* Fotoğraflar: DİSK Arşivi
Bugün, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden 15-16 Haziran Direnişinin 51. yıl dönümü.
Direnişte ve sonrasında yaşananlara 51 yıl sonra bakıyoruz...
Kanun değiştirilmek istendi
1970’te Adalet Partisi (AP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri 274 sayılı Sendikalar Kanunu ile 275 sayılı Grev ve Lokavt Kanunu'nda değişiklik yapılması için ayrı ayrı taslak hazırladı. Bu taslaklar komisyonda birleştirilerek tek taslak haline getirildi. Tasarı, önce Millet Meclisi ardından da Senato’dan geçirildi.
“Güçlü sendikacılık yaratılması” iddiasıyla gündeme gelen değişikliğin asıl amacı sendikal örgütlenmenin ve grev hakkının kısıtlanmasıydı. Değişiklik, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü önemli ölçüde kısıtlıyor, sendika değiştirmeyi güçleştiriyordu. Komisyondan büyük bir gizlilikle geçirilen tasarı için bilim insanlarının ve sendikacıların görüşü alınmadı.
Yasa taslağı 11 Haziran 1970'te Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın onaylamasıyla yürürlüğe girdi. Kanunlaşan tasarı esas olarak Türk-İş'ten DİSK'e işçi akışını önlemeyi amaçlamaktaydı. DİSK ve bağlı sendikalar yeni yasaya tepki gösterdiler. Türkiye İşçi Partisi (TİP) ise söz konusu yasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) götüreceğini açıkladı ve iptal davası açtı.
İşçiler sokağa çıktı
DİSK'li sendikacıların ve yöneticilerin tepkileri, 15 Haziran 1970 sabahı, İstanbul'un belli başlı merkezlerine doğru yürüyüşe geçmeleriyle yeni bir evreye girdi.
Anadolu Yakası’nda Ankara Asfaltı (E – 5 Karayolu) üzerinde bulunan fabrikaların işçileri, Kartal’a doğru yürüyüşe geçti. Eylemlere Avrupa yakasındaki işçiler de katıldı. Eyüp bölgesindeki işçiler Topkapı’ya yürüdü. Bakırköy’deki fabrikalarda çalışanlar Londra Asfaltı’nı trafiğe kapattı. Levent bölgesindeki işçiler de Şişli-Taksim yönüne yürüdü. İstanbullu işçiler eylemler sırasında gözaltına alınan iki arkadaşlarını da protestolarla serbest bıraktırdı.
Fabrika işgal edildi
İşçiler Başbakan Süleyman Demirel’in kardeşi Şevket Demirel’in ortağı olduğu Haymak fabrikasını işgal edince Kartal Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugay’a ait birlikler fabrikayı kuşattı. Tuzla-Çayırova fabrikalarından çıkan işçiler de yolu keserek Gebze’ye doğru yürüyüşe geçti. İzmit bölgesindeki işçiler de iki koldan İzmit’e yürüdü.
İşçilere ateş açıldı
16 Haziran, 15 Haziran’a göre daha kalabalıktı. Kimi verilere göre işçi sayısı 150 bini geçmişti ve Türk-İş yasanın arkasında olduğunu açıklasa da eyleme katılan Türk-İş üyesi işçilerin sayısı da bir hayli fazlaydı.
Anadolu Yakası’nda iki koldan yürüyüş yapılırken Üsküdar yönüne yürüyen işçiler polis barikatının kurulması üzerine polisle çatıştı. Polisin silah kullanmasına karşın dağılmayan işçiler barikatı aşarak yola devam etti. Katılımlar sürekli artarken çok büyük bir işçi kitlesi Kartal’a girmeyi başardı. Bir diğer kol Şaşkınbakkal’a geldiğinde buradaki polis barikatını aşarak yoluna devam etti. Fenerbahçe stadyumu önünde kurulan barikattan ise işçilere ateş açıldı. Burada çıkan çatışmada çok sayıda işçi yaralandı. Kadıköy İskelesi civarında da polis işçilere silahla ateş açtı. Açılan ateş nedeniyle ölen işçiler oldu.
