Cumartesi günü Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) mezunlarının Mülkiyeliler Birliği’nde bir yemeği vardı.
Yemeğe katılan ve 1980 öncesini yaşamış mezunlarla Gezi Parkı direnişini ve diğer illere yayılan direnişleri konuştuk.
Özdemir: Bu gençliği hiçbir zaman apolitik görmedim
Necmettin Özdemir 57 yaşında. 1975 yılında Lise Der’in başkanlığını yapmış. 12 Eylül darbesi sonrası Dev-Yol davasıyla 11 yıl cezaevinde kalmış.
Böyle bir direnişi beklemediğini söylüyor Özdemir. Direnişin nedenlerini ise şöyle açıklıyor:
“Rekabetçi bir ortamda yetiştirilmiş, kişisel sorunlarla boğuşan bir kesim var. Biriken tepkiler var. İnsanlar yaşam alanlarının daraltılmasından rahatsızlık duyuyorlar.”
Özdemir’e “İnsanlar bugün sosyal medya yoluyla haberleşiyor, biraraya geliyor. O dönemde bir eylem için nasıl biraraya geliniyordu” diye soruyorum. “Haberleşmeyi taksiyle sağlardık” diye yanıtlıyor.
1980 öncesi eylemlerde bu kadar çeşitlilik olmadığını dile getiren Özdemir “Bu çeşitlilikte duyarlılığı olanlar vardı. Ama ana gövdeyi sosyalistler oluşturuyordu” diyor.
Bugünün gençlerini hiçbir zaman apolitik olarak görmediğini de belirten Özdemir, gençlerin sandık demokrasisi istemediğini gerçek bir demokrasi istediğini söylüyor.
“Gençler üzerine giydirilmek istenen gömleği giymek istemiyor. Ben bu eylemlerden muhalif bir yapının doğacağını düşünüyorum.”
Yakın: Siyasal çıkarımlar yapmak için erken
Hamit Yakın 54 yaşında. Yakın da Dev-Yol Davası’ndan beş sene Mamak Cezaevi’nde kalmış. Yaşanan eylemlerle ilgili olarak şuan için siyasal çıkarımlar yapmanın erken olduğunu söylüyor.
Apolitik gençlik algısına Yakın da katılmıyor. “1980 öncesi sol örgütler halen 1980’lerde kalmış durumda. Bugünü dar bakış açılarıyla ele alamayız” diyor.
“Bugün ulusalcı ve ülkücü kesimden insanlar da sosyalistlerle birlikte alanda. Sizin döneminizde böyle bir şey mümkün olabilir miydi” diye soruyorum. “Bizim dönemimizde faşistlerin örgütlenmesi devrimcilere karşıydı. Bugünkü eylemlerin sınıf temelli olmaması buna yol açıyor. Ayrıca MHP’nin keskin bir tavır sergilememesi de bunun bir nedeni” diyor.
Yakın haberleşmeyi ise kurye aracılığıyla sağladıklarını söylüyor.
Bilgin: Bugün özgürlük için mücadele veriliyor
Bir başka Dev-Yol üyesi Işıl Bilgin ile konuşuyoruz. 1980 öncesinde de homojen olmayan bir yapının var olduğunu söylüyor. Ve ekliyor: “Yalnızca politik bir adlandırma yoktu.”
Bilgin insanların sokağa çıkmasına şaşırmadığını belirtiyor. “Toplumdaki boğulma hissini görüyordum. Ve bu gençliğin apolitik olmadığını biliyordum” diyor.
“Bizim mücadelemizin çıkış yeri farklıydı. Biz devrim için mücadele ediyorduk. Bugün çocuklar özgürlük için alanlarda.”
Özkan: Bu susturulmuşluğa bir tepkidir
Hasan Hüseyin Özkan 58 yaşında. SBF’ye 2010 yılında afla geri dönmüş ve 2012 yılında mezun olmuş. Ankara’da 1 Haziran’daki eylemlerde bacağına isabet eden gaz kapsülünden yaralanmış. Yemeğe sedye üzerinde geliyor. Önce nasıl yaralandığını anlatıyor:
“Atatürk Bulvarı üzerindeki orta revüşte duruyordum ve kendimi koruyacak bir yer bulmuştum. Ancak yanımdaki bir çocuğun göğsüne fişek isabet etti. Onu götürdüler. Bir başka genç de gazdan etkilenmişti. Ona yardım ettim ve eski yerime döndüm. O sırada ayağım dışarıda kalmış. Gaz fişeği ayağıma isabet etti.
“Bir baktım yerdeyim. Ayağımın kırık olduğunu görmüş insanlar. Hemen orada bulunan gönüllü doktorlar bana müdahale etti. Hastaneyi aradılar, ambulans göndermeleri için. Telefondaki ‘Sivil mi, polis mi?’ diye sordu. Sivil deyince, ‘Biz oraya ambulans gönderemeyiz’ dediler. Bunun üzerine insanlar beni hastaneye götürdüler.”
Özkan’ı 2 Haziran’da ameliyata almışlar. Platin çubuklar takmışlar. Altı ay boyunca duracakmış platin çubuklar.
“Davacı olacak mısın?” diye soruyorum. Önce davacı olmayı düşünmediğini, Türkiye’nin hukuk sistemine güvenmediğini söylüyor.
“Ama avukatım davacı olmam yönünde beni ikna etti. ‘Sen davacı olmazsan, bir başkası davacı olmazsa bu yaşananlar nasıl açığa çıkarılır’ dedi.”
Bugün yaşanan eylemlerin nedenini neye bağladığını soruyorum “İnsanlar birey olarak özgür yaşamak istiyor. Bu susturulmuşluğa bir tepkidir” diyor.
Özkan 1980 öncesinde de insanların kolayca örgütlendiğini söylüyor. “Her yerde bağlantılarımız vardı. Hatta sosyal medyaya nazaran çok daha sağlıklı haberleşiyorduk.”
“Gençlerden her zaman umutluydum” diyen Özkan, eylemlerde okuldan arkadaşlarını da görünce sevindiğini belirtiyor.
Sol hareketlerin de dilini ve programlarını değiştirmesi gerektiğini dile getiren Özkan “Sosyal demokrat bir partide de olsa onun getireceği kısıtlamalara da insanlar karşı çıkar” diyor. (SK/HK)