ilişkin raporunu paylaştı.
Ankara İSİG Meclisi Türkiye’de resmi olmayan rakamlara göre 2 milyonun üzerinde çocuğun çalıştırıldığını belirtti.
Rapora göre; 2013 yılının başından 2018 yılının ilk beş ayına kadar en az 319 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Raporda devletin çocuk işçiliğine dair verileri açık şekilde yayınlamadığı, çocuk işçiliğine dair denetimden kaçındığını belirtti, cezasızlığa dikkat çekildi.
* Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Talepler
İSİG Meclisi şu talepleri sıraladı:
* Ucuz çocuk işgücünü teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına sona verilmelidir.
* Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.
* Kayıt dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.
* Yasa dışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.
* Çocuk işçilik yasaklanmalıdır.
En fazla iş cinayeti Adana, Urfa ve Antep’te
*Adana, Urfa ve Antep iş cinayetinde en çok çocuğun hayatını kaybettiği iller. En fazla çocuk iş cinayeti yaşanan illerin mülteci nüfusun da yoğun olduğu iller. Adana’da beş buçuk yılda 24 çocuk, Urfa’da 19, Antep’te 18, İstanbul’da 15, Konya’da onu 14 çocuk çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
319 çocuğun 29’u mülteci/göçmen, yüzde 16’sı kız çocuğu
"Adını öğrenemediğimiz 10 yaşındaki Suriyeli çocuk. 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda İstanbul'da mendil satmak için girdiği metrobüs durağından yola düştü, metrobüsün ezdiği çocuk işçi hayatını kaybetti."
* İş cinayetinde hayatını kaybeden 319 çocuğun 29’u mülteci/göçmen.
* İş cinayetinde hayatını kaybeden oğlan çocuklarının oranı yüzde 84, kız çocuklarının oranı yüzde 16.
En fazla iş cinayeti tarımda
"Veli Can Çelik, 15 yaşında mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştırılıyordu. Konya'dan elma toplamak üzere alınan işçilerin olduğu 27 kişilik midibüsteki 45 kişiden biriydi, minibüsün devrilmesi sonucu hayatını kaybetti. Günlüğü 26 TL'ye çalıştırılıyordu."
* 319 çocuğun 168’i tarımda, 37’si inşaatta, 25’i metal, 14’ü ticaret/büroda, 14’ü eğlence/konaklama sektöründe hayatını kaybetti.
100 çocuk 14 yaş ve altındaydı
Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'e göre çocuk işçi 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişiyi, genç işçi 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiyi tanımlıyor.
* İş cinayetinde yaşamını yitiren 319 çocuğun 100’ü 14 yaş ve altındaydı. 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaş. Çalışması yasal olan 15 yaşın üstünde çocuklar ise kimya, metal gibi ağır ve tehlikeli olup çalışması kanunen yasak işlerde de çalıştırılıyor.
Çıraklık ve stajyerlik
"Eren Erenoğlu, 17 yaşındaydı. İstanbul Esenyurt'ta bir reklam firmasında iki aydır çırak olarak çalışıyordu, Özel Doğa Hastanesi'ne tabela asarken yüksek gerilime kapıldı, hayatını kaybetti."
"İbrahim İşcan, 17 yaşındaydı. Kütahya'da Endüstri Meslek Lisesi'nin gönderdiği Sanayi Sitesi'nde stajyerdi. Elektronik pano imalat atölyesinde saç kesme makinasına kafasını kaptırması sonucu öldü."
* Türkiye’de yasal kılıf altında “meşrulaştırılan” çıraklık ve stajyerlik de “mesleki eğitim” adıyla çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleri.
Cezasızlık
"Ahmet Yıldız, 13 yaşındaydı. Kayıt dışı bir pres atölyesinde çalışıyordu. Denetimi yapılmayan ve Ahmet'in çalışmasının yasak olduğu bir işkoluydu çalıştığı. İnsan uzvunu gördüğü zaman otomatik olarak duran pres makinesinin bu özelliği üretimi yavaşlatacağı için bu özelliği patron tarafından bozulmuştu. Ahmet, pres makinesine başının sıkışması sonucu öldü. İlk duruşmada işyeri sahibi tutuklandı ancak aile ikinci duruşmada "Maddi manevi zararımız karşılandı" diyerek davadan çekildi."
* Çocuk işçiliğinin ve çocuk iş cinayetlerinin önlenememesinin bir nedeni de sorumlulara ve faillere dönük cezasızlık politikası.
Veri eksikliği
* Veri eksikliği Türkiye’de çocuk işçiliği ile mücadeleyi olumsuz etkiliyor. Çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik politikalar geliştirilebilmesinin ilk adımı, çocuk işçiliği sorununda durum tespitinin gerçekçi bir şekilde yapılmasıdır
* Türkiye’de çocuk işçiliği konusunda ulusal ölçekte yapılan en son araştırma TÜİK’in 2012 yılında gerçekleştirdiği Çocuk İş Gücü Anketi. Ankete göre çalışan çocuk sayısı 893 bin. Çocuk işçilerin yüzde 44.7’si tarım, yüzde 24.2’si sanayi ve yüzde 31’i hizmet sektöründe çalışıyor.
* 2014 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yanıtlanan bir soru önergesine göre, Türkiye’de 958 bin çocuk ücretli bir işte çalışıyor.
* 2012 sonrası detaylı veri sunmayan TÜİK’in verilerinden çıkarılan çocuk işçiliği bilgileri 15-17 yaş arası çocuklar ele alıyor. Çalışması yasal olarak yasak olan çocuklar, tarım işçisi çocuklar ve stajyer-çırakların da eklenmesiyle Türkiye’de 2 milyondan fazla çocuk işçi var. Çocuk işçilerin yüzde 80’ininden fazlası kayıt dışı.
Çocuk işçiliği denetlenmiyor
* Türkiye’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı her ne kadar 2017 -2013 yılları için “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı hazırlamış ve 2018 yılı Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan etti. Ancak bu çalışmaların kamuoyu çalışmasından öte bir anlamının olmadığı anlaşılıyor. İş Teftiş Kurulu’nun denetim yaptığı işyerlerine ilişkin verilere bakıldığında toplam bin 655 çırak işçiye rastlanıyor. İş sağlığı ve güvenliği yönünden gerçekleştirilen tüm teftişler sonucunda teftişi yapılan işyerlerinde bir milyon 123 bin 146 işçi ile 853 çırak ve 9 bin 433 stajyere ulaşıldığına yer veriliyor.
Cezasızlık
* Çocuk işçiliğinin ve çocuk iş cinayetlerinin önlenememesinin bir nedeni de bu alanda görülen cezasızlık.
* Çocuk işçiliği ve çocuk iş cinayetlerinde görülen cezasızlığın sebebi;
- Yapılan soruşturmaların eksik ve özensiz olması,
- Yargılama sırasında yapılan eksiklikler,
- Yargı organlarının suçun vasfına ve ceza tayinine ilişkin yanlış değerlendirmeleri,
- Yaşamını yitiren, zarar gören çocukların ailelerinin işveren ile anlaşma yoluna giderek şikayetlerinden vazgeçmeleri,
- Yanlış değerlendirmelerle karar veren yerel mahkeme kararlarının ilgili savcılıklarca veya ailelerce temyiz edilerek üst mahkemeye taşınmaması şeklinde gözlenmekte. (BK)