Haberin İngilizcesi için tıklayın
Afrin operasyonu sonrasında üniversitede lokum dağıtılmasına karşı "İşgalin, katliamın lokumu olmaz" pankartı açtıkları için “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin karar duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, Kültigin Demirlioğlu, Onur Eren ve İbrahim Musab Curabas’ın “yapılan yargılama ve toplanan delillerden yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmadığından” beraatine hükmetti.
Sevde Öztürk, Enes Karakaş, Ekim Devrim Çapartaş, Oğuzcan Ünlü, İdil Ügüt, Muhammet Bilgin, E.A., Kübra Sağır, Agah Suat Atay, Ali İmran Şirin, Emir Eray Karabıyık, Hamza Dinçer, Mustafa Ada Kök, Zülküf İbrahim Erkok, Yusuf Noyan Öztürk, Ozan Yaman, Esen Deniz Üstündağ, Mete Ulutaş, Berke Aydoğan ve İsmail Gürler olmak üzere 20 sanığın “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan ayrı ayrı 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildi. Hapis cezaları ertelendi.
Sanıklar Bektaş Deneri, Tevger Uzay Tulay, Denizhan Eren, İrem Gerkuş, Deniz Yılmaz, Damla Uyar ve Şükran Yaren Tuncer olmak üzere 7 kişinin ise “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan ayrı ayrı 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, sanıklar kabul etmedikleri için HAGB hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına, bu hapis cezalarının adli para cezasına çevrilerek ayrı ayrı 6 bin TL para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildi.
6 öğrenci HAGB'yi reddetti
Sanıklardan Kültigin Demirlioğlu, Denizhan Eren, Tevger Uzay Tulay, Muhammet Bilgin, Emir Eray Karabıyık, İbrahim Musab Curabas, Mete Ulutaş, İdil Ügüt, Esen Deniz Üstündağ, Ekim Devrim Çapartaş, Sevde Öztürk, Bektaş Deneri, İrem Gerkuş, Damla Uyar, Yaren Tuncer, Enes Karakaş, Ozan Yaman, Oğuzcan Ünlü duruşmada salonunda hazır bulundu.
Esasa karşı son sözlerinde önceki savunmalarını tekrar eden öğrenciler suç işlemediklerini belirterek beraatlerine karar verilmesini talep ettiler.
Öğrencilerden Denizhan Eren, Tevger Uzay Tulay, İrem Gerkuş, Damla Uyar, Yaren Tuncer ve Bektaş Deneri önceki celselerde hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) hususunda kabul yönünde beyanda bulunduklarını ancak bunu değiştirmek istediklerini söyleyerek, yargılama sonucunda bir ceza verilmesi durumunda HAGB’yi reddettiklerini söylediler.
Avukat Sezgin: Siyasi bir karar verilmemeli
Avukatlardan ilk olarak tüm sanıklar müdafii Metin Sezgin, söz aldı. “Olayda saldırı söz konusu değildi, burada öğrencilerin dile getirdikleri siyasi görüşten bir rahatsızlık ortaya çıktı. Ülkenin Cumhurbaşkanı mikrofonu her eline aldığında Boğaziçili öğrencileri hedef gösteriyorsa burada siyasi iktidarın bir müdahalesi olduğunu söylemek gerekir. Bu müdahale iktidarın ulusal ve uluslararası politikalarını yargı eliyle gerçekleştirdiğinin kanıtıdır” diye konuştu.
Sezgin, “Bütün dosya siyasilerin konuşmalarına göre dizayn edilmiştir. Bu dosyayı AİHM’e götürürsek Demirtaş ve Kavala kararında olduğu gibi ihlal çıkacaktır. Hata gençlerin tutuklanması aşamasında yapıldı, bu aşamada bundan geri dönülmeli ve siyasi bir karar verilmemelidir” diyerek tüm sanıkların beraatini talep etti.
Yine tüm sanıklar müdafii avukat Ekin Baltaş, “Arama kararı neticesinde ele geçirilen bütün deliler hukuka aykırıdır. Örgüt üyeliği suçlamasıyla başlayan soruşturma evden üyeliğe dönük hiçbir şey çıkmayınca propaganda suçuna çevrilmiş. Dosyada hukuka uygun elde edilebilmiş bir delil yok” diye konuştu ve söz konusu delillerin dosyadan çıkarılmasıyla birlikte tüm sanıkların beraatine karar verilmesini istedi.
Tuncel-Yazgan: Failden delile gidilmiş
Sanıklardan Yaren Tuncer’in avukatı Aynur Tuncel Yazgan, “Soruşturmanın başlangıç aşamasında ve soruşturma aşamasında hukuka aykırı deliller toplanmıştır. Failden delile gidilmiştir. Bilgisayar bir delil kaynağı değildir. Müvekkilin beraatini talep ediyorum” dedi.
Tüm sanıklar müdafii avukat Medine Turan Taylak, “Mütalaanın hiçbir kısmında iddianamedeki iddialar ispatlanmamıştır. Tüm sanıklar bakımından suçun maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır” diyerek müvekkillerinin beraatini istedi.
Eyüboğlu: Akademisyenlerdeki gibi varsayımla ceza vermeyin
Tüm sanıklar müdafii Meriç Eyüboğlu da isnat edilen suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını belirterek eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını söyledi. Barış İçin Akademisyenler dosyalarında Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) verdiği "hak ihlali" kararını hatırlatan Eyüboğlu, "Sizin verdiğiniz karar döndü AYM'den, tekrar dönmesin" diye konuştu:
"Akademisyenlerin yargılama aşamasında tek tek söyledik. Nitekim AYM kararınızı yanlış buldu ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Şimdi yine iddianame ve mütalaada aynı şey yapılıyor, niyet okunarak varsayımlarla ceza talep ediliyor. AYM kararında ise varsayımla caza veremezsiniz diyor. Bu sefer varsayımla ceza vermeyin."
Eyüboğlu savunmasında ayrıca AYM'nin Ayşe Çelik ve Sırrı Süreyya Önder kararlarına da değindi. Her iki davada da başvurucuların siyasi iktidarın politikalarını eleştirdiğini ve AYM'nin tamamı için "ifade özgürlüğünün ihlali" diyerek aynı hususlara değindiğini söyledi ve "Bunu atlamayın" dedi ve şöyle devam etti:
"Bugün ceza verirseniz de bu karar üst mahkemelerde bozulur. Yeniden AYM'nin verdiğiniz kararı bozduğu ve yeniden karşınıza geldiğimiz bir süreç yaşamayalım. Bugün beraat kararı verin."
İmrek: Dava siyasal yönlendirmeyle açıldı
Tüm sanıklar müdafii Yıldız İmrek ise, “Suçlamaya konu eylemde ifade ve gösteri özgürlüğü çerçevesindeki bir fiil söz konusudur. Bu dava ne yazık ki siyasal etki ve yönlendirmeyle açıldı. Savcılığın mütalaası yeterli gerekçeden yoksun ve savcılığın subjektif değerlendirmesinde sanki hukuki bir durum söz konusu gibi gösterilmiştir” diye konuştu.
Yargı reformu çerçevesinde yapılan değişikliklere işaret eden İmrek, duruşma savcısının kanunda yapılan değişikliğe rağmen mütalaasını tekrarlamasını eleştirdi. Tüm sanıkların beraatini istedi.
Bir HAGB reddi daha
Sanıklar Mete Ulutaş ve Deniz Yılmaz müdafii avukat Songül Beydilli, öğrencilerin hiçbir şiddet göstermeden düşüncelerini açıkladıklarını ve tüm soruşturma sürecinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, “Bu dava, Türkiye’de eğitim hakkını kendisinden farklı düşünenlere yasaklama eğiliminin gösterildiği bir davadır” dedi.
Ayrıca müvekkili Deniz Yılmaz’ın HAGB’yi daha önceki aşamalarda kabul ettiğini, ancak suçsuz olduğu gerekçesiyle HAGB’yi kabul etmediğini beyan ettiğini söyledi. Beydilli, tüm sanıkların beraatini istedi.
Duruşmaya katılanlar
Duruşmayı izleyenler arasında HDP Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Hüda Kaya ve Ahmet Şık, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Barış Akademisyenleri, Amerika Matematik Topluluğu adına Rutgers Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gregory Cherlin, Avrupa Matematik Topluluğu adına Fransa Sorbonne Üniversitesi'nden Dr. Adrien Deloro ve Londra Matematik Topluluğu adına Manchester Üniversitesi'nden Ulla Karhumaki yer aldı.
Ne olmuştu?19 Mart 2018'de bir grup öğrencinin Afrin’de 46 askerin hayatını kaybetmesinin ardından Kuzey Kampüs’te masa açarak lokum dağıtmasını savaş karşıtı öğrenciler, “İşgalin katliamın lokumu olmaz” yazan pankart açarak protesto etti. İki grup arasında tartışma çıktı, lokum standına saldırıldığı öne sürüldü. Öğrenciler önce sosyal medyada daha sonra da Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterildi. Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle ilgili, “Regaip öncesinde lokum dağıtanlara kalkıp farklı bir şekilde davrananlara haddini bildirmek birinci derecede benim ve devletin görevidir. Okul koridorlarında, kantinlerinde, bahçelerinde adeta terör estiren bu çapulculara kesinlikle meydanı bırakmayacağız” dedi. Olayın ardından farklı tarihlerde ev, yurt baskınlarıyla ve kampüs içinde gözaltına alınan öğrencilerden 14'ü tutuklandı, sekizi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Tutuklanan öğrenciler davanın 6 Haziran 2018'de görülen ilk duruşmasında "yurtdışına çıkış yasağı" şartıyla tahliye edildi. Davanın ikinci duruşmasında ise yurtdışı çıkış yasakları kaldırıldı. İddianamede ne var?Savcı Ergün Güçlü'nün hazırladığı iddianamede öğrencilere Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesi olan "Terör örgütü propagandası yapmak" suçlaması yöneltiliyor. Öğrenciler “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bölgede işgal gerçekleştiren, şiddet uygulayan gayrı meşru güç olarak göstermek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Türk Silahlı Kuvvetlerini itibarsızlaştırmayı amaçlamak” ile suçlanıyorlar. Öğrencilerle ilgili bilgilerde “slogan atmak”, “protesto amacıyla yapılan alkışlama etkinliğe katılmak”, “saldırıya yeltenen grup arasında olmak” gibi ifadeler yer alıyor. "Savaşa hayır" sloganı da iddianamedeAyrıca, iddianamede “İslam Araştırmaları Kulübü organizesinde Zeytin Dalı Harekatı’nın başarıyla tamamlanması sonrasında gayet insani duygularla düzenlenen lokum dağıtımı etkinliği sırasında şüphelilerin, barışçıl biçimde etkinlik yapan öğrencilere fiziksel şiddet uygulamaya çalışmaları üzerine soruşturma başlatılmıştır” ifadesi yer alıyor. Sanık öğrencilerin “Saray Savaş Halklar Barış İstiyor, “İşgalin Katliamın Lokumu olmaz”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi”, “Katil AKP işbirlikçi ÖSO”, “Saray savaş halklar barış istiyor” sloganları attıkları belirtiliyor. |
(TP)