“Düşünce Suçuna Karşı Girişim” 20 yıl sonra, Yaşar Kemal’in “bölücülük propagandası” suçlamasıyla yargılandığı eski Beşiktaş Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) avlusunda buluştu.
23 Ocak 1995’te Yaşar Kemal’in Alman Der Spiegel dergisinde yazdığı "Yalanlar Seferi" yazısı nedeniyle yargılandığı davanın ilk duruşması görülmüştü.
Yaşar Kemal’e destek için gelenler "İçeriğini onaylasam da onaylamasam da sırf düşüncelerini açıklama özgürlüğüne duyduğum saygı gereği yasal baskı altına alınmak istenen düşüncelerin tümünün altına imzamı atıyorum” metnini imzalamıştı.
Şanar Yurdatapan’ın sözcülüğünde başlayan bu sivil itaatsizlik eylemi daha sonra “Düşünce Suçuna Karşı Girişim” olarak birçok sivil itaatsizlik eylemi ve etkinlik gerçekleştirmişti. Eyleme katılanlar da yargılanmıştı.
Düşünce Suçuna Karşı Girişim'in çağrısı üzerine Lale Mansur, Mahmut Alınak, Ataol Behramoğlu, Celal Başlangıç, Hüsnü Öndül, Ergun Gümrah, Nadire Mater, Ömer Madra, Erol Önderoğlu, Erol Özkoray, Mahir Günşiray, Şefik Beyaz, Nesrin Keleş, Nalan Ulutürk Oğuz, Ali Rıza Dizdar, Yusuf Çetin, Şefik Celal Beyaz, Tahsin Yeşildere, Şanar Yurdatapan ve Murat Morova 20. yılda dönemin DGM binası bugünün Bahçeşehir Üniversitesi bahçesinde biraraya geldi.
“21. Yıl olmaz olsun” yazılı 20. yıl pastası bahçede üflendi. 20 yıl önce toplanılan kafede hep birlikte yendi.
Yurdatapan: Bu işe devam edeceğiz
Şanar Yurdatapan, bina önündeki konuşmasında 20 yıl önce yaşananları anlattı:
“Yaşar Kemal, şimdi olmayan kapıdan DGM binasına yürüyordu. Ona destek olmak üzere buraya gelen yüze yakın aydın aralarında imza kampanyası başlattı; ‘Bundan sonra her kim ki başı düşüncesinden dolayı belaya girerse, onun dediklerine katılsak da katılmasak da altına imza atıp kendimizi ihbar edeceğiz’. Bu şekilde büyük bir sivil itaatsizlik başladı, davalar açıldı, o gün başlayan girişim hala sürüyor.”
Yurdatapan, 20 yıl sonra “Hiçbir şey değişmedi gibi geliyor” dedi, Eren Keskin’in Ceza Kanunu'nun 301. maddesinden yargılanıp hüküm giydiğini hatırlattı.
“Bazen insana hiçbir şey değişmemiş gibi geliyor ama bir şeyler değişiyor. Değişen birikimlerin genel birikime dönüşmesi zaman alabiliyor. Moralimiz bozuk değil, yaptığımız şeyin bir işe yaradığını düşünüyoruz. Bu işe devam edeceğiz.”
“Kafka aramızdaydı”
Yaşar Kemal’e acil şifalar dileyen Yurdatapan artık aralarında olmayan “suç ortakları” Hrant Dink'i, Aziz Nesin’i, Erdal Öz’ü, Bülent Tanör’ü, Demirtaş Ceyhun’u, Cenk Koray’ı, Metin Özek’i, Uğur Cankoçak’ı, Zihni Anadol’u, Arif Damar’ı, Atıf Yılmaz’ı, Şaban Dayanan’ı, İlhan Selçuk’u, İsmail Gülgeç’i, Mehmet Ali Birand’ı, Ömer Kavur’u, Süleyman Üstün’ü, Toktamış Ateş’i, Yusuf Kurçenli’yi, Mina Urgan’ı ve yurt dışından “suçlarına iştirak eden” ve hayatını kaybeden Arthur Miller’i, Harold Pinter’i, Susan Sontag’ı, Alexander Tkachenko’yu, Kalevi Haikara’yı ve Franz Kafka’yı andı.
Kafka’nın adının geçmesine sebep Mahir Günşiray’ın mahkemedeki savunmasıydı. Günşıray, savunmasında Kafka’nın Duruşma oyunundan bir kesit okumuş ve bu alıntı “resmi heyete hakaret” kabul edilmişti.
Yurdatapan, "Kafka aramızdaydı" diyerek bundan sonraki duruşmalarda bir sandalyeyi boş bırakıp üzerine “Fraz Kafka” yazdıklarını anlattı.
Mansur: Bu ülkede iş bitmiyor
bianet’e konuşan Lale Mansur sivil itaatsizlik sayesinde 20 yılda birçok şeyin değiştiğini söyledi.
“O dönemde ‘Kürt’ demek bile ceza sebebiydi. O günlerden bu günlere geldik ama Eren Keskin iki gün önce 301’den yargılandı. Bu ülkede iş bitmiyor. Bazı arkadaşlarımız ölüp gitti, biz de ölüp gidene dek mücadeleye daha iyi bir Türkiye için devam edeceğiz.
Yeşildere: Yerimizde sayıyor gibiyiz
Tahsin Yeşildere, Yaşar Kemal’in yargılanmasına yol açan düşüncelerine katıldıklarını, kendilerinin de yargılandığını hatırlattı, 1994’te yargılandığı mahkemedeki savunmasını anlattı:
“Arkadaşlarım ‘Bu düşünceye biz de katılıyoruz, bilerek yaptık’ dediler. Ben ‘Düşüncemi durduramıyorum. Beyin bir organdır, fikir üretir, o fikirler de ağız yoluyla kamuoyuna yönlendirilir. Kalbin işlevini nasıl durduramazsak, düşünceyi durdurmak da mümkün değildir’ diye konuştum. Hakim ‘Kısa kes dedi’. Ben de arkadaşlarıma katıldığımı söyledim.
Yeşildere, 20 yıl sonra gelinen noktada Türkiye’deki istenen demokrasinin oluşmadığını söyledi.
“Çözüm sürecinde istenen adımlar atılmadı, az ilerleme olsa da yerimizde sayıyoruz gibiyiz. Herkes düşüncelerini özgürce ifade edemiyor. Üniversitelerde baskı var. Askeri rejim yok oldu ama tüm kurumların üzerinde siyasi iktidarın vesayeti var. Düşüncelerin özgürce ifade edilemediği bir ülkede yaşıyoruz.”
Madra: Sivil toplum mücadelesinin katkısı
Ömer Madra 20 yıl öncesine göre bugünkü durumun daha iyi olduğunu söyledi, bunda sivil toplumun mücadelesinin önemine değindi.
“Şaşılacak gibi görünüyor ama epey mesafe alındığı şüphesiz. Askeri darbe dönemlerindeki hukuksuzluk durumuna gelmedik, onun kadar kötü bir şey olmadı.
“Bunda da sivil toplumun mücadelesinin çok büyük payı var. Başka türlü olamazdı zaten. Sivil toplum bu mücadeleyi kolay kolay bırakmayacaktır.” (BK)
* bianet’in 90’ların Hak Mücadeleleri yazı dizisinde Elif İnce’nin hazırladığı “Düşünce Suçuna Karşı Girişim”in hikayesini buradan okuyabilirsiniz.