*"Kadının Kamusal Hayatı: Bir Feminist Bellek Projesi"
Pandemi nedeniyle geçen yıl ertelenen 17. İstanbul Bienali'nin basın toplantısı için bu sefer merkezden biraz uzakta, Merkezefendi'deki Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nin yolunu tutuyoruz. Tramvaydan inip Merkezefendi sokaklarını arşınlayarak, sekiz dakikalık bir yürüyüşle varılan bir vaha burası.
Bienalin mekanlarından Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, Türkiye'de türünün ilk örneği olarak yaklaşık 14 dönüme yayılan modern tıp ile çeşitli şifa gelenekleri arasında bir kavşak noktası olarak 700'ü aşkın tıbbi bitkiye ev sahipliği yapıyor.
Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi
2036'ya kadar destek
Bienal Direktörü Bige Örer de ilhamını denizden, topraktan, kuşlardan alan 17. İstanbul Bienali'nin mekanlarının İstanbul'un merkezinin dışına da taşarak, mahallelere yayıldığını ve kültürel dokuyla ilişkiye geçmeyi umduklarını söyledi.
Basın toplantısında konuşan Bienal ana destekçisi Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, "Medeni, çağdaş ve aydın bir Türkiye'nin yolunun eğitim ve sanattan geçtiğine inanıyorum" diyerek desteklerinin 2023 yılına kadar devam edeceğini belirtti.
Pera Müzesi
Başlık yok
Kompost! Herhangi bir başlığın olmadığı 17. İstanbul Bienali'nde öne çıkan bir kelime. Küratörler Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh, pandemiyle birlikte yaşamlarımızın askıya alınmasınının bir şeyleri farklı yapmak için bir imkan sunduğunu belirtiyorlar, küratoryal çerçeveyi belirlerken. "Bırakın bu bienal de kompost olsun" diyorlar.
Bu bienal tatlı, olgun meyvelerle kaplı ulu bir ağaç olmak yerine kuşların uçuşundan, bir zamanların bereketli denizlerinden, yerküreyi yavaşça yenileyen ve besleyen kimyadan bir şeyler öğrenme arayışında. Belki bu bienal büyük bir toplanma ya da tek bir zaman ve mekânda yapılan planlı bir buluşma değil, bir dağılma, gözden uzak bir mayalanmadır. İplikleri bir araya gelir, çoğalır, ayrılır, gürültülü bir zirveye ya da nihai bir düğüme ulaşmadan yer yer kesişir. Bırakın bu bienal de kompost olsun. Vaktinden önce başlayabilsin, bittikten çok sonra da devam edebilsin. (Kompost: bitkisel ve hayvansal atıkların nemli-oksijenli ortamda bozunarak dönüştüğü organik gübredir.)
Amar Kanwar, Ute Meta Bauer, Bige Örer ve David Teh
Önceki bienallerden farklı olarak ortaya çıkan sonuçtan ziyade sürece odaklanıyor 17. İstanbul Bienali. katılımcılara ve izleyicilere, haber dolaşımı için kullanılabilecek alternatif araçlar, öğrenme yolları, arşivleme gelenekleri, insanların dünya üzerindeki etkileri, duyuların iç içe geçtiği deneyimler ve çok eski zamanlardan kalma uygulamaların bugüne nasıl taşınabileceği üzerine sorular soruyor.
Bienali kalıplara sokmadan, izleyiciyi özgür düşünmeye yönlendiriyor. Bitmemiş, sürecin devam ettiği çalışmalar görmek mümkün. Yerel işlere ev sahipliği yaparken uzun vadeli etkileşimlere de olanak tanıyor. Kompostlaşma süreciyle kendini besliyor, gelişiyor.
Müze Gazhane
Mekânlar: Sahaf, kitapçı, lokanta
İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın (İKSV) 1987'den beri düzenlediği İstanbul Bienali, bir kez daha İstanbul'u güncel sanatın buluşma noktası haline getiriyor ve farklı mekanlara yayılıyor.
Ücretsiz gezilebilecek bienal, Beyoğlu, Fatih, Kadıköy ve Zeytinburnu'nda yer alan 12 sergi mekânının yanı sıra, şehrin dört bir yanında sayıları 50'yi aşan sahaf, kitapçı, lokanta, sinema ve hastanelere ek olarak bir radyo istasyonunda izleyiciyle buluşuyor.
Bazı mekânlar: Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA), 1999'dan bu yana kapalı olan İstanbul'un en eski Rum okullarından Merkez Rum Kız Lisesi, SAHA Studio, Büyükdere35, Metro İstanbul Yaklaşım Tüneli Taksim, uzun yıllar boyunca hat ve cilt sanatçısı Emin Barın'ın stüdyosu olan Barın Han, The Çinili Hamam, Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Müze Gazhane, arthereistanbul, Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi.
500'ün üzerinde katılımcının 50'yi aşkın projesinin yer alacağı Bienal, katılımcıları arasında sanatçı, düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo programcısı, balıkçı, aktivist, stand-up komedyeni, şef, etnomüzikolog, ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası ve müzisyenler de bulunuyor.
Bienalin ana mekanlarından biri de Pera Müzesi. Nilüfer Erden'in rehberliğinde geziyoruz. Gülsün Karamustafa'nın mekân için tasarladığı yeni işi "Emniyetsiz"in de dahil olduğu 12 eser, müzenin 3,4 ve 5. katlarında yer alıyor. Nepal'den feminist bir bellekMüzenin 4. katında yer alan "Kadının Kamusal Hayatı: Bir Feminist Bellek Projesi" bu devam eden işlerden biri. Sergide, Nepal Fotoğraf Kütüphanesi'nin bir kadın arşivi oluşturmak amacıyla topladığı malzemeler sunuluyor. 2018'de başlayan proje, Nepalli kadınların ev hayatı sınırlarından çıkıp kamusal alandaki yerine odaklanıyor ve kadınların görsel arşivi merkeze alınıyor. Nepal'de kamusallığın nasıl başlı başına feminist bir strateji olarak ortaya çıktığının bir manzarasını sunuyor. Hem Zemin Hem ZamanPera Müzesi dahil, farklı mekânlarda "Hem Zemin / Hem Zaman" başlıklı çalışma da yer alıyor Bienalde. Bu çalışmanın ilk adımları Nepal Fotoğraf Kütüphanesi ile Feminist Bellek Projesi arasındaki dialog sonrası atıldı. Merve Elveren ve Çağla Özbek'in Kadın Eserleri Kütüphanesi'nin işbirliğiyle ortaya çıktı. Elveren ve Özbek, bienal için Ayşe Düzkan, Merve Kaptan, Zeynep Sayın, Dilek Winchester ve Çatlak Zemin'i Kadın Eserleri Kütüphanesinin arşivlerinde çalışmaya davet etti. Bu bölümde 8 Mart videosu da bulunuyor. | |
KONDA'dan Bienal için bir çalışma
Pera Müzesi'nin girişinde Bienalle paralel olarak KONDA Araştırma ve Danışmanlık'tan bir proje yer alıyor. KONDA "Harman" isminde kısa bir anketle, kutuplaşma ve toplumsal mesafe üzerine bir çalışmayla katkı sunuyor bienale.
TIKLAYIN - Çocuklar yanıtlıyor: Kuşlar ne düşünüyor?
TIKLAYIN - İstanbul Bienali, Açık Radyo'dan dünyaya seslenecek
(AÖ)