Türkiye'de 2007 yılını insan hakları açısından değerlendiren hak örgütleri "iyi bir şey" söylemekte gerçekten zorlandılar. Ancak Kenan Evren'in "işkence" itirafı, Büyükanıt'ın "İnsan haklarını elden kaçırdık" ifadesini ve askeri otoriteye gelişen sivil direnci "önemli" buldular.
Örgütlerin 2008 gündemi için öncelikli gördükleri ise, faili meçhul cinayetlerin çözümlenmesi ve 301'in kaldıırlması.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı: "2007'de yakın tarihimizde görülmedik ölçüde insanı yok eden yaklaşımların, açık ya da örtük olarak toplum olma vasfını bütünüyle ortadan kaldırmanın, insanın insan olmaktan çıkarma çabalarının öznesi ve tanığı olduk. Anonim düşmanlar yaratıldığı bu dönemde 70 milyon insanın sağduyusu bu başkalarına yönelik ortadan kaldırıcı tavrın genelleşmesine izin vermedi. Bu bizim umudumuz."
"2008'e yaklaşırken ülkemizde ve dünyada bir süredir baskın olan karanlık dönemin sonuna geldiğimizin ipuçlarını görüyoruz. Yeni yıl itibariyle barış ve adalet içinde kendimizi seveceğimiz bir ülkenin ipuçlarının daha görünür kılınacağına inanıyoruz."
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül: "Darbe olmadan milletvekili genel seçimlerini başarmış olmak en sevindirici gelişme. 2008'de öncelikli olarak kurumsal düzeyde hukukun üstünlüğü, yargı gücü yaşama geçirilmeli. Devlet organlarının da kamu otoritelerinin de karıştığı olayların yargı gücüyle ortaya çıkarılmasıdır."
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu: "Kenan Evren 'işkenceyi', Genekurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 'İnsan haklarını es geçtiklerini' itiraf etti, Aytaç Yalman 'Bize böyle öğretilmişti' dedi.
"27 Nisan muhtırasına karşı sivi toplumun direnç göstermesini, muhtıranın etkisinin kırılmasını da önemli buluyorum. 2008 dini ve etnik ayrımcılıkla mücadele etme yılı olarak belirledik."
İnsan Hakları Gündemi Derneği Başkanı Orhan Kemal Cengiz: "2007 çok kötü bir yıldı. Hükümetin ırkçılık, hoşgörüsüzlüğe bağlı saldırıları tersine çevirecek karşı ne bir iradesi ne de bir konjonktürü var. 2007'de meydana gelen Dink ve Malatya olayları hükümet için ciddi bir uyandırıcı etki yapabilirdi ama böyle bir kavrayış yok. Bu gidişle azınlıkları hedef alan şiddet, dinsel hoşgörüsüzlük 2008'de de devam edecek. Hükümetin neyle karşı karşıya olduğunu bilmediğini düşünüyorum. Kurumsallaşmış ırkçılık gibi problemler kaşısında bir hüklümet iradesi görmüyorum."
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Başkanı Levent Korkut: "Olumlu görebileceğimiz şey Anayasa tartışmalarının başlatılması. Bu hakların yükselmesinde etkisi olacak bir girişim. Hükümetin anayasayı değiştirmeyi düşünmesi bile önemli.
"Türkiye'nin imzaladığı ancak hala onaylamadığı BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek Seçmeli Protokol'ü onaylaması gerekiyor. Özellikle işkence ve ayrımcılık başta olmak üzere izleme ve raporlamaya yönelik kurumların oluşturulması ve işlevsel bilgi gerekiyor. İşlenen cinayetlerin derinliğine araştırılması, 301'in kaldırılması gerekiyor. (NZ/TK)