Sıkıyönetim
16 Haziran’da Gebze, İzmit, İzmir ve Ankara’da da kitlesel eylemler yapıldı.
16 Haziran akşamüstünde İstanbul ve Kocaeli’de 60 günlük sıkıyönetim ilan edildi. DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu sıkıyönetim mahkemelerince tutuklandı ve yargılandı. 5 binin üzerinde işçi önderi işten atıldı. Yasa değişikliğine direnen pek çok fabrikanın işçisi üretimi durdurma eylemine devam etti. Bu nedenle bazı sanayi bölgeleri askeri birlikler tarafından denetim altına alındı.
Yedi kişi hayatını kaybetti
Kadıköy'de meydana gelen olaylarda Mutlu Akü Fabrikası işçisi Yaşar Yıldırım, Vinleks işçisi Mustafa Bayram, Cevizli Tekel Fabrikası işçisi Mehmet Gıdak olmak üzere 3 işçi, esnaf Doğukan Dere ve polis memuru Yusuf Kahraman hayatını kaybetti. Eyleme bağlı direnişlerde ise 2 işçi daha yaşamını yitirdi. Gıslaved işçilerinden Lastik-İş sendikası üyesi işçi Hüseyin Çapkan ve Aliağa rafinerisi inşaatında çalışan ve greve giden Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Necmettin Giritlioğlu hayatını kaybetti.
12 Eylül sonrası yürürlükte
Olayların ardından CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, Genel Başkan İsmet İnönü ile birlikte partisi adına, TİP’ten ayrı olarak AYM’ye başvurdu. AYM, yasa değişikliği konusunda açılmış olan davaları 8-9 Şubat 1971 tarihinde karara bağlayarak, söz konusu yasa değişikliklerini iptal etti. Ancak aynı yasa 12 Eylül 1980 darbesinin ardından tekrar yürürlüğe konuldu.
bianet’ten 15-16 Haziran yazıları
Barikatın Öte Yanında 15-16 Haziran – Nazım Alpman
“16 Haziran 1970 Salı günü Kurbalıdere Köprüsünde işçilere ateş etmeyen teğmen Atilla Özsever, işçi sınıfıyla ilk sıcak temasını anlattı. Atilla Teğmenin o gün başlayan teması hiç bitmedi. Gazeteci oldu. Haberleriyle emek dünyasına damgasını vurdu.”
15-16 Haziran - Kemal Nebioğlu
"Devrin Başbakanı memleket rejim tehlikesindedir diyordu. Gerçekte ise iktidar rejimi anayasal çizgiden uzaklaştırıyordu. 15-16 Haziran, işçi sınıfının özgür sendikacılığa, demokrasiye ve Anayasaya sahip çıkmak için onurlu direnişlerinin hikayesidir."
15-16 Haziran Gelecek İçin Yeniden Okunmalı – Tolga Korkut
“15-16 Haziran’ın öğrenci liderlerinden Aral: İşçi sınıfı Hakkımı elimden alıyorlar; direnirim dedi. Öyle haklıydı ki, 12 Mart geldi. Bugün, geleceğe ışık tutan çalışmalar gerek. Sendikalara düşen, mirası hamasetle değil, ileriye yönelik yaşatmak.”
15-16 Haziran 1970’ten Bugüne – Adil Okay
“15-16 Haziran Direnişi, yalnızca burjuvaziye değil fakat özellikle sosyalizm adına konuşan reformist akımlara da işçi sınıfının varlığını, gücünü, devrimci enerjisini, militan karakterini yeterli açıklıkta gösterdi. Sol adına bel bağlanan burjuva kurumların gerçek niteliğini de gözler önüne serdi.”
15-16 Haziran'ın Ankara Cephesi – Arif Şentek
“15 Haziran günü İstanbul'dan gelen haberler Ankara'nın ‘ezberini bozacak’ nitelikteydi.”
İşçiler Eyüp Karakolunu kuşatıyor – Zafer Aydın
"Orada sivil polisler işçilerden bir kişiyi [iki] aldı. İşçiler onu görünce albayın, askerlerin silahlarını alıp mezarlığa attılar, geçip gittik karakolun önüne. ‘Ya o adamı verirsiniz ya burayı yakarız’ falan diye bağrışmalar oldu. Arkadaşı aldık."
(TP)