"19. yüzyıl İstanbul'unda Ermeni, Rum, Yahudi ve Müslüman kadınlar, farklı evlerde benzer hayatlar sürüyorlardı."
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı'nın "İstanbul Kadın - Kadın İstanbul" projesi kapsamında gerçekleştirdiği "İstanbul'da Farklı Dinlere Mensup Kadınlar" konulu panelde konuşmacıların ortak görüşü buydu.
Panel, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Etkinlikleri kapsamında, vakfın Balat'taki merkezinde gerçekleştirildi. Konuşmacılar kültürler arası benzerliklere ve kadınların birbirine benzeyen yaşamlarına dikkat çektiler; bu benzerlikler arasındaki farklılıklara değindiler.
"Ermeni ve Müslüman kadınları ayırt etmek zordu"
"Yabancı Seyyahların Gözlemleriyle 19. yy İstanbul'a Gayri Müslim Kadın Folkloru" başlıklı sunuşunda Prof. Dr. Aynur Koçak eski eserlerde Ermeni ve Müslüman kadınlarının ayırt edilmesinin de zor olduğunu söyledi.
Kocaeli Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Koçak, 19. yüzyılda kadın seyyahların sayısı ile birlikte kadınlara ilişkin gözlemlerin de arttığını belirtti.
Koçak, seyyah Garnett'in İstanbul'da yaşayan Rum, Bulgar, Ermeni, Frenk, Yahudi, Kürt, Çerkez, Arnavut, Yörük, Tatar, Roman ve Türk kadınlarının toplumsal yapılarına, aile törenlerine, dinsel ve halk inanışlarına ilişkin gözlemlerini aktardı. Farklı kültürlerde evlilik törenlerinin benzerlikler gösterdiğine de dikkat çekti:
"Eski eserlerde Ermeni kadınları ile Müslüman kadınlarının ayırt edilmesinin zor olduğu anlatılıyor. Kadınlar genellikle beyaz tenli, tombul, iri gözlü, ve uzun kirpikli olarak tarif ediliyor.
Kültürler arasında da benzerlikler var. Ermenilerde kız arama işi oğlan annesine düşer, damat evleninceye kadar kızı göremez. Rum kızlarının da evlenmeden önce saklı tutulduğuna dair rivayetler var. Yahudi kızı ailesinin seçtiği kişiyle evlenmek zorunda değil. Rumlarda da Türklerde olduğu gibi gelin hamamları var."
"Kadınlar çalıştıkça özgürleşti"
"Türk Sefarad Kadınını Değişimi ve Bunun Bedeli" başlıklı sunumunda Osmanlı - Türk Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi Koordinatörü Karen Gerson Şarhon ise eski Yahudi kültürünü ve kuşaklar arasındaki kültürel farklılıkları anlattı.
Yahudi kadınlarının evlerinden çıkıp çalışma hayatına katıldıklarında özgürleştiğini ancak aynı süreçte geleneklerin genç kuşağa aktarılmasında aksaklıklar yaşandığını belirten Şarhon'un anlattıkları, kültürler arasındaki benzerliklere de işaret ediyordu:
"Eski Yahudi kültüründe kızlar küçük yaşta evlendirilirdi. 25 yaşına kadar evlenmemiş bir kıza 'evde kalmış' denirdi. Bu kız saygı görmezdi. Evli arkadaşları bile eşleriyle ilişkilerini tehdit edecek bir unsur olarak gördüklerinden bu kızları istemezlerdi. Evlenip çocuk sahibi olmak çok dile getirilen ve önemli bir işti."
Moderatörlüğünü Saysis Eğitim Danışmanı Gül Güngördü'nün üstlendiği panelde Bilgi ve Belge Yönetimi Uzmanı Melisa Çalımlı da "İstanbul'da Ermeni Kadın Yaşamından Kesitler, Anılar, İzler..." başlıklı bir sunum yaptı. (BB)