Dava zamanaşımına gidiyor
Saldırının faillerinin cezalandırılması amacıyla açılan, "Beyazıt Katliamı" olarak anılan dava, aradan geçen 26 yıla rağmen, sonuçlandırılamadı.
Sanıkların tutuksuz yargılanmasına devam edilirken, dava avukatlarından Cem Alptekin "davanın zaman aşımına doğru taşınılmaya çalışıldığını" belirtti.
Faillerden Mustafa Doğan'ın yurtdışında kırmızı bültenle arandığını hatırlatan Alptekin, tutuksuz yargılanan sanıkların beraat kararının temyizde olduğunu söyledi.
Dönemin Ülkü Ocakları Derneği İstanbul Şube başkanı Orhan Çakıroğlu, yöneticilerden Mehmet Gül, dönemin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gençlik kolları başkanı Kazım Ayaydın, dernek üyelerinden Sıddık Polat ve Ahmet Hamdi Paksoy, saldırıyı planlayıp uygulamak suçundan İstanbul 1 nolu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanıp delil yetersizliğinden beraat etmişti.
Olayın sanıklarından Zülküf İsot'un ablası Remziye Akyol, saldırıyı kardeşinin, Mustafa Doğan, Latif Aktı ve Sıddık Polat'la gerçekleştirdiğini söyledi ve emri Alparslan Türkeş'in verdiğini iddia etti. Avukatlar topladıkları delillerle 1992'de "iadei muhakame" talebinde bulundular. Bu talep 1995'te hayata geçti ve sanıklardan Mustafa Doğan hiçbir zaman sanık sandalyesine oturtulamadı.
Halepçe'de 5 bin Kürt öldürüldü
Irak ordusuna ait savaş uçakları, 16 Mart 1988 sabahı Halepçe ve çevresindeki Düveyde ile İnap kasabalarına kimyasal bombalar bıraktı.
Birkaç saat içinde 5 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği saldırıdan, uluslar arası kamuoyu ancak günler sonra haberdar oldu. Katliamın hemen ardından şehre giren gazeteci Ramazan Öztürk'ün çektiği ve "Sessiz Tanık" adı verilen fotoğraf, olayı tüm dünyaya duyurdu.
Katliamın sonuçları, sadece 5 bin ölümle sınırlı kalmadı. Çünkü kent hala, kimyasal saldırının izlerini taşıyor. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, 1991-94 arasında bölgedeki kanser vakalarında yüzde 800 oranında artış görülürken, kadın doğumlarında düşük oranı dört kadına çıktı.
Rachel Corrie öldürüldü
2003'ün 16 Mart günü, Amerikalı barış eylemcisi Rachel Corrie, İsrail buldozerlerinin Filistinlilerin evlerini yıkmasına engel olmak isterken, buldozerler tarafından ezildi. Olayın ardından ne İsrail ne de Amerika Birleşik Devletleri (ABD), sorumluları cezalandırdı. Rachel, ABD'nin İsrail'e sattığı buldozerlerin altında kalarak yaşamını yitirmişti.
Rachel'in ölümü, İsrail'in yabancı barış eylemcilerine yönelik saldırılarından yalnızca birisi. Meksikalı Brian Avery, 5 Nisan'da öldürüldü. Yaklaşık 1 yıl komada kaldıktan sonra ölen İngiliz genç Tom Hundrall, 11 Nisan'da başından vurulmuştu. Ve yine bir İngiliz vatandaşı olan James Miller, Nisan ayında vurularak öldürüldü. Bunlardan sadece biri mahkemeye yansıdı. Tom Hundrall'ın ailesinin mücadelesinin sonunda, İsrail, bir askeri yargıladı. Ancak bu yargılama da, göstermelik kaldı.
Elizabeth Corrie, yeğeni Rachel Corrie'nin ölümünün 1. yılında, Amerikan vatandaşlarına şunu söylüyor:
"Amerikan vatandaşları kendilerine şunu sormalılar: Nasıl oluyor da silahsız bir Amerikan vatandaşı Amerikan halkının cebinden alınan vergilerle, askeri yardım yapılan bir ülkenin ordusu tarafından öldürülüyor ve bu suç cezasız kalıyor?
15 Ekim 2003'de üç Amerikalı ajan, Gazze Şeridi'nde öldürüldüğünde FBI 24 saat içinde soruşturma başlattı. Ama Rachel'in öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçtiği halde ve katiller belli olmasına rağmen, ne FBI ne de Amerikan hükümeti hiçbir şey yapmadı. Bu çifte standartın sebebi ne?" (BB)