A.Ş, 17 yaşında. Nisan 2011'de İzmir'den Muş'a akrabalarının yanına gidiyor. Muş'un Bulanık ilçesinde dedesinin yanında bir ay kalan A.Ş, bir süre sonra önce Van'a, oradan Kars'a geçiyor. Burada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "ucube" olarak değerlendirdiği heykeltıraş Mehmet Aksoy'un yaptığı "İnsanlık Anıtı"nı ziyaret eden A.Ş, buradan Sarıkamış'ta bulunan Şehitliği de ziyaret ediyor.
Ne var ki, bu dönemde Kağızman'da düzenlenen molotoflu saldırılar, ailesi ve avukatının suçsuzluğuna kesin gözle inandığı A.Ş'yi yakıyor.
Olaylar sonrası gözaltına alınan üç kişinin liderleri olarak "A..." ismini vermesi üzerine harekete geçen Kars Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polislerin Kars ve çevresinde sıklaştırdıkları kimlik kontrollerinde durdurulan A.Ş'nin kimliğinde İzmir-Buca yazması polisin dikkatini çekiyor. Üstelik adı da gözaltındaki şahısların ifadelerinde verdiği "A..." ismiyle aynı...
A.Ş'ye uzun sorgu süresi boyunca neden Kars'a geldiğini, nerede kaldığını soruyorlar. A.Ş de Muş'a akrabalarının yanına geldiğini, hazır gelmişken bölgeyi gezmek istediğini ve bu nedenle kısa süreliğine Kars'a uğradığını, burada da bir kahvaltı salonu sahibinin yanında kaldığını söylüyor.
Ancak A.Ş'nin bu açıklamaları polisi ve savcıyı tatmin etmemiş olacak ki, A.Ş, 12 Mayıs 2011 günü "Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" iddiasıyla tutuklanarak Erzurum Cezaevi'ne gönderiliyor.
"17 yaşında çocuk nasıl örgüt kurar?"
Yaşananlar karşısında çaresiz kaldığını söyleyen A.Ş'nin babası Emrullah Şakrak, sesini duyuramamaktan şikayetçi. Oğlunun siyasetle ilişkisinin olmadığını, hele silahlı terör örgütü veya örgütleriyle hiçbir ilişkisinin olamayacağını söyleyen baba, oğlunun tutuklanma gerekçesine de anlam veremiyor.
"17 yaşında bir çocuk, nasıl olur da silahlı terör örgütü kurar ve yönetir" diyen baba, "Böyle bir şey mümkün değil ama diyelim ki öyle, o zaman benim oğlumun kurduğu örgütün adı ne? Bu örgütün üyeleri, silahları nerede?" diye soruyor.
Artık 18 yaşına basan ve siyasi tutuklularla birlikte kalmaya başlayan oğulları Erzurum'da tutulduğu için maddi olanaksızlıklar nedeniyle gidip çocuklarını görememekten de şikayetçi olan baba, eşiyle birlikte açlık grevine başlama kararı alma arifesinde:
"Yapacağımız hiçbir şey kalmadı. Oğlumuz yüzlerce kilometre uzakta terör örgütü kurduğu ve yönettiği iddiasıyla cezaevinde. Sesimizi nasıl duyuracağımızı şaşırdık. Özellikle annesi çok endişeleniyor. Sürekli açlık grevine başlayıp kamuoyunun dikkatini çekelim diyor. Bu gidişle başka çaremiz kalmayacak."
"Kanunlar uygulanmıyor"
A.Ş'nin avukatı Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatlarından Müşir Deliduman da A.Ş'yi yargılayanları yasalara uymamakla suçluyor.
22 Temmuz 2010 tarihli 6008 sayılı torba yasanın "Terörle Mücadele Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun" isimli 8. maddesine dikkat çeken Deliduman, bu madde hükümleri uyarınca çocukların her ne olursa olsun Terörle Mücadele amacıyla kurulan mahkemelerde yargılanamayacağını ve sorgulanamayacağını ifade etti.
Her kim olursa olsun böyle bir suçlama ile birlikte şüphelinin hangi örgütü kurduğu, bu örgütün ideolojisinin ne olduğu, hangi alanlarda faaliyet gösterdiği, örgütün kitlesinin, üyelerinin, eylemlerinin neler olduğunun belirtilmesi gerektiğini söyleyen Deliduman, iddianamede bunların hiçbirinden bahsedilmediğini ve A.Ş'nin tek başına bilinmeyen bir örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla cezaevinde tutulduğunu söyledi. (EKN)