2. Dünya Savaşına Bir Başka Bakış: Struma

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Romanya'dan kaçan Yahudileri taşıyan Struma gemisinin batışının hikayesi, farklı bir bakış açısıyla İstanbul'da...

İstanbul Film Festivali, bu yıl, geçen yıllarda başladığı "Çağımızın Aynası Sinema; İnsan Hakları" bölümünü genişleterek yine programa dahil etti. dünyanın farklı ülkelerinden farklı hikayeleri perdeye yansıtan bölümde, Türkiye'yi de yakından ilgilendiren bir film var bu yıl; Struma ...

Struma gemisinin batışı ve 800'e yakın sivil Yahudi'nin hayatını kaybetmesi, bu kez gemide hayatını kaybeden hiç görmediği büyükbabasını ve büyükannesini anmak için batığı arayan bir adamın, Greg Buxton'un ve Struma'nın yol hikayesi ile İstanbul'un gündeminde...

Struma, klasik belgesel dili kullanılarak yapılmış. Ellerindeki arşiv görüntülerinin azlığı belli ki ekibi oldukça zorlamış... Ama bugünden görüntüler, hikayeyi önceden bilseniz bile, sizi heyecanlandırıyor.

Türkiye'den bir sualtı araştırmaları ekibi, 2000 yılının Ağustos ayında batığı bulduklarını iddia etmişler, ancak sonuçta bulunan batığın Struma olduğu kanıtlanamamıştı. Film boyunca, Struma'yı bulmak için defalarca dalış yapan Greg Buxton'un da batığı bulamayacağını bildiğiniz halde, her dalışta "belki bu sefer" duygusu ile izliyorsunuz...

İkinci Dünya Savaşı'nın, denizdeki en büyük ikinci faciası olan Struma için bugüne kadar çok şey söylenmiş, İngilizlerin o günlerdeki savaş politikasından, Stalin'in "Karadeniz'e çıkan tüm gemileri batırın" emri, Türk Hükümetinin Nazi Almanya'sı ile ilişkilerini bozmamak için gemidekileri indirmemesi gibi pek çok iddiayı içeren Struma'nın batışına, bu kez objektif olmayan biri, gemide ailesinden iki kişiyi kaybetmiş olan Greg Buxton, kişisel tarihi üzerinden bakıyor...

Yaklaşık 4 yıldır süren "The Struma Project"in resmi filmi denilebilecek belgesel, Kanada-Amerika ortak yapımı ve Yahudi lobilerinin mali desteği ile gerçekleştirilmiş.

Struma, Greg Buxton'un kişisel tarihine dalışı, Türkiye'nin de İkinci Dünya Savaşı'ndaki duruşu ile ilgili düşündürücü bir belgesel...

* Film, 20 Nisan Cumartesi günü, Beyoğlu sinemasında saat 21.30'da izlenebilir.