Şu an İHD'nin Genel Merkez Delegesi olan Tanrıkulu İHD'yi kurdukları zaman Türkiye'deki politik ve sosyal yapıyı şöyle özetliyor:
* 12 Eylül askeri darbesi Türkiye'deki tüm sivil toplum inisiyatiflerinin sonunu getirmişti. Yaşamın her alanında yasaklamalar, baskılar vardı. Herhangi bir kesimin siyasal bir etkinlik göstermesine izin verilmiyordu.
"Birçok arkadaşımızı yitirdik"
Tanrıkulu, karşılaştıkları zorlukları ve ulaştıkları noktayı ise şöyle değerlendiriyor:
* 12 Eylül'ün yarattığı ortamda derneği kurmamız büyük bir cesaret gerektiriyordu. Bunu yapabildik. Fakat baskılar, engellemeler zaten zor olan mücadeleyi daha da zorlaştırıyordu. Hepimiz hayati tehlikeler atlattık. Her an yaşamımızı kaybedebilirdik.
* Birçok arkadaşımızı bu mücadelede yitirdik. 12 Eylül darbesinin tüm baskıcı uygulamalarına maruz kaldık. Derneğimizin bir çok kurucusu şu an aramızda değil. Mücadeleye 15 kişi ile başladık ama, tüm zorluklara rağmen şu anda 30 bin üyemiz var.
Türkiye, insan hakları mücadelesi ile tanıştı
"Bu toprakların insan hakları mücadelesi ile tanışmasını sağladık" diyen Tanrıkulu Türkiye'deki insanların hak aramalarını uluslar arası platforma taşıdıklarını bunun Türkiye insanları için büyük bir ilerleme anlamına geldiğini sözlerine ekliyor.
Kadın olarak politika yapmak
Tanrıkulu "Bu ülkede birey olarak politika yapmanın zorluğunun yanında kadın olarak politika yapmanın daha da zor olduğunu" söylüyor:
"Kadın olarak politika yapabilmenin zorluğunu da insan hakları mücadelesi ile aştık. Mücadele bizde "insan hakları kim olursa olsun herkese, sadece Türkiye'deki değil dünyanın her yerindeki her insan için olmalıdır" bilincini içselleştirdi."