CPJ, Türkiye'de basın özgürlüğü alanında iyileşmeler olduğunu, ancak bunların yetersiz olduğunu söylüyor. "Bir demokrasi için kabul edilebilir düzeydeki basın özgürlüğü standartlarına ulaşmak için, ülkenin daha çok yol alması gerektiği" belirtiliyor.
Rapor, gazetecilik mesleğinin ölümler dışında da daha tehlikeli hale geldiğini bulguluyor:
* Baltık cumhuriyetleri dışındaki eski Sovyet cumhuriyetlerinde, özellikle de Rusya'da, devletin basın özgürlüğüne müdahalesi artmış durumda.
* 122 gazeteci, yaptıkları haberler nedeniyle hapsedildi. Bunların 42'si Çin'de.
* Irak, gazeteciler için en tehlikeli ülke oldu. Öldürülen 23 gazetecinin çoğu Iraklı. 9 gazeteci, cinayet kurbanı.
* Küba'da 23, Eritre'de 17, Myanmar'da 11 gazeteci haberleri nedeniyle hapiste.
* Hapisteki gazetecilerin çoğu, "devlete karşı suç işlemekle" yargılandı.
* Hapis cezası alan tek ABD'li gazeteci, Jim Taricani. Taricani, haber kaynağını açıklamadığı için altı ay ev hapsine mahkum oldu.
Yöntem farkı
CPJ, aralık ayı başında, ölen gazetecilerin sayısını 54 olarak açıklamıştı. Ancak grubun sözcüsü Wacuka Mungai, yıl sonundan önce listeye iki ölüm olayının daha eklendiğini belirtti.
Brüksel merkezli Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ( FIJ ) kendi raporunda, 2004'te 129 medya çalışanının öldürüldüğünü açıklamıştı. CPJ sözcüsü Mungai, FIJ raporunun farklı bir sayım yöntemi kullandığını, kazaları ve siyasi işlere karışma ihtimali olanları da dahil ettiğini belirtti.
Türkiye'nin alması gereken çok yol var
Raporun Türkiye bölümü, ifade özgürlüğüne dair iyileşmelerin ancak AB süreciyle birlikte mümkün olduğunu söylüyor.
Nisanda yürürlüğe girecek olan yeni ceza kanununa ve geçen yıl haziranda yürürlüğe giren yeni basın kanununa da değinilen metinde, "Türkiye'nin daha çok yol alması gerektiği, reformlardan sonra bile, yasaların gazetecilerin işleri nedeniyle dava edilip hapsedilmesine olanak tanıdığı" belirtiliyor.
Yeni yasal düzenlemelerin ardından, basın özgürlüğüyle ilgili iyileşmenin, daha çok inisiyatif sahibi olan mahkemelere bağlı olduğu söyleniyor. Rapor, mahkemelerin hapis yerine para cezası vermeye başladığını, ancak bu cezaların, yine de, gazetecilik şevkine gölge düşürücü olduğunu belirtiyor.
RTÜK'ün verdiği cezalara da değinen rapor, bu cezaların yine"etnik ayrımcılığı teşvik etmek", "milli ve ahlaki değerler", "cumhuriyetin varlığı ve bağımsızlığı" gibi nedenlere dayandırıldığını söylüyor. Bu arada, Özgür Radyo'nun ve Diyarbakır ART-TV'nin kapatılmasına da değiniliyor.
Rapor, bianet haberlerine dayandırdığı Türkiye bölümünde, gazetecilerin suçlandığı vakalara da değiniyor. Sayılan vakalar şöyle:
* Milli Gazete yazarı Hakan Albayrak'ın Mayıs 2004'te 15 ay hapse mahkum edilmesi ve kasımda salıverilmesi.
* İstanbul Radyo Dünya'dan Sabri Ejder Öziç'in "TBMM'ye hakaret"le suçlanması.
* Mehmet Ali Birand'ın Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı röportajdan ötürü soruşturma geçirmesi.
* Sebati Karakurt'un röportajı nedeniyle tutuklanması ve sorgulanması. (TK)