Prof. Dr. Gülriz Uygur Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve üniversitenin Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Destek Birimi Koordinatörü.
2018 - 2019 eğitim ve öğretim yılı için veriyor bu rakamı.
Kendilerine ulaşan kadınların şikayetlerini şöyle sıralıyor:
"Başvurular arasında ilk sıraları flört şiddeti ve ısrarlı takip olayları alıyor. Ardından idari memurlar arasındaki taciz başvuruları var. En son sırada akademisyenler yer alıyor. Ancak bunun anlamı akademisyenlerden gelen taciz yok demek değil. Aksine vardır. Ancak hiyerarşik ilişkiden dolayı korkmalarından dolayı öğrenciler fazla şikâyet edemiyorlar."
Prof. Uygur ile Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Hasan B.'nin veteriner hekim Ç.B.’ye "şiddet uygulayarak cinsel saldırıda bulunmaktan" tutuklanması üzerinden konuştuk. Son dönemde ardı ardına ortaya çıkan akademideki cinsel saldırı vakaları, sorunun göründüğünden çok daha büyük ve acilen çözülmesi gerektirdiğini gösteriyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri kendilerine yönelik “cinsel saldırıda bulunduğu” gerekçesiyle öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim K.’yi sosyal medyada protesto etti.
Koç Üniversitesi'nde bir kadın öğrenciyi taciz eden erkek öğrenci F.K. okuldan üç ay uzaklaştırıldı.
Yeterli önlem alınıyor mu?
Üniversitelerden hemen her gün taciz, cinsel saldırı ve mobing haberleri geliyor. Peki, akademi çevresindeki kadınların her türlü saldırıya karşıya korunabilmelerinin önlemleri yeterince alınıyor mu?
TIKLAYIN- bianet erkek şiddeti çeteleleri
Prof. Dr. Gülriz Uygur bu soruya çoklu bir yanıt veriyor: “Üniversiteli akademisyenler Cinsel Taciz ve Şiddetle Mücadele Ağı'nda bir araya geldi. Şiddete uğrayan birine ben sana destek veririm diyebilmek için kurumsal güvence zorunludur.”
Uygur’la, akademideki cinsel taciz ve saldırılarla mücadelenin yolları üzerine söyleştik.
Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Destek Birimi hakkında bilgi verir misiniz?
Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama merkezinin çabalarıyla 2011'de kuruldu. Birime başvurular arttıkça konu daha görünür oluyor ve çözüm yolunda adımlar atılabiliyor. Önemli olan kadınların yaşadıklarını içlerinde tutmamaları ve bize başvuru yapmaları. Biz bunu istiyoruz.
Şu ana kadar ne gibi çalışmalar yaptınız?
Çalışmalarımız iki grupta toplanıyor. İlki cinsel taciz ve saldırıya uğrayanlara destek vermek ve ikincisi de bilgilendirme yoluyla akademik kültürü değiştirmek.
Birimimiz kurulduğu günden bu yana her yıl 25 Kasım ve 8 Mart tarihlerinde üniversitenin farklı bölümlerinde toplantılar düzenliyor. Bunun dışında konuyla ilgili broşür, kitapçık gibi yayınlar hazırlıyoruz.
Mücadele Ağı
Türkiye’nin farklı üniversitelerinde de benzer birimler kuruldu mu?
Evet kuruldu. 16 üniversitede var.
Üniversiteler arasında cinsel taciz ve şiddetle mücadele için bir ağ var mı?
Evet, var. Üniversite Cinsel Taciz ve Şiddetle Mücadele Ağı 2012 yılında kuruldu. Ağın kurulma nedeni başka üniversitelerle bilgi ve tecrübe paylaşımına ihtiyaç duyulmasıydı. İlk defa bu birimler kuruluyordu ve bununla ilgili neler yapabileceğimize ilişkin birbirimize ihtiyaç duyuyorduk. Bu amaçla yılda Kasım ve Mayıs aylarında çalıştay yapmaya karar verdik.
Bu toplantıları düzenli olarak yapıyoruz. Bu toplantılar birlikte güçlenmemizi sağladığı gibi bize yeni yollar açıyor.
Birlikte düşünüyoruz. Gerekli olduğu zaman birbirimize destek veriyoruz. Şu an ağımıza farklı üniversitelerden 333 öğretim üyesi ve elemanı üye.
“Dayanışma arttıkça başvurular arttı”
Ankara Üniversitesi’nde ve genel olarak üniversitelerde artan taciz olaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu olayların üst üste gelmesi arasında bir bağlantı var mı bilemiyorum. Bu tür olaylarla ilgili olarak insanların susmadıklarını görüyoruz artık. Bize çok fazla başvuru oluyor. 2011’de ilk kurulduğumuz dönemde çok başvuru olmuyordu. İnsanların birbirlerine ve kendilerine güveni arttıkça, dayanışma yükseldikçe başvurular arttı.
Kaç başvuru aldınız?
İlk yıllarda insanlar bu konuyu konuşmuyorlardı. Bu yıl en az 50 başvuru aldık. Başvurular arasında ilk sıraları flört şiddeti ve ısrarlı takip olayları almakta, ardından idari memurlar arasındaki taciz başvuruları var. En son sırada akademisyenler yer alıyor.
Bu akademisyenlere yönelik taciz yok demek değildir. Aksine vardır. Ancak hiyerarşik ilişkiden dolayı korkmalarından dolayı öğrenciler fazla şikâyet edememektedirler. Öğrenciler en çok da flört şiddetinden şikâyet ediyor. Öğrencilere maddi, barınma, psikolojik ve hukuki anlamda destek oluyoruz. Öğrenci yurdunda acil durumlar için odalar ayırıyoruz. 6284 No’lu yasadan oldukça fazla yararlanıyoruz.
“Kurumsal güvence zorunlu”
Sizce çözüm nedir?
Sorunun çözümünün ne olacağını bize İstanbul Sözleşmesi göstermektedir. Bunun yolu şiddete karşı tutarlı ve bütüncül politikalar üretmek ve içinde yer aldığımız üniversitelerin kurumsal güvenceleri vermesidir. Şiddete uğrayan birine ben sana destek veririm diyebilmek için kurumsal güvence zorunludur.
Son olarak sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?
Üniversitedeki öğretim üye ve elamanları, idari personel ve öğrencileri ve diğer personel hep birlikte cinsel taciz ve saldırıyı önlemek için sorumluluk almalıdır. Ancak bu şekilde ilerleme sağlayabiliriz.
Prof.Dr. Gülriz Uygur hakkında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi. Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin üyesi. Kadın çalışmaları Yüksek Lisans ve Doktora programlarında da ders veriyor. Başlıca çalışma konuları hukuk ve etik, adalet ve toplumsal cinsiyet problemleri olup, bu konularda çok sayıda basılı eseri bulunuyor. YÖK Akademide Kadın Soruları Birimi üyeliği, Türkiye Felsefe Kurumu Genel Sekreterliği, Dünya Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Derneği Yönetim Kurulu üyeliği görevlerini yürütüyor. |
(EMK)