Sokaklarda huzurlu bir sakinlik ve bir çok politik grafiti var. Hemen herkesin koltuğunun altında sıcak su dolu bir termos, ellerinde mate*. Orta sınıfın hakim olduğu bir toplum burası.
İnsanların fiziksel güzelliği onlara çabucak ısınmanıza sebep olabilir. Kolonyel Eski Şehri ve bizim Kadıköy, Altıyol'u fazlasıyla andıran 18 Temmuz Caddesi ile herhangi bir "Yeni Dünya şehri" burası da.
Ama 1 Mart gününün ilk saatlerinden itibaren Eduardo Galeano'nun son yazılarından birinde söylediği gibi, uzun bir süreden beri "Valium almış Arjantinliler"e benzeyen bu halk, çılgınlar gibi yeni başkanları Progressive Encounter/Broad Front/New Majority'nin adayı, 64 yaşındaki doktor Tabaré Vázquez'in göreve gelmesini kutlamaya başladı.
31 Ekim 2004'te yapılan seçimlerde, 32 yıldır faaliyet gösteren Frente Amplio (Broad Front) ucu ucuna da olsa 150 küsur yıldır Uruguay'ı yöneten Blanco (Beyaz) ve Colorado (Renkli) Partilerini geçmeyi başardı.
Bu tarihten çok kısa bir süre sonra yapılan referandum ile de Uruguaylılar suyun özelleştirmesine karşı çıktılar ve orada da kazandılar. 1 Mart günü bu ufacık ülkenin hemen her ferdinin yüzünden okunuyordu mutlulukları, umutları. Ne de olsa, bu şenliği uzun bir süredir bekliyorlardı; uzun ve zorlu bir geçmişin acısını unutmak için.
Sokakta konuştuğum Montevideolu Paula, "Gördüğünüz gibi herkes çok mutlu, bizim için tarihi bir an bu, ilk kez solcu bir hükümet başa geçecek, ve bu yüzden çok heyecanlıyız hepimiz. Umuyorum ki yeni başkan Tabaré Vázquez dileklerimizi yerine getirecek" diyordu.
Hükümet adaletsizlikle mücadele edecek
Uruguay, nüfusunun dörtte birini İtalyanlar oluşturduğu halde İspanyol dilini ve kültürünü paylaşan, ve Plata Nehri'nin güney ucunda, Arjantin ile Brezilya arasına sıkışmış ufacık (176, 000 km2) bir Güney Amerika ülkesi.
Nüfusun çoğunluğu Katolik ama laik bir devlet. Uruguay diğer Latin Amerika ülkelerine kıyasla yüksek bir okuma-yazma oranına ve çoğunluğunu orta sınıf profesyonellerinin oluşturduğu üç milyonluk nüfusu ile bayağı dengeli gelir dağılımına sahip.
Ortalama Uruguaylının geliri yılda yaklaşık 4 bin dolar; bu rakam Latin Amerika ortalamasının yüzde 50 üstünde. Nüfusun yarısı başkentte, diğer yarısı ise 18 kırsal eyalette yaşıyor. Geçen yirmi yılda, yaklaşık beş yüz bin Uruguaylı göçmüş, başta Arjantin ve Brezilya'ya, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ne.
Düşük doğum oranı ve genç kuşağın göçü, bugün Uruguay'ı Avrupa ülkelerine benzer, orta yaşın hakim olduğu bir nüfusa sahip bir ülke haline getiriyor.
Maalesef son yıllarda doğan çocukların yüzde 57'si fakirlik sınırının altındaki ailelere doğuyor.
Bütün bunları göz önüne alırsanız, Uruguay'ın yeni hükümetten ne kadar çok şey beklediğini tahmin edebilirsiniz. Tabaré Vazquez halka verdiği ilk mesajında, yeni hükümetin ilk hedefinin bu sosyal adaletsizlik ile savaşmak olduğunu vurguladı genel olarak.
"Hükümetimiz bütün gücü ile sadece ekonomiyi düzeltmek için değil, öncelikle toplumu refaha ulaştırmak için çalışacak. Öyle ki, bütün Uruguaylılar bu yeni Uruguay'da daha iyi yaşasınlar".
Sömürge ve bağımsızlık
Uruguay'ın çok da uzak olmayan tarihi, İspanyolların 1516'da bu toprakları keşfetmesi ile başlamış. Gerek yerli halkın direnişi, gerekse ülkenin doğal zenginliklerden (altın ve gümüş) yoksun oluşu, işgali ve kolonileşmeyi 16 hatta 17. yüzyıla kadar bekletmiş.
İspanyolların bölgeye tanıştırdığı büyük baş hayvancılık doğal bitki örtüsünün zenginliği ve iklimin yarattığı ideal koşullar sayesinde bölgeyi (Arjantin ve Güney Brezilya dahil) zenginleştirmiş ve yavaş yavaş önemli bir koloni olmuş bu bölge.
İspanya, Portekiz Brezilya kolonisinin sınırlarını genişletmeye başladıktan sonra Uruguay'ı kolonileştirmeyi hızlandırmış, ve böylece Montevideo 18. yüzyılda askeri bir liman olarak kurulmuş. Bu doğal körfez kısa zamanda Plata Nehri'nin öteki ucundaki zengin Arjantin limanı Buenos Aires ile yarışacak kadar ekonomik önem taşımaya başlamış.
Uruguay'ın erken 19. yüzyıl tarihi İngiliz, İspanyol ve Portekiz'in bitmek bilmeyen savaşları ve Arjantin-Brezilya-Uruguay kolonisinin dominasyonu ile şekil almış. 1811'de Jose Gervasio Artigas Uruguay'ın ulusal kahramanı olarak, sonunda Arjantin'in bağımsızlığına sebep olan, İspanya'ya karşı bağımsızlık mücadelesini başlattı.
Ülke, 1821'de kısa bir sure için Portekiz'in egemenliğine geçti, ama 1825'te Arjantin'in yardımı ile Brezilya'dan bağımsızlığını kazandı.
Ancak 1828'de Montevideo Anlaşması ile bağımsızlığını kazanan Uruguay, 19. yüzyılın geri kalanını ve 20. yüzyılın tamamını, seçilmiş ya da göreve getirilmiş başkanlar, komşu ülkelerle olan anlaşmazlıklar ve çoğunluğu Avrupa'dan gelen -hatta Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken Lübnan, ve Suriye ile diğer Arap ülkelerinden gelen bir grup, "Türk" pasaportlu olarak geldikleri için bugün bile "los turcos" diye çağırılıyorlar- göçmenlerin entegrasyonu ile geçmiş.
Yakın geçmiş ve gelecek
Arjantin ile beraber yetmişli yıllarda sol hareketlenmelerine karşı göreve gelen askeri diktatörlükler sırasında birçok entelektüel Uruguaylı ölmüş, hapsedilmiş, yok olmuş, sürülmüş veya göç etmek zorunda kalmış.
Üç milyon nüfusun çoğu bu olanları çok net hatırlıyor, hemen herkesin bir tanıdığı var bu kaybedilmiş nesilden. Bugüne gelmek için çok insan feda etmiş Uruguay.
Örnek vermek gerekirse, yeni hükümette Kongre'nin başkanlığına getirilen Jose "Pepe" Mujica, Tupamaros hareketinin yaklaşık on yıl hapis yatmış kumandanlarından biri, onun gibi bir çok milletvekili, danışman, müsteşar var yeni hükümette.
Hepsi de 1971 de kurulan sol koalisyonun, yani Frente Amplio'nun bir gün başaracağına inanmış ve aralarındaki fikir anlaşmazlıklarına rağmen, ancak birleşerek kazanacaklarını göstermişler Uruguay'a.
Yeni hükümet bir çok yenilik vaat ediyor Uruguay'a. "Uruguaylılar, parası olan fazla, olmayan ise az ödeyecek!" diyordu Vazquez halka hitaben yaptığı ilk konuşmasında.
Yeni evler yapılacak, işçi hakkını kazanacak, herkes yemek yiyecek, herkes okuyacak, herkes doktora gidebilecek. Göreve gelişinin ilk saatlerinde Vazquez, 2002 yılında eski hükümetin Küba ile kopardığı diplomatik ilişkileri yeniledi, Venezuela hükümeti ile bir petrol anlaşması imzaladı ve yaklaşık 100 milyon dolarlık bir sosyal reform politikasını başlattı.
"Umuyorum ki yeni hükümet, dürüstçe, her Uruguaylıya iş ve gıda sağlayabilir" dedi Elena Morales, ona beklentilerini sorduğumda.
Son yedi yıl içinde, Uruguay, Venezuela ve Brezilya'nın ardından sol eğilimli bir hükümetin seçimler sonunda başa geçtiği üçüncü Latin Amerikan ülkesi oldu.
Latin Amerika'nın genelinde, sivil toplum örgütleri, yerli halk, kadınlar, öğrenciler, sendikalar ve bazı hükümetler, yetmişli yılların sonlarından beri, sevgili komşuları Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) uyguladığı neoliberal politikalara ve serbest ticaret anlaşmalarına karşı birleşiyor, karşı koyuyorlar.
Umuyoruz, Türk halkı da, bizimle bir çok yönden aynı kaderi paylaşan bu ülkelerden ders almaya başlar yakında da, bizde kendi sokaklarımızda Uruguaylılar kadar gururlu ve umutlu yürümeye başlarız. (AP/BA/EÜ)
* Mate, Uruguay, Arjantin gibi Bazı Latin Amerika ülkelerinde günlük olarak tüketilen, çay benzeri bir içecektir.
** Aslı Pelit 1997'de, New York Üniversitesi'nde Gazetecilik ve İletişim okumak için gittiği New York'un ardından, Havana Üniversitesi'nde "Latin Amerika'da Sosyal Ekonomik Gelişme" üzerine yüksek lisans yaptı. Şu anda Montevideo'da, bağımsız bir radyo olan RadioMundoReal'de program yapıyor. Şu ana kadar yazıları Türkiye'de Radikal, Cosmopolitan, Atlas ve Hayallere Visa; Amerika'da Travel+Leisure ve Manhattan South; Latin Amerika'da ise RadioMundoReal'de yayımlandı. Şu anda Havana için bir seyahat rehberi hazırlıyor.