2008 krizin getirdiği yıkımın yanı sıra çatışmalarla kapanırken, bianet, Türkiye'de hakları için ayağa kalkan insanların tüm olumsuzlukların yanı sıra 2009'a daha insanca bir yaşam için umut da bırakan mücadelelerininden örnekleri derledi. Önümüzdeki yıl bu örneklerin çoğalmasını, başarıya ulaşmasını, kazanımların kayıpların önüne geçmesini diliyoruz.
Kadın hakları: İtalyan sanatçı Pippa Bacca'nın "barış için" çıktığı yolculuğun tecavüz ve öldürülmesiyle Türkiye'de son bulmasının ardından kadın hakları aktivistleri erkek şiddetine karşı ayağa kalktı. Nisan ayındaki cinayetin ardından kadınlar eylemleriyle ve açılan davayı da takip ederek "münferit olmadığını" vurguladıkları olayın peşini bırakmadı ve gündemde kalmasını sağladı. "Öldürmek erkeklikse..." diye bir araya gelen erkekler Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi'ni kurdu.
İnsan hakları: İşkence ve polis şiddeti bu yıl da hep gündemde kaldı ama Engin Çeber'in bunu protesto ederken gözaltına alındıktan sonra cezaevinde öldürülmesinin ardından yürütülen mücadele ilk defa bir bakanın "özür dilemesini" sağladı. 60 görevli hakkında "işkence" nedeniyle dava açıldı. İşkencenin nasıl gizlendiği, kamu görevlilerinin nasıl korunduğu ortaya döküldü. Davayı takip eden avukatlardan Taylan Tanay bunun "kamuoyu baskısı sayesinde" olduğunu söyledi.
İfade özgürlüğü: Düşünceyi açıklama ve ifade özgürlüğü farklı şekillerde tartışılmaya devam etse de, 2008'de internet yasakları ve sansür uygulamaları Türkiye'de ve yurtdışında öne çıktı. Muhalif görüşlerin yayımı, keyfi kararlarla engellendi ama buna karşı mücadele de internet üzerinden yürüdü. Yüzlerce site kendilerine "erişim engeli" koyarak protesto etti.
Çocuk hakları: Çocuğun korunma hakkının hayata geçmediğini gösteren cinsel istismar vakaları bu yıl da gazete sayfalarından eksik olmazken, Vakit yazarı Hüseyin Üzmez'le ilgili davada Adli Tıbbın verdiği raporun ardından oluşan kamuoyu baskısı, hükümeti adaletin işleyişindeki ciddi bir sorunun çözülmesi için harekete geçirdi. İstismara uğrayan çocuğa "ruh sağlığı bozulmamıştır" şeklinde verilen raporun ardından kadın, çocuk hakları eylemcileri; meslek odalarının çabaları sonuç verdi.
Emek hareketi: Tuzla tersanelerinde işçi ölümlerinin ardı kesilmedi. Sendikaların ısrarıyla gündeme gelen ihlaller büyüyen tepkilerin ardından şubatta ilk kez Meclise taşındı. Ay sonunda işçiler greve gitti. Her ölümün ardından protestolar yükselirken, nisanda öğrenciler dayanışma için Tuzla'ya yürüdü. Ülkenin farklı yerlerinden destek açıklamaları geldi. Başbakan toplantı düzenledi; sendikayı çağırmadı ama kendi ağzıyla varolan hukuksuzluğu kabul etti. Tersanelere ardı ardına kapatma cezaları verildi. Meclis komisyonunun ardından Devlet Denetleme Kurulu da bir rapor yayınladı.
Sosyal haklar: "Kentsel dönüşüm projeleri"ne karşı yürütülen mücadeleler içinde en öne çıkanı Sulukule oldu. Sene boyunca Romanların yoğunlukla yaşadığı mahallede yıkımlar sürerken, mahalleliler kendi direnişlerini örgütledi. Akademi, medya ve sivil toplum kuruluşları bir yandan mahallelilerin haklarını savunurken bir yandan da "kentsel dönüşüm" fikrinin üzerini kazıdı. Mücadele, uluslararası alanda da yankı buldu. UNESCO'dan Gogol Bordello'ya kadar grup ve kurumlar destek verdi, tepki gösterdi. Sınır Tanımayan Otonom Plancılar, hazırladıkları "başka bir Sulukule" planını belediyeyle paylaştı.
Toplumsal cinsiyet: LGBTT'lerin örgütlenme mücadelesine koyulan engellere karşı tepkiler Lambda'ya açılan kapatma davasıyla birlikte yükseldi. Ayrımcılık, ahlak, toplumsal cinsiyet bakışı bu davayla tartışmaya açıldı. Aktivistler Taksim'e çıktı.Yerel mahkemenin ısrarına karşın Yargıtay'ın olumlu bir karar vermesi bekleniyor. Türkiye'den ve yurtdışından hak örgütleri, sol örgüt ve gruplar “Lambda ahlaksızsa, hepimiz ahlaksızız” dedi.
Medya: Sabah-ATV'de anlaşma sağlanamayınca Türkiye Gazeteciler Sendikası yaklaşık 20 yıl sonra ilk kez grev kararı aldı. ANKA'daki anlaşmazlık grev kararının ardından çözüldü. Yıl sonuna doğru kriz bahanesiyle işten çıkarmalar yoğunlaşırken, gazeteciler de hakları için daha fazla bir araya gelmeye başladı.
Vicdan özgürlüğü: Yargı kararlarına rağmen hükümet adım atmayınca Aleviler taleplerini dillendirmek için sokağa çıktı. Hükümetin "açılımı", zorunlu din derslerinin kaldırılması için düzenlenen eylemler, anmalarla yıl boyunca Alevilerin sorunları gündemden düşmedi. Uluslararası alana da taşınan sorun, hükümetin demokratikleşme ve özgürlükler konusundaki tavrını göstermek açısından da turnusol kağıdı işlevi gördü.
Barış: Ermeni sorununda bu yıl barış yanlılarının çabalarının yanı sıra resmi ölçekte de ilişkiler gelişti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eylülde iki ülke takımları arasındaki futbol karşılaşmasını izlemek üzere Ermenistan'ı ziyaret etti ve Serj Sarkisyanı da Türkiye'ye davet etti. Kültürel ilişkiler güçlendi; sinemacılar, müzisyenler iki ülke arasında gidip geldi; kitaplar yayınlandı. Son olarak da aydınların "özür diliyorum" kampanyasıyla sorun yeniden hararetli biçimde tartışılmaya başlandı.(EÜ)
* 2008 değerlendirmeleri için buraya tıklayınız.