“Silahlı terör örgütüne üye olma” ve “propaganda” suçlamasıyla 20 yıla kadar hapis istemiyle hakkında dava açılan HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, ilk duruşmada beraat etti.
Kürkçü’nün Mersin milletvekili olduğu dönemde 2012'de yaptığı iki ayrı konuşma nedeniyle hakkında açılan iki dava birleştirilmişti. Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, bugün Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunda SEGBİS aracılığyla görüldü.
Duruşma savcısı, ifade özgürlüğünün sadece rahatsız edici olmayan bilgi ve fikirlere değil, devleti veya toplumun bir kısmını rahatsız edebilecek veya şoke edebilecek fikir ve yorumlara da uygulanacağının belirtildiği AİHM içtihatını hatırlatarak, Kürkçü’nün beraati yönünde mütalaasını verdi.
Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Kürkçü’nün beraatine karar verdi.
bianet’e konuşan Kürkçü, beraat kararının yasama dokunulmazlığı kapsamında verilmesini talep ettiklerinin altını çizdi. Mahkemenin ise atılı suçun unsurlarının oluşmadığını söyleyerek beraat kararı verdiğini ifade etti.
"Görüntü ve ses kayıtlarının meşruluğu tartışmalıdır"
Savunmasına “Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 20 Mayıs 2016'da kendisine karşı gerçekleştirdiği darbenin sonucu olarak mahkemenizin önündeyim” ifadelerini kullanan Kürkçü, Tarsus’taki konuşmasının polis tarafından kayıt altına alınmasıyla ilgili kayıtların “meşruluğuna” vurgu yaparak şunları söyledi:
“Tarsus ilçe örgütümüzde yaptığım konuşmanın emniyet görevlilerince ‘suç kastı’ varsayımıyla kayıt altına alınması ve hakkında fezleke düzenlenmesi dahi Savcılıkça milletvekilliği görevinin yerine getirilmesine yönelik dolaysız bir baskı olarak görülmeliydi.
“Savcılık, parti binasında meşru temsil ve siyasal faaliyet işlevini icra etmekte olan, bir nümayişte bulunmayan, kimseyi suça teşvik etmeyen, nefret söyleminde bulunmayan, bu yönde bir ihbara dahi konu olmayan bir milletvekilinin aleyhinde halka açık olarak gerçekleştirilmeyen, sadece parti üyelerine mahsus bir toplantıya sızarak ‘delil elde etme’ çabalarının siyasi parti faaliyetinin özgürce gerçekleşmesine yönelik bir baskı olduğunu tespit ederek, görevi gereğince haklarımın korunması yönünden değerlendirmeli ve mahkemeniz karşısına böyle bir iddianame ile çıkmalıydı.
“Bu haliyle iddianame ileri sürdüğü iddialarının hiçbirini gerçek olgulara ve illiyet bağlarına dayanarak kanıtlama kabiliyetinde olmadığı gibi, delil olarak ileri sürdüğü kayıtların kanuniliği, meşruluğu, sahihliği de tartışmalıdır.
“Esasen bu iddianame ile TBMM üyesi bir milletvekili olarak temsil ile görevli ve yetkili olduğum üyelerimizle yerelde ve yerinde yaptığım çalışmalardan ötürü yargılanmam girişimi, milletvekilleri dokunulmazlığını hedef almaktan ve halkın yaşam ve özgürlük haklarını ihlali alışkanlık haline getirmiş kimi görevlileri cesaretlendirmekten, onlara cezasızlık vaad etmekten başka bir sonuç vermeyecektir."
“Yasama organı kendi eliyle egemenliğine son verdi”
Kürkçü, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili ise şunları kaydetti:
"TBMM, partim HDP dışındaki üç partiye mensup 367 üyenin oylarıyla anayasanın milletvekili dokunulmazlığını güvence altına alan 83. Maddesi'nde “geçici bir değişiklik” gerçekleştirdi; milletvekillerinin, dokunulmazlıkları sürdüğü halde geçmişte işlendiği iddia edilen ‘suç’lardan ötürü milletvekilliği görevleri sürerken yargılanabilmeleri yolunu açtı.
“Böylelikle TBMM kendi üyelerinin çalışmalarını, kolluk gücünün, Cumhuriyet Savcılıklarının ve mahkemelerin vesayeti altına soktu.
“Başka bir ifadeyle yasama organı kendi elleriyle kendi egemenliğine son verdi. Bu Anayasa'nın kuvvetler ayrımı ilkesini ortadan kaldıran bir darbedir. Bütün sonuçları itibariyle gayri meşrudur”. (PT/ÇT)