O vakit, ne olsa bu hakikate şimdiki kadar meş'ur bir kanaatle bakılmaz, âdet, an'ane gibi zamanla tebdil ve tadile uğrayan tabayii fikriye tahtı tesirinde bu mes'ele pek ciddi telâkki edilemez, aynı zamanda bir mes'elei fikriye halinde de kabul olunamazdı.
Lâkin bugün şekil içtimai ile mes'ele büsbütün başka bir mahiyet almıştır. Kadın da erkek gibi her sahai hayatta yürüyebilecek melekâtı ruhiye ve dimagiyeyi iktisap kudretini göstererek çalışıyor, ruhunun fikrinin irfan ihtiyacını tatmin etmeğe uğraşmakla vazife ve hukuku içtimaiyesini düşünmüş, anlamış ve inkisap etmiş vaziyette bulunuyor.
Zaten şimdiye kadar erkeğin hayatı içtimaiyede kadına karşı mütefevvik bulunması, fıtrî ve hakiki olmaktan ziyade bittabi şekli içtimainin zaruri bir neticesi idi.
Erkekler, içtimai imtiyazlardan birçoğunu şüphesiz bundan almışlardı. Kadın hukukunun içtimai kısmını da, elbette ki bu doğurmuştur.
Mamafih zaman, daha doğrusu bir makalemde de yazdığım gibi "bir kuvvetin tahlilatı esasiyesine, bir devrin en derin en umumi arzuları bazan büyük bir şahısta temsil eder ki ona o zamanın şahsiyet galibesi denir" hakikatine göre zamanımızın şahsiyeti galibesi olan Gazi, Gazi'den doğan Cumhuriyet, bize de her hakkı kendiliğinden vermiştir.
Kısa bir zamanda hiçbir milletin göstermediği sürat ve kabiliyetle büyük bir inkılap tarihinin her gün birbirinden parlak safahatı içinde kendimizi, benliğimizi duyduk ve gördük. Safahatı içtimaiyeyi tetkik edince görürüz ki: (patriyaka-ebeviyet) denilen safhai içtimaiyenin, yani; erkeğin heyeti içtimaiye de tahakküm ve tagallüp ettiği devrin tezahüratından olan kadını kapamak, (harem) meselesi, düne kadar bize hakimdi.
Vakıa tarih, bize bir de (Patriyarka ilâhiyat)ı yani kadın hukukunun çok defa erkeklerle müsavi olduğu, meselâ; ana intikamının baba intikamı ile bir alınması, bütün mesaili iktisadiyede kadının reyi sorulması merasimi diniyede kadınların riyaset etmesi, mirasının ana cihetinden olan akrabalara intikali gibi bir safhada yaşatmıştır.
Fakat, menfi bir istihaleyi müteakip (Patriyarka)ya geçilen devir, pek uzun sürmüş, yakın bir mazinin bütün haklarımızı çiğneyen şeraiti hayatiyeti, en medeni milletlerde hâlâ cari olan bazı derecatı ile bize de az çok bunun netayici tabiiyesi olmuştur.
Vakıa Avrupalılarda olduğu gibi bizde de zaman zaman kadın hareketleri görülmüşse de eski hükümet kanunlarının bu hareketi tasvip ve iltizam etmemesi şeraiti hayatiyemizin tevlit ettiği birçok manialar; münferit ve hususi cepheleri akim bırakmış, kadınlık inkişaftan, terakkiden ve tabiatile içtimai, siyasi haklarından da mahrum kalmıştı. Bugünkü tekâmülü görmek ve göstermek için bugünkü hükümet bugünkü kanun ve bugünü yaratan şahsiyet galibe lâzımdı!..
Şimdi onu bulduk, beklediğimiz inkılaba mahzar olduk. Hatta birçok medeni devletlerin; mevki nisvan hakkındaki terakki tohumlarının ilk ekildiği toprak olan Fransa'nın bile tam henüz kadınlarına vermedikleri salâhiyeti, cumhuriyetimizin son kanunu bize bahşetti.
İçtimai ve siyasi haklarımıza da bugün malikiz. Cumhuriyet hükümetimiz; Sokratın; "siyaset hakkın ilmi ve kaidei içtimaiyedir." Sözündeki hakikati takdir ve teslimetti... Biz de: "Bir kavim arasındaki nisvanın mevkii, o kavmin tebeddülatı ilmiye ve felsefiyesiyle ahenkdardır."
Kaziyesini, mevkiimizi; milletimizin irfan seviyesini yüksek göstermeye müekkel olması itibariyle takdir ederek buna ciddi bir ehemmet vermek lâzmesini içtimai, milli bir vazife şeklinde tefsir etmeliyiz ve pek tabiidir ki ediyoruz, edeceğiz de.
Artık ortada içtimai bir hayat zarureti vardır. Kadınlık, erkeklik mevzuubahs değil, ancak ikisinin de müştereken menfaati ve binnetice cemiyetin menfaati mevzuu bahstir.
İkinci suale cevabım:
Verilen haklar, kadının rüşdünü teslim mahiyetinde olduğundan bundan hasıl olacak faide ve netice, doğrudan doğruya cemiyetin yaşayış tarzındaki hususiyetlere ait olacaktır.
Üçüncü suale cevabım:
Belediye ve Meclisi Umumi azalıklarile Meb'usluk, cemiyeti, memleketin ihtiyacı hazırını tatmine matuf esasatı tesbite hadim bulunduğundan bilfarz beş on sene sonra duyulacak ihtiyacın şimdiden tamamen takdiri mümkün olmıyacağından hanımların Mebus ve saire olduklarında nazarı itibara almaları lâzımgelen hususat, memleketin o vakitki ihtiyacının tehvini esbabım istikmaldir...(NM)
* Bu yazı, İzmir'de yayımlanan Anadolu gazetesinin 13 Mayıs 1930, no 4688 nüshasında yer aldı. Bianet yazıyı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitapları serisinde ç.ıkan Zeki Arıkan'ın hazırladığı İzmir Basınından Seçmeler (1923-1938) II. Cilt, 1. Kitap, sayfa 236'dan aldı